KASKET herkese yakışmaz! Hem takmasını bilmek lazım, hem yakışanı bulmak lazım.

‘Şeyin şeyine şey konmuş’ gibi durmaması lazım.

‘Şey’den kastımızı siz biliyorsunuz artık. Apaçık yazamıyorum, daha önce yazdım diye gazeteye ceza geldi nitekim!

Kasket deriz.. O modelin genel adı bu. Şapka derseniz, envai çeşit model giriyor işin içine.

Kasketin de türlü çeşitli hali, şekli, modeli var malum.

Benimkiler gibi bir model arıyorsanız, ‘gazeteci şapkası veya gazeteci kasketi’ diye geçer literatürde.

Bizim Büyükşehir Başkanı Ahmet Akın’ın köylük yere giderken, ‘köyden biri’ gibi görünmek için taktığına ‘sekiz köşeli’ kasket diyorlar.

Bu modele, yani sekiz köşeliye, ‘Gakkoş Kasketi’ de diyorlar.

Gakkoş, Elazığlılara özgü bir tanımlama. Kasketin anavatanı orası mı bilemem; ama Gakkoş Kasketi derseniz, “Elazığlı mısın” diye sorarlar.

Sekiz köşeli kasketi, Selçuklu’nun sekizgen yıldızıyla bağdaştıran da var. Selçuklu yıldızı sekiz köşe ama, kasket icat edilmemişti henüz o çağda. Kavuk vardı, sarık vardı, külah vardı, takke vardı; kasket sonraki icat.

92B5Fd6B 177C 4292 A8Cf 77Babf1E4Cb8

ÖBÜR tarafa göç edeli on seneyi geçti; ama Ayvalık denince aklıma ilk O’nun adı gelir. Tebessümü eksik etmediği yüzü gözümün önünde belirir.

Ahmet Yorulmaz Amcamız vardı merhum. Romanlarıyla, çevirileriyle, makaleleriyle Ayvalık’ın hem edebiyat, hem tanıtım markasıydı. Mübadeleyi anlattığı romanlarında erkek karakterleri şık şıkıdım giydirir, başlarından melon şapkayı, bacaklarından külot pantolonları, körüklü çizmeleri, ceketi, cepkeni ve aksesuarların olmazsa olmazı bastonu hiç etmezdi .

Kendisi de şık, zarif, nezaketi ve mütevazılığı kendinden menkul bir adamdı.

Sık sık görüşür dertleşirdik.

“Şapkasız çıkma” derdi hep. “Şapka, senin simgendir. Seni en iyi anlatacak bir model bul...”

Bu sözleri hep aklımda.

Kendisi de daha çok siperliksiz bere tarzı şapkaları tercih ederdi; hani ‘ressam şapkası’ dedikleri türden.

Ben de ‘gazeteci kasketini’ uydurdum kendime. Kimisi özentiyle karışık fötr şapka takıyor başına; çoğunda şeyin şeyine şey konmuş gibi duruyor.

Çünkü fötr şapkanın tamamladığı bir giyim tarzı olmalı.. Ayakta şıpıdık terlik, bacakta kapri, sırtında terden ıslanmış tişört, başında kumaş veya hasır fötr şapka gördüğüm tiplere ayar oluyorum. O kılığın tamamlayıcı şapkası, yanki tarzıdır.. Beyzbolcu şapkaları yani.

Fötr takıyorsan, üstünde takım elbisen olacak; mevsim kışsa sırtında ya uzun etekli pardesü, ya kaşe bir palto. Baston yoksa, yine baston saplı siyah bir şemsiye mutlaka olsun.

***

BUNLARI niye anlattım durduk yerde?

Ahmet Akın’ın ‘sekiz köşeli’sine atıf!

6C77E19B F797 4743 809B 9B454Ab9Cd12

***

SEKİZ köşeli kasket, feodal çağrışımlar yapar bende.

Hiç görmediyseniz bile, eski Türk filmlerinden hatırlayın; ağa karakterleri hep sekiz köşelidir.

Ama ağanın yüzü sert, bıyığı uzun ve kalın olur; ‘pala’ dediğimiz türden.

Pala bıyığın uçları azıcık yukarıya kıvrılır ama Wilhelm bıyığıyla karıştırmamak lazım.

Eh, bizim Ahmet Akın sekiz köşeliyi geçirmiş başına, fakat yüzünde ağalıktan eser yok.

Kremlerle parlatılmış, sinekkaydı traşlar olunmuş; metroseksüel kıvamda olmasa da, bakımlı bir yüze sahip.

Köylük yerde hem o sinekkaydı haller, hem sekiz köşeli kasket... Oturmuyor yani.

‘Çakma ağa’ demeyeyim; ayıp olur.

“Köye gidiyorum” diye başına sekiz köşeli kasket takıp, köylünün karşısında bu kasketin kavramsal açılımını falan anlatmanın da çok anlamı yok.

“Bu kasket, yiğitliğin, mertliğin, çalışkanlığın, cömertliğin, dürüstlüğün, misafirperverliğin, alçak gönüllülüğün ve doğruluğun sembolü. İşte Türk çiftçisi tam da budur. Ben bu şapkayı Türk çiftçisini temsilen takıyorum” diyor.

Bizim köylü sekiz köşeli kullanmaz. Köyleri dolaşın; yaşını başını almış amcaların kışın taktığı kırsal desenli yün takke, yazın taktığı ördek ağzına benzer dar siperlikli kirli bir kasket.

Gençler şapkasız çıkıyor zaten.

Dedik ya, Gakkoş kasketinin sırrı, Ahmet Akın’ın sözünü ettiği sekiz maddelik tanım olabilir ama, bizim buralarda pek itibar edilmez.

Ağa kasketidir yani.

Tarik Surmelioglu2

***

SİZ ‘Ecevit şapkası’ dersiniz, ben ‘Atilla İlhan’ı hatırlarım. Aslında ‘Lenin şapkası’dır. O modelleri de vaktiyle çok kullandım, ama en uygunu benim için ‘gazeteci kasketi’ oldu. Kendime o madeli yakıştırdım.

Ahmet Akın’a tavsiye ederim; hâttâ bir tane alıp hediye edeyim diyeceğim ama, şapkaların fiyatı dudak uçuklatıyor. Ben marka giymem; yakışanı bulur seçerim.

Ahmet Akın’ın markacı olduğunu biliyorum. Hediye paketini açınca ilk bakacağı yer, kasketin bir köşesine dikili etiket olacak kesin. Önce markasına bakacak!

Yine de bir tane alayım, hediye edeyim.

Sekiz köşeli yerine, benimki gibi bir modeli kullanmasını öneririm. Hem köylük yerde sırıtmaz, hem şehirde iğreti durmaz.

Feodal çağrışımlar yapan şeyleri tercih etmemek lazım.

Selam ederim.

Tarik Surmelioglu11

Muhabir: Tarık Sürmelioğlu