Son 10 Yılda 250 Milyon Kişi Aşırı Hava Olayları Nedeniyle Evini Terk Etti
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) “Kaçış yok II: İzlenecek Yol” başlıklı yeni raporu, iklim krizi ve zorunlu göçler arasındaki bağlantıyı bir kez daha gözler önüne serdi.
Brezilya’nın Belem kentinde düzenlenen COP30 İklim Zirvesi kapsamında açıklanan rapora göre, son 10 yılda 250 milyon kişi aşırı hava olayları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu, günde ortalama 70 bin kişinin yerinden olduğu anlamına geliyor.
2023 yılında aşırı hava olaylarına bağlı yerinden edilmelerde 10 yıllık ortalamanın yüzde 10 üzerinde bir artış yaşandı.
117 Milyon Yerinden Edilmiş Kişinin 86 Milyonu İklim Riski Altında
Rapora göre Haziran 2025 itibarıyla, savaş ve çatışmalar yüzünden 117 milyon insan evini terk etti. Bu kişilerin yaklaşık yüzde 75’i, yani 86 milyonu, iklim krizine bağlı risklerin yüksek olduğu ülkelerde yaşıyor.
Raporda, “Sel, fırtına, kuraklık ve aşırı sıcaklar, su ve gıda güvenliğini tehdit eden çölleşme ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi faktörler hem doğal afetleri hem de zorunlu göçleri tetikliyor” ifadeleri yer aldı.
Grandi: “İklim Krizi Geri Dönenleri de Vuruyor”
BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, raporun bulgularına ilişkin yaptığı açıklamada, iklim krizinin özellikle mülteciler ve yerinden edilmiş insanlar için ikinci bir felakete dönüştüğünü söyledi:
“Özellikle mülteciler, yerinden edilmiş kişiler ve evlerini terk etmek zorunda kalanlar bu krizin etkilerini en ağır şekilde hissediyor. Aşırı sıcaklarla mücadele etmeye yardımcı altyapı sistemleri yok.”
Grandi, Suriye örneğini vererek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Suriye, son 20 yılın en büyük mülteci krizine sahne oldu. Esed rejiminin sona ermesinin ardından yaklaşık 1 milyon mülteci ve 2 milyon yerinden edilmiş kişi evlerine döndü ancak onları kuraklık karşıladı. Bu durum, iklim krizinin sadece çatışmalar nedeniyle yerinden edilenleri değil, geri dönenleri de etkilediğini gösteriyor.”
Afrika ve Asya’da Aşırı Hava Olayları Hayatı Felç Ediyor
Raporda, Kenya, Etiyopya ve Ruanda’daki göçmen kamplarının aşırı sıcaklık ve düzensiz yağışlardan, Ürdün ve Pakistan’dakilerin yüksek sıcaklıklardan, Bangladeş’tekilerin ise şiddetli yağışlardan etkilendiği belirtildi.
Zambiya’da kuraklık, Brezilya, Çad, Mali, Nijer ve Güney Sudan gibi ülkelerde ise sel felaketleri acil durumlara neden oldu.
2024 yılında BMMYK tarafından ilan edilen acil durumların üçte biri, çatışmalardan kaçan insanların yaşadığı bölgelerdeki aşırı hava olaylarıyla bağlantılıydı.
2050’de Aşırı Sıcak Gün Sayısı İki Katına Çıkacak
Rapor, dünyanın en fazla mülteciye ev sahipliği yapan 15 bölgesinde yaşayan insanların 2007-2016 arasında yılda ortalama 101 gün aşırı sıcak havaya maruz kaldığını ortaya koydu. 2050 yılına gelindiğinde bu sayının 202 güne çıkabileceği öngörülüyor.
Ayrıca, hem çatışmaların yaşandığı hem de iklim açısından kırılgan ülke sayısının 2009’dan bu yana üç kat arttığı vurgulandı.
Montinard: “İklim Adaleti Olmadan Adil Geçiş Mümkün Değil”
Mawon Derneği kurucu ortağı Robert Montinard, iklim adaleti ve finansmanı konusundaki açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“İklim adaletinin sağlanmasında iklim finansmanı anahtar rol oynuyor. Küçük miktarda finansman bile büyük bir fark yaratabilir. Ancak iklim finansmanına herkesin erişimi olmalı.”
Montinard, adil bir geçişin ancak iklim krizinden en çok etkilenen toplulukların karar süreçlerine dahil edilmesiyle mümkün olacağını söyledi:
“Adil bir geçiş, iklim adaleti olmadan mümkün değil. Ve iklim adaleti, bu krizin yükünü taşıyanların sesi duyulmadan sağlanamaz.”



