Balıkesir Baro Başkanı Av. Hakan Topaloğlu ile Gündeme Dair Her Şey
“Adaletin sağlanması için susmadan mücadele ediyoruz”
Balıkesir Baro Başkanı Av. Hakan Topaloğlu, Kavaklı’daki patlamadan zeytinlik yasasına, tutuklu avukatlara verilen destekten hukuk devleti tartışmalarına kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu: “Kamu vicdanı hâlâ rahatlamış değil. Zeytinlikler sermayeye değil halka aittir. Can Atalay yalnız değildir.”
Kavaklı’daki patlama sonrası yargılama süreci nasıl ilerliyor? Balıkesir Barosu bu sürece nasıl dahil oldu?
"Kamu vicdanı hâlâ rahatlamış değil"
24 Aralık 2024 tarihinde Balıkesir'in Karesi ilçesi Kavaklı Mahallesi’nde meydana gelen patlamada 11 kişi hayatını kaybetti. Patlayıcı madde üreten işletmede yaşanan bu facianın ardından ceza yargılamasında bazı sanıklar mahkum edilse de Balıkesir Baro Başkanı Hakan Topaloğlu kamuoyunun beklentisinin karşılanmadığını belirtti:
“24 Aralık 2024 tarihinde Balıkesir Karesi Kavaklı’da bulunan ve patlayıcı madde üreten bir işletmede meydana gelen patlama, 11 canımızı bizden aldı. Ölümlerin nedenini öğrenmek ve sorumluların cezalandırılmasını sağlamak adına verdiğimiz hukuk mücadelesi ise devam ediyor. Yapılan ceza yargılamasında 4 sanığın hapis cezaları ile cezalandırılmış olması ise kamu vicdanını rahatlatmadı. Çünkü hem olayın gerçek sorumlularının tam olarak tespit edilmediği ve kanun karşısına çıkarılmadığı hem de ölümlerin ve olayın nedeninin tam olarak tespit edilemediği bir yargılama süreci yaşadık. Giden canlarımızın geri dönmeyeceğinin farkındayız ancak bir daha böyle acı yıkımların ve ölümlerin yaşanmaması için bu olayın gerçek nedeninin bilimsel ve hukuksal olarak ortaya konması ve ayrıca ölümlerin sorumlularının yargı önüne çıkarılması gerekirdi. Süreci Balıkesir Barosu olarak takip etmeye ve ölümlerin nedenini ortaya koymak, gerçek sorumluların yargılanmasını sağlamak adına çalışmayı sürdüreceğiz.”
TBMM’de kabul edilen ve kamuoyunda ‘Zeytinlik Yasası’ olarak bilinen düzenleme hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Zeytinlikler sermayeye değil, halka aittir"
Zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına olanak tanıyan yasa, çevre ve hukuk camiasında büyük tepkiyle karşılandı. Topaloğlu’na göre bu yasa, yürürlükteki 3573 sayılı Kanun’la çelişiyor:
Kamuoyunda "Zeytinlik Yasası” olarak bilinen, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da öngören kanun teklifi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Yasalaşan bu düzenleme ile elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan, sınırları belirtilen alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesi mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütülecek kısımdaki zeytin ağaçlarının maden sahasının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca izin verilebilecek.
Düzenlemenin sonuçlarını sağlıklı ve hukuksal anlamda değerlendirmek zorundayız. Bu düzenleme, maden, enerji ve inşaat şirketlerine ayrıcalık tanımakta; halkın malı zeytinlikler özel sermayenin çıkarına tahsis edilmektedir. Ülkemizde zeytinliklerin korunması için 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun var. Bu yasa zeytinliklerin en az 3 km yakınına madencilik, sanayi tesisi gibi faaliyetlerin yapılamayacağını, zeytinliklerin özel koruma altında olduğunu söylüyor.
Bu yasal düzenleme varken yeni bir düzenleme ile madencilik faaliyetinin artırılmasını amaçlayan ve zeytinliklerin yok edilmesi sonucunu doğuran yasa çıkarılması, ülkemizin doğal kıymetlerinin ve tarımın yok edilmesi tehlikesini önümüze seriyor. Son yasal düzenlemenin Cumhurbaşkanlığı tarafından iadesi ya da Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, önümüzdeki günlerin gündemidir.
Son dönemlerde yaşanan tutuklamalar ve hukuk devleti tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Avukatlar Cumhuriyet’in ve hukuk devletinin savunucusudur"
Baro Başkanı Topaloğlu, özellikle son aylarda artan tutuklamalara ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılara dikkat çekti:
Son aylarda özellikle Anayasa'nın 19. maddesine aykırı bir biçimde yurttaşların, kamu görevlilerinin, seçilmişlerin, avukatların, gazetecilerin yakalandıklarını, arandıklarını, gözaltına alındıkları ve tutuklandıklarını görüyoruz. Ülkemizin seçilmiş belediye başkanlarının tutuklandığı, İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmaya çalışıldığı, onları savunan avukatların avukatlık mesleğini icra ettiği halde soruşturmaya uğradığı ve hatta tutuklandığı, ifade özgürlüğünü kullanan gençlerimizin tutuklandığı bir dönemi yaşadık, yaşıyoruz. Anayasamız ülkemizin bir hukuk devleti olduğunu işaret eder ve hükmeder. Avukatlar ise hukuk devletini ve Cumhuriyeti savunan hak mücadelesi yapan hukukçulardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün baroları ve biz avukatlar Cumhuriyet’e ve hukuk devletimize olan bağlılığımız gereği hak savunucusu olarak hukuku savunmayı sürdüreceğiz. Mesleğini icra ettiği ve hukuku savunduğu için tutuklanan meslektaşlarımızı ve Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarına uyulmayıp cezaevinde tutulan meslektaşımız Avukat Can Atalay’ı Balıkesir Barosu avukatlarının yalnız bırakmadığını da belirtmek istiyorum. Baromuzun İnsan Hakları Kurulu üyeleri, tutuklu meslektaşlarımızı ziyaret ederek hukuka ve hukuk devletine olan bağlılıklarını ve mesleğimize sahip çıktıklarını bir kez daha göstermişlerdir.
Balıkesir Barosu’nun tutuklu avukatlara desteği nasıl şekilleniyor?
"Can Atalay yalnız değildir"
Topaloğlu, tutuklu meslektaşlarının yalnız bırakılmadığını ve baronun aktif bir şekilde hukuk mücadelesi verdiğini vurguladı:
“Avukat Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verilmiş olmasına rağmen hâlâ cezaevinde tutuluyor. Bu, hukuka ve yargı kararlarına açıkça meydan okumadır. Balıkesir Barosu’nun İnsan Hakları Kurulu üyeleri, tutuklu meslektaşlarımızı ziyaret ederek dayanışma göstermiştir. Savunma hakkının dokunulmazlığından taviz vermeden mücadelemize devam edeceğiz.”
"Haksızlığa karşı susmayanlar bağımsız avukatlardır"
Röportajın sonunda mesleğe ve gelecek perspektifine ilişkin düşüncelerini paylaşan Topaloğlu, adaletin nöbetçisi olan avukatların yoluna kararlılıkla devam edeceğini söyledi:
“Algıların gerçeklerin önüne konulduğu, kişisel çıkarların toplumsal sorunların önüne geçtiği, mesleğin değil kişisel kaygıların tercih edildiği günümüzde, sadece haktan ve adaletten yana taraf olmayı tercih eden, hukuk devletini savunan biz avukatlar, yarınlar için adım atacaktır.
Haksızlık kime karşı ve kimden gelirse gelsin, susmadan, hakkın, hukukun ve adaletin üstünlüğünden, mesleğin onurundan vazgeçmeyenler bağımsız avukatlar oldu ve olacaklar. Savunma hakkının dokunulmazlığından taviz vermeden mesleğimizi yapmak istiyoruz. Düşmanlığa, ötekileştirmeye, kısır tartışmalara, eski hesaplaşmalara, küçük hesaplara ihtiyacımız yok. İnsana sadece insan olduğu için değer veren, öğrenmenin ve bilginin yaşı olmadığına inanan, adaletin mümkün olduğuna inanan, mesleğin itibarını vazgeçilmez gören, avukatların intihar haberleri ile değil adalete olan inancı ile güne başlayan avukatlar olmalıyız.”