Haluk Ahmet GÜMÜŞ
24. DÖNEM CHP BALIKESİR MİLLETVEKİLİ
Kovid 19 insan üretimi veya değil, fakat bir amaca yönelik küresel olağanüstü gelişme olarak Dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Oysa bu dönem için yıllardır beklenen; küresel ekonomik sistemin dolayısıyla küresel para sisteminin çöküşüydü. Aynı zamanda bu yarım asırdır var olan uluslararası güç dengelerinin ve işleyişin büyük bir şok geçiş dönemiyle ortadan kalkmasıydı.
Beklenen büyük küresel krizin başlangıç verileri aslında Borsa verileriyle Eylül 2019 da başlamıştı.
Sözkonusu krizin temel nedenleri başlıklar halinde verirsek:
Dünya genelinde şirketlerin %25 inin, Avrupa'da 35 inin ve ABD'de her üç şirketten birinin gerçekte iflas etmesi gerekirken para kredi politikalarıyla yaşatılması,
Bu politikaların ve doların rezerv para olarak devam etme ısrarının ekonomide olağanüstü büyüklükte kredi balonları oluşturmaları,
Devasa büyüklükteki çok sayıda şirketin borsa büyüklükleri ile karlılıkları oranları arasındaki aşırı büyümüş farklar,
Mevcut ekonomik sistemin, farklılaşan yeni bilimsel gelişmeler nedeniyle oluşan ekonomik ihtiyaç ve işleyiş şekillerine giderek daha artan biçimde cevap verememesi,
ABD'nin küresel ekonomideki payının mevcut parasal sistemi taşıyamayacak şekilde göreli olarak küçülmesi ve diğerleri,
Gibi gerçekler büyük küresel krize gidişde konu üzerinde çalışan çoğu ekonomistce mütabık kalınan meselelerdi...
Geç de olsa önce önemli kurum ve kuruluşların yönetimlerince büyük bir resesyonun yaklaşmakta olduğu itiraf edilmeye başlandı ve şimdi artık içine girilen olağanüstü ortam nedeniyle korkular aşıldı. ilk evrelerinde bulunduğumuz Krizin itirafı ve Dünyamızın yüzleşmek zorunda olduğu büyük ekonomik çöküş konuşulur oldu.
Ancak büyük krizin temel nedeninin Yeni Korona Virüs olduğu hakkında bir ağız birliği var ki; bu gerçeklerden uzak yoruma isyan etmemek elde değil.
Daha öncede yazdık şimdi de yazıyoruz; Yaklaşan küresel ekonomik kriz 2008'de ertelenen ve artık daha büyüyerek gelen tarihin en büyük ekonomik ve sistemsel dönüşüm krizinin ta kendisidir.
Tabi artık bu şartlarda ürkek veya bağlantılı kalemler ve politika kurgulayıcıları suçu mevcut adaletsiz işleye gelmiş küresel ekonomik sistemde ve onun sahibi pozisyonundakilerde değil de Yeni Koronoya ve Çin'e yükleyerek dile getirmeye başladılar. Bizim 2005 den bu yana dile getirdiğimiz bu çağ değişimi süreci üzerinde sözkonusu kalemler birkaç ay içerisinde "derin uzmanlıklarını" ortaya koymaya başladılar.
Kimi liderler de sanki ülkelerinin Dünyanın dört bir yanına konuşlandırılmış askeri tesislerdeki biyolojik laboratuvarları yokmuş gibi virüsü sadece Çin'e yüklemek istemelerine de tanık oluyoruz. Sanki güç mücadelesine girmiş büyük iradelerin Çin'de de paralel uzantıları yokmuş gibi.
Biliyoruz ki farklı bir boyutla 3. Dünya savaşı yaşanıyor ve yeni kurulacak sistem üzerinde küresel güçler arasında kavga var; Kim yönetecek ve küresel işleyiş nasıl olacak kavgası. Bu Kavga ABD'nin içinde de sürüyor. Başka yerlerde de aynı; bağlantılı olarak ve paralel şekilde; İngiltere'de, AB ülkelerinin içinde de ve Çin'de de ve Dünya'nın bir çok coğrafyasında...
İçine girdiğimiz bu yıllar adeta "mızrağın çuvalda saklanamayacağı" yıllardır. Hangi güç olursa olsun artık kimse belirli bir konuyu tek başına dünyaya empoze edemeyecektir. Bu tarz söylem ve dayatmaların geçerli olamayacağı bir döneme giriyoruz. Virüsün yarattığı korku gücüde olsa, ekonomik sorunlar ve sağlık sorunlarıyla köşeye sıkıştırılmak istenen hükümetler de olsa geriye dönüş yoktur. Doğru yanlış, haklı haksız, suçlu suçsuz, sorumlu sorumsuz her şey daha kolay ve adeta kendiliğinden işleyecek sistemlerle insanların önüne seriliverecektir. Çok sayıda, kontrolden çıkmış; açıkcası daha bağımsız iradelerin oluşturduğu ortamlar doğal olarak böyle işler.
İçinde bulunduğumuz çok zor şartlardan başka bir dünyaya geçerken her ülke, kendi karakterinin ve değerlerinin gücüne; kültürel ve biyolojik genetik mirasına, her türlü birikimine ve coğrafyasının kendine sunduğu imkanları kullanabilme yeteneğine göre hakkettiği yeri bulacaktır.
Hormonlu ekonomiler ve haksız kazançlarla büyüyenler ve yeni çağa yanlış kurgularla girenler zayıflarken ve hatta kimileri dağılıp ufalırken; bir köşede kalması için vaktiyle programlar projeler geliştirilmiş yüksek potansiyelli ülkeler ve uluslar yeni imkanlarla karşılaşacaklardır.
Geride bırakmakta olduğumuz çağda kol kola girerek beraber çok işler yapmış ve küresel gelişmelerin önemli büyük bir bölümüne birlikte karar vermiş güçlerin birbiriyle çatıştığı bir dönemin içindeyiz. Aralarındaki sorun; herbirinin güçlerinin sürdürülebilir olmasının sağlanabilmesi için stratejik ayrışmaların gerektiği süreç nedeniyledir. Açıklarsak her bir güç farklı bir senaryoda yaşam bulacağını düşünmektedir.
Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi 21. Yüzyılın her gelişmiş silahı tetiği çekeni de yaralayacaktır. Bu durum da dönüşümün ve dengeler değişiminin önceden hesaplanamayan yönlere kaymalarında görülecektir. Tıpkı Kovid 19'un değişti dönüştü denip her yeri vurması ve vuracağı gibi. Virüs kendiliğinden mi çıkmıştır? Yoksa her bir güç kendi korona virüsünü mü hazırlamıştı? Bugün coğrafyalara göre virüsün farklı özellikler göstermesinin nedeni bu mudur?
Öyle veya böyle virüs herkesi en alttan en yukarıya kadar vurmak üzeredir. Açıklanan bir.çok rapora göre çok önceden üzerinde çalışıldığı ve son hallerinin laboratuvar ürünü olduğu açıklık kazanmaya başlamıştır.
KLASİK SÜPER GÜÇLER YÜKÜ ÇEKEMİYORDU
Büyük krizi çağıran sadece küresel para sistemin sorunları, yanlış işleyişi ve gelmekte olan bilgi çağının dönüştürücü etkilerinin mevcut sistemin işleyişini çalışamaz duruma getirmesi değildir.
Eğer batılı süper ülkelerin ve güçlerin imkanları tüm Dünya'yı yönetecek oran da yeterliliğe sahip olsaydı parasal araçları kullanarak öyle veya böyle yine bu büyük kriz önleyebilirlerdi.
Batılı süper güçlerin küresel reel ekonomideki paylarının oransal olarak küçülmesi, mevcut sistemi taşıyamayacak hale gelmesi, tek kutuplu dönemin sonunda silah dengesinin pekte onların lehine gelişmemesi, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarının küresel gelecek beklentikerini değiştirme etkisi ve bunların süperler ülkelerin hegemonyasını sorgulanmaya başlanması diğer temel nedenlerdir.
Bugün "FED'in ve diğer büyük ülkelerin merkez bankalarının ölçüsüzce para basmasını" Korona virüsün yaralarını sarmaktan çok, eski sistemden çıkışın karın ağrıları olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Bugün tüm ülkeler tarafından halka ve şirketlere dağıtılacak paralar hızlı çöküşü hafifletmek üzere hükümetlere can suyu verecektir. Yoksa sonuçta bu paraları yine misliyle halk ödeyecektir. Bir farkla; vaktini doldurmuş güçler klasman düşerken diğer bazıları ise pozisyonlarını yükseltirken.
2008 de FED 200 yılda bastığı paranın 4 mislini basarak küresel krizi bugüne erteleyebilmiştir ancak bu sefer durum başkadır. Ne hükümetlerce halka dağıtılan paralar (ki bunlar giderek vatandaşlık maaşlarına dönüşerek kalıcı olabilir ) ne 2008 de basılan paranın dahi iki katı tutarında veya sınırsız Dolar basılacak olması, ne de gelişmekte olan ülkelere istedikleri kredilerin verilmesi soruna çözüm olabilir. Olsa olsa tüm bu operasyonlarla büyük krizin tepe noktası ABD seçimleri sonrasına atılabilir; O kadar!
O da mümkün mü? Göreceğiz.
KAPİTALİZM ÖLÜYOR ORTAKLIK BOZULUYOR SÜPER ÜLKELER KLASMAN DÜŞERKEN YENİ DÜNYANIN YENİ GÜÇLERİ YÜKSELECEK
Kapitalizm ölüyor ortaklık bozuluyor. İşte bugün küresel sermayenin yarısını yönettiği söylenen Londra merkezli uluslararası sermaye ile Kimilerinin Ulusal "ABD derin devleti" dediği veya Ulusal görüşü savunan Amerikalılar ( ve o gücün yanındakiler) arasındaki temel sorun aslında mevcut yapının artık sürdürülemez oluşudur. Biri çıkarları açısından gücün başka coğrafyalara kayışını ve yeni bir küreselleşmeyi savunurken diğeri ABD merkezli Dünya'nın devamını istemekte, ülkenin ve hegemonyalarının sürdürülebilirliğini buna bağlamaktadır. Daha bir çok anlaşmazlık vardır ABD iç politikasına yönelik.
Uluslararası sermaye önünde sonunda beklenen çöküşün gerçekleşeceğini ve akabinde çok temel teknolojik, ekonomik ve sosyolojik değişimlerin olacağını görüp buna sermaye transferleri, teknoloji yatırımları senaryoları ile yıllardır hazırlanmıştır. 2000 li yılların başından bu yana Asya nın yükselen ve yüksek ölçekli ülkelerine büyük bir sermaye akışı ve teknoloji transferleri gerçekleştirmiştir.
Tabiki bu transferler büyük küresel ekonomik senaryolar çerçevesinde yapılmıştı.
Bir zamanların ünlü yaklaşımı:
"Artık mal üretimi gelişmişlerin işi değil gelişmekte olan ülkelerin olmalıdır. Biz gelişmişler para-kredi sistemini yönetelim, buluşlar neticesi ortaya çıkan yeni teknolojileri üretip yüksek karlar yapalım. Bu teknolojiler eskidikçe onları diğer gelişmekte olan ülkelere terkedelim. Daha az karlarla onlar üretsinler. Biz daha yeni teknolojilerle çok yüksek karlarla devam edelim. Bu süreç böyle devam etsin."
İşte bu yaklaşım batının karşısında Asyayı büyüttü.
Dünyada batmakta olan sadece parasal sistem değil, aynı zamanda, batının yukarıda belirtilen yeni teknoloji ve üretim dağılımı kurgusundan beklentileridir. Bu sonuncusu Güneydoğu Asya ya yapılan arge yatırımları sonucu yüksek teknoloji üretimleri ve Çin'in ölçek ekonomisinin devasa yapısı nedeniyle batının gelişmiş ekonomilerince aşılması çok güç bir soruna dönüşmüştür.
Uluslararası sermayenin Asya'ya kayışı bu süreç içinde gerçekleşmiştir. Bugün adeta London City (Yani uluslararası sermayenin merkezi) Şanghay'a taşınmıştır.
Küresel parasal sistemi alarm vermeye başlamışken, bunun üzerine eklenen virüs krizi, yarattığı işsizlik ve olağanüstü şartlara yükselmiş olan her türlü güvenlik sorunları toplumsal yapıları rahatsız edip aşırı derecede uyarmaktadır.
Önümüzdeki kısa ve orta vadede yaşanan ve yaşanacak güçlükler nedeniyle aşırı uyarılmış toplumlar devlet düzenlerini ve kapitalizmi daha toplumsal yapılara dönüştürmek üzere zorlayacaklardır. Şimdilik heryerde virüs tehdidiyle toplumlar evlere hapsedilmiştir.
Tüm Dünyada yönetimler iç baskılarla zorlanacak, sorgulanacak ve sosyal hareketlenmeler sonrasında veya eşzamanlı başka bir süreç başlayacaktır. Bu süreç bilgiye ve otomasyona bağlı yeni üretim ve iletişim sistemlerinin gittikçe artan şekilde ağırlık kazanacak olması ve ekonomik işleyiş tarzlarında ve üretim yapılarında radikal değişimlerdir.
Küresel çerçevede kimi uluslararası kurumların kapısına kilit vurdururken, kimi ülkeler iflas bayrağını çekecek, süpergüçler klasman düşüp küçülecek, eski işbirliği öbeklenmeleri dağılabilecek ve başka coğrafyada başka bölgesel ortaklıklara şahit olunabilecektir.
Doların rezerv para pozisyonu petro-dolar sisteminin yıkılışı ile sona erme sürecine girmiştir. İşte petrol fiyatlarının aşırı düştüğü bir dönemin içine girildi. Artık ülkelerin anlaşıp üretilen petrol miktarını düşürmeleri de sorunu çözmeye yetmiyor. Toptan piyasalarda petrol alana üste para veriyorlar. Zira petrolün saklama maliyetleri satış fiyatından pahalı.
Yaşanan; "Altına endeksli Dolar" sisteminden çıkılıp "petro-Dolar" sistemine girildikten 50 yıl sonra sistemin de çöküşüdür. Kısacası Doların en önemli dayanağı bugünlerde yıkılmaktadır.
Piyasaya yeni sürülen nakit trilyonlara rağmen ( Mayıs 2020 itibarıyla 6,5 triyon Dolar) batmakta olan ve güven yitirmiş şirketlerin ve yatırımcıların Dolar ihtiyacından dolayı yükselen Dolar paritesi aslında her büyük krizin ilk aşamalarında görülmektedir. Sonraki aşamalar siyasi baskılar altındaki hükümetler, yüksek enflasyon, krizin tepe noktasına ulaşması ve yükselen gerçek maddi değerlerdir.
- ABD'nin ağırlıklı olarak finansa bağlı ekonomisinin çökmesi ve ülkenin iç sorunlarına yönelerek küresel gücünü Dünyanın çoğu coğrafyasından geri çekmesi.
-Doların aldığı darbeyle piyasalarda yeni para birimleri karmaşası. IMF nin dijital parasını(SDR) dayatması.
-Kimi ülkelerin uluslararsı ticareti kendi para birimlerinde ısrarı ve değerli madenlerin devreye girişi.
- Virüs, iklim problemleri, ekonomi problemler, dış ticaretin aksaması, gıda krizleri, güvenlik ve savunma meselelerinin aciliyet kazanması gibi bir çok nedenler yüzünden güçsüzleşen hükümetlere küresel çözümlerin sunulması nedeniyle yeni ulus üstü iradelerin kuruluşunun dayatılması...






