Gezi Parkı davası kapsamında 28 Ocak 2025’te tutuklanan menajer Ayşe Barım, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan yazdığı 27 Ağustos 2025 tarihli açık mektupta “Bu bir yardım değil, vicdan çağrısı” sözleriyle kamuoyuna seslendi.
Kendisini “delilsiz ve mesnetsiz iddialarla” suçlandığını belirterek masum olduğunu savunan Barım, 213 gündür devam eden tutukluluğunun sağlık durumunu ağırlaştırdığını ifade etti.
Barım, son 3 ayda 6 kez baygınlık geçirdiğini, 30 kilo verdiğini, beyninde müdahale edilemeyen yeni bir anevrizma bulunduğunu ve kalp riskinin arttığını dile getirdi: “Hayatımı kaybetmeden yaşamak istiyorum. Bu bir feryat değil; insan onuruna yakışır bir yaşam talebi.”
Sağlık Raporları ve Tahliye Tartışması
Barım, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ile TTB Bilim Kurulu imzalı raporların cezaevi koşullarının yaşamını tehlikeye attığını ortaya koyduğunu ve “acil tahliye” önerdiğini vurguladı. “Uzmanlar tahliye diyor ama hâlâ içerideyim. Tutuksuz yargılanabilecekken neden özgürlüğümden ve sağlık hakkımdan mahrumum?” diyerek hukuki–vicdani gerekçe talep etti.
Davanın Arka Planı
2013 Gezi Parkı sürecine ilişkin yıllar sonra yeniden açılan dosyada Barım hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlaması yöneltildi. İddianamede, Barım’ın sahibi olduğu ID İletişim üzerinden sanatçıları Gezi’ye yönlendirdiği ve bazı isimlerle temas kurduğu öne sürülüyor. Barım ise, birkaç kez oyuncularına eşlik etmek için alanda bulunduğunu, kimseyi yönlendirmediğini ve suçsuz olduğunu savunuyor.