Her yıl 14 Mayıs'ta kutlanan Dünya Çiftçiler Günü, tarımın ve hayvancılığın insanlık için hayati önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bu özel gün, toprağı işleyen, hayvanı besleyen, soframıza gıda getiren çiftçilerin emeğini görünür kılmak, sorunlarına dikkat çekmek ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla kutlanıyor.
NEDEN DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ KUTLANIYOR?
Dünya Çiftçiler Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gibi uluslararası kurumların da desteğiyle, sürdürülebilir tarım politikaları geliştirilmesi ve çiftçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi adına farkındalık yaratmak için ilan edildi. Bu gün, tarımsal üretimin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir faaliyet olduğunun da altını çiziyor.
VERİLMEK İSTENEN MESAJ: TARIM OLMAZSA HAYAT DA OLMAZ
Bugün verilmek istenen temel mesaj, tarımın insan yaşamının sürdürülebilirliği için vazgeçilmez olduğudur. Ancak günümüzde gıda güvenliği, küresel ölçekte büyük bir tehdit altında. Kıtlık riski, kuraklık, doğal afetler ve çevre tahribatı, tarımsal üretimi tehdit ediyor. Bu nedenle çiftçilerin desteklenmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması, tüm insanlık için hayati bir sorumluluk haline geliyor.
DÜNYADA TARIM VE HAYVANCILIK: GIDA KRİZİ KAPIDA
Son yıllarda dünyanın birçok bölgesinde tarım ve hayvancılık ciddi krizlerle karşı karşıya. Özellikle Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde kıtlık endişesi artarken, gelişmiş ülkeler bile iklim krizinin etkileriyle mücadele ediyor. Kuraklık, toprak erozyonu, azalan yer altı su kaynakları, pestisit direnci ve doğal afetler; tarımsal verimliliği her geçen yıl daha da düşürüyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KÜRESEL ISINMA TARIMI VURUYOR
İklim değişikliği, özellikle açık alanda üretim yapan çiftçiler için büyük bir tehdit oluşturuyor. Mevsim normallerinin değişmesi, aşırı hava olaylarının artması, seller ve don olayları üreticilerin zarar görmesine neden oluyor. Hayvancılıkta ise otlakların kuruması, suya erişimin zorlaşması ve yem maliyetlerinin artması, üreticileri zorluyor.
TARIMDA İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE ÇALIŞMALARI
Birçok ülke, tarımda iklim krizine karşı çeşitli stratejiler geliştiriyor. Organik tarım uygulamaları, kuraklığa dayanıklı tohum geliştirme projeleri, sulama teknolojilerinin modernize edilmesi ve karbon salınımını azaltan üretim modelleri bu kapsamda öne çıkıyor. Ancak yeterli destek ve yaygın uygulama olmadan bu mücadele yetersiz kalıyor.
TÜRKİYE’DE TARIMIN DURUMU: GİRDİ MALİYETLERİ VE GÖÇ SORUNU
Türkiye’de tarım sektörü son yıllarda birçok yapısal sorunla boğuşuyor. Girdi maliyetlerinin (mazot, gübre, yem) sürekli artması, genç nüfusun kırsaldan kente göç etmesi ve küçük aile işletmelerinin üretimden çekilmesi, tarımsal sürdürülebilirliği tehdit ediyor. Tarım desteklerinin yetersizliği ve planlama eksikliği, üreticinin belini büküyor.
BALIKESİR BÖLGESİNDE TARIMSAL FAALİYETLER
Türkiye’nin önemli tarım ve hayvancılık merkezlerinden biri olan Balıkesir, zeytin, süt, et, tahıl ve sebze üretiminde ülke genelinde ön sıralarda yer alıyor. Ancak bölge çiftçileri de iklim değişikliği, su kıtlığı, girdi maliyetleri ve vahşi madencilik gibi tehditlerle karşı karşıya.
BALIKESİR’DE TARIMI TEHDİT EDEN UNSURLAR:
-
Su krizi: Göletlerin kuruması, yeraltı su kaynaklarının azalması ve yağış rejimindeki değişiklikler nedeniyle sulama sorunu yaşanıyor.
-
Vahşi madencilik: Kazdağları ve çevresindeki altın ve taş ocakları, tarım arazilerini ve meraları tahrip ediyor.
-
Kırsaldan göç: Gençler tarımda geleceğini göremediği için köyleri terk ediyor.
SU KRİZİ: TARIMIN EN BÜYÜK TEHDİDİ
Küresel ısınmayla birlikte artan su krizi, sulama gerektiren tarım ürünlerinin üretimini giderek zorlaştırıyor. Türkiye’de birçok baraj ve göletin su seviyesi kritik düzeye inmiş durumda. Modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmaması, suyun verimli kullanılmamasına yol açıyor.
VAHŞİ MADENCİLİK: TOPRAK VE YAŞAM YOK OLUYOR
Özellikle Kazdağları ve çevresindeki madencilik faaliyetleri, toprak kirliliği, yeraltı su kaynaklarının tükenmesi ve mera alanlarının daralması gibi sonuçlar doğuruyor. Bu durum sadece doğayı değil, bölge halkının geçim kaynağını da yok ediyor.
KIRSALDAN KAÇIŞ: TARIMIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan nüfus hızla azalıyor. Genç kuşaklar, ağır çalışma koşulları ve düşük kazanç nedeniyle tarımdan uzaklaşıyor. Kırsaldaki yaşam koşullarının iyileştirilmemesi, üretici sayısında ciddi düşüşe yol açıyor. Bu da uzun vadede gıda arzı krizini beraberinde getirebilir.
SONUÇ: TARIMA YATIRIM GELECEĞE YATIRIMDIR
Dünya Çiftçiler Günü, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda acil bir uyarıdır. Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak, kırsalı yaşanabilir kılmak ve doğayla uyumlu üretim modellerine geçmek zorundayız. Çiftçiler desteklenmeden, gıda güvenliği sağlanamaz. Tarım olmadan hayat olmaz.