DENİZ SUYU KİRLİ ÇIKTI, AĞIZLARI BIÇAK AÇMIYOR!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Vatandaşların yaz mevsiminde hiç kaygı duymadan ve temiz olduğuna güvenerek denizden yararlanmalarını sağlamak, kamu yönetiminin görevi. Bizde Sağlık Bakanlığı’nda bu görev. ”Yüzme Suyu Kalitesinin Yönetimine Dair Yönetmelik” de yayımlanmış ve uygulama içeriği ayrıntılarıyla tarif edilmiş. Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü buna uygun olarak her yaz, ilimizin Marmara ve Ege sahillerindeki 85 adet yüzme alanından numuneler alıp Balıkesir Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda analizlerini yaptırıyor. Sonuçlar bir tablo halinde onbeş günde bir internet ortamında yayımlanarak kamuoyuna sunuluyor. Bu numunelerin alındığı yerlerin 14 adedi ise doğrudan kirlilik izleme noktası ve derelerin denize döküldüğü ağızları ifade ediyor.

Edremit Körfezi’ndeki numune noktaları 21 adet ve Altınova’dan başlayıp Mıhlı Çayı’na kadar olan bütün sahilleri kapsıyor. 2020 yılı sonuna kadar bu 21 noktadan alınan numunelerin analiz sonuçlarında “iyi, orta ve kötü” gibi farklı değerler görülürdü. Sonuçlar, fiili durumla çelişmezdi. Örneğin, 16 Eylül 2020 tarihli Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü Yüzme Suyu Analiz Sonuçları tablosuna baktığımızda ŞahinderesiDereağzı, Güre Deresi Dereağzı Melek Hanım Sitesi mevkii, PinaderesiDereağzı Güneş Pansiyon mevkii, Askeri Kamp Mevkii Akçay, Dalyan Bölgesi Dereağzı Edremit Çayı, Yenimahalle Deresi Dereağzı ve Zeytinli Çayı Dereağzı’nda “kötü” yazdıklarını görmüştük. Bunlardan Altınoluk’taki Şahindere sonuçları ise 2020 senesi boyunca tam on defa “kötü” olarak açıklanmıştı.

 

KANALİZASYON DOĞRUDAN DERELERE VERİLİYOR

“İyi, orta ve kötü” olarak açıklanan bu parametrelerin dayanağı E.Coli ve Enterekok bakterileri varlık değerleridir. Memelilerin kalın bağırsaklarında yaşarlar ve deniz sularına ancak bir karışma neticesinde ulaşabilirler. Bunların deniz suyundaki varlıkları “dışkı kirlenmesi” anlamına gelir. İnsan veya büyükbaş hayvan kaynaklı dışkılardaki bu bakterilerin sayısını artması, o sularda yüzmenin hastalıklara sebep olacağına işarettir. Zaten, Sağlık Bakanlığı da kendi yayınlarında bu bakterilerin hangi üst limiti geçtiği durumda o sahillerde insan sağlığının tehlikeye gireceğini ve oradaki plajların kapatılması için yetkililerin de uyarılacağını özellikle belirtmektedir.

Geçmiş yılların tabloları gösteriyor ki, Edremit Körfezi’nde yüzme suyu analiz sonuçlarındaki olumsuz değerler, büyük ölçüde dere ağızlarında oluşuyor. Bu nedenle, herhangi bir şikayete gerek kalmaksızın, yetkililer tarafından periyodik kontrollerin yapılması, durumun belirlenmesi gerekiyor.  DSİ ve Çevre İl Müdürlüğü bir dereye besi çiftliklerinden, kaçak atıksu deşarjından veya arıtma tesislerinin kapasite sorunu nedeniyle yaptığı zorunlu deşarjlardan doğrudan sorumludur aslında. Böyle bir durumda kamuoyunuda uyarmaları gerekiyor. Aslında derelerdeki bu tür kirleticilerin varlığı, ya hiç arıtma tesisi olmayıp kanalizasyonun doğrudan dereye verilmesi; ya da özel ve kamuya ait arıtma tesislerinin kapasite yetersizliği nedeniyle yaptığı deşarjlardan kaynaklanıyor. Özel işletme ve sitelerin kaçak deşarjları kadar foseptik sızıntıları da etkiliyor Körfez’i.

 

ERTELEMEK ÇÖZÜM OLMUYOR! ORTADA BİR MASTER PLAN YOK…

Yazın yaşanan nüfus yoğunluğuna karşı, yetersiz kalan alt yapı tesislerinin yarattığı büyük çelişkinin kaçınılmaz sonuçları bunlar. Her kademedeki seçilmiş ve atanmış yönetici de elbette biliyor bu durumu. Valilik, Kaymakamlıklar, Balıkesir B. Belediyesi, BASKİ, DSİ, Tarım ve Orman Bakanlığı teşkilatı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı teşkilatı ile Körfez’deki bütün ilçe belediyeleri durumun farkındalar. Fakat her biri, muhtemelen sorunun büyüklüğü ve çözümün maliyeti gibi nedenlerle veya yazlık konut sahipleri ile turizm işletmecilerinin reflekslerini de dikkate alarak radikal tedbirler almaktan kaçınıyorlar. Bu durumda yıllardır “ertelemek” çözümmüş gibi davranılıyor. Ortada bir Master Plan bile yok. Toplam maliyeti belli değil, “bu sene başlayalım, şu kadar milyarlık kısmını yapalım, seneye de bu kadar bütçe ayırıp devam edelim, beşinci yılda bitiririz” diyebilen bile yok. Fakat “benden öncekilerin eseri” diye düşünen yöneticiler çok. Diğer yandan “para yok” gerekçesi artık inandırıcı değil günümüzde. Zira belediyeler varlıklarını satıyorlar, hatta bir emlakçı gibi davranarak ve proje üreterek büyük satışlar yapıyorlar. Paraları var. Öyle ki, Güre sahilde parasını bastırıp koca bir eski zeytin işletmesini satın almaya kalkacak kadar var. Fakat altyapı yapmaya gelince “yok para” türküsü duyuluyor sürekli. “Yerin üstüne inşa edilen görülür, yerin altına neden para harcayayım” diye düşünülüyor muhtemelen.

 

ŞEHRİ YÖNETENLERİ DE BURADA DENİZE GİRMEYE DAVET EDİYORUZ…

Bunlar konunun bir yönünü oluşturuyor. Diğer yönünde ise, yıllardır yöneticilerin dilindeki “Körfez’de deniz temiz canım, merak etmeyin girin siz” söylemi var. Fakat “madem öyle, çocuklarınızı alıp gelin de hafta sonu, birlikte girelim denize” şeklindeki davetlere bugüne kadar uyan hiçbir atanmış veya seçilmiş yönetici ise yok nedense. Çünkü koku, bulanıklık ve kısmi köpüklenme herkesi rahatsız ediyor. Fakat yaz turizmi devam etsin, vatandaş ürkmesin, işletmeler rahatsız olmasın, ticaretleri bozulmasın diye herkes susuyor. Oysa her gün, denize girenlerden özellikle çocuklar ve yaşlılar, bağışıklık düzeyi düşük olanlar hastalanıyorlar. Ateş ve ishalle süren bu  hastalıklar Körfez’de çok yaygın. Bütün bunlara rağmen “deniz temiz” korosuna Sağlık İl Müdürlüğü de katılıyor son yıllarda ne yazık ki.

2020 sonuna kadar yukarıda örnek verildiği şekilde farklı sonuçlarını yayımlamakta olan Sağlık İl Müdürlüğü, 2021 yılından itibaren yüzme suyu analiz sonuçlarını ilginç bir şekilde sürekli “iyi” olarak açıklanmaya başladı. Bu durum 2022 yılında da devam etti ve hiçbir şekilde “kötü” sonuç açıklanmadı Körfez’de. Oysa bütün bu süre boyunca özellikle derelerin denize boşaldığı yerlerdeki her türlü sıkıntı devam etti. Körfez’de hiçbir yeni altyapı yatırımıda  yapılmadı. Buna rağmen, raporlardaki bu ısrarlı “düzelme eğilimi”, haliyle yurttaşları tatmin etmedi, bu sonuçlara inananlar giderek azaldı ve bir güven kaybı yaşandı. Üstelik Dalyan Bölgesi Dereağzı numune noktası da izleme listesinden çıkıverdi. “Balıkesir İl Yüzme Suyu Komisyonu” buna neden gerek gördü acaba? Zira bu komisyonda Balıkesir Valiliği,  Büyükşehir Belediyesi, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, DSİ, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ve 8 İlçe Belediye Başkanlıkları bulunuyor.

 

BU SESSİZLİK ÇOK İLGİNÇ!

Gerek yöneticilerin söylemlerine ve gerekse Sağlık İl Müdürlüğü’nün açıkladığı sonuçlara inanmayanların gerekçesi ise çok basitti. Burunlarına ve gözlerine güveniyor bu insanlar. O nedenle, deniz suyunu bağımsız bir kuruma tahlil ettirmeyi ve sonucu bilimsel olarak öğrenmeyi yeğlediler. Önce bunu Edremit Belediyesi ile yapmak istediler ama bu talepleri geçiştirildi. Destek görmediler. Sonuçta Edremit Çevre Derneği bu analizleri kendi imkanları ile yaptırdı ve Balıkesir Tabip Odası’nın değerlendirmeleriyle birlikte kamuoyuna açıkladı. Ulusal ve yerel basın vasıtasıyla kamuoyu bu ortak açıklamaya ilgi gösterdi. Çünkü, Edremit Çayı’nın denize döküldüğü noktadan alınan numunenin analizinde, 100 mililitre deniz suyunda en fazla 1.000 birim olması gereken E. Coli % 50 fazlasıyla 1.500 ve yine 100 mililitre deniz suyunda en fazla 370 birim olması gereken Enterekok ise % 459 fazlasıyla 1.700 birim çıkmıştı. Bu seviyeler halk sağlığı için bir tehdit oluşturuyordu.

Böylece Edremit Çayı’nda ciddi bir atıksu deşarjı sorunu bulunduğu ortaya çıkmış oldu. Peki ya Havran Çayı, Kadıncık Deresi, Şahindere ve diğerleri? Hepsinde detaylı araştırmalar yapılmak ve kamuoyu aydınlatılmak zorunda. Bu deşarjları kimler, nasıl yapabilmektedir? Yasal ve vicdani sorumlulukları yok mudur? Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü eski ve yeni analiz sonuçları arasında bir değerlendirme yapmıyor mu? Neden bu durum daha önce neden tespit edilemedi? Eğer Edremit Çayı’ndaki sorunun kaynağı Zeytinli Arıtma Tesisi deşarjları ise neden Balıkesir B. Belediyesi, BASKİ ve Çevre İl Müdürlüğü gereğini yapmamaktadır? Bu kadar “Mavi Bayrak” bolluğuna güvenip de denize giren insanlara yazık değil mi?

Bütün bunlara cevap gerekiyor şimdi. Artık ilgili yöneticiler geçiştiremezler bu durumu. Ne tepki verecekler bakalım? Fakat diğer yandan, siyaset tarafında da bir ilginç sessizlik var. Ne ilimizde, ne de konunun öznesi olan Edremit’te hiçbir siyasi parti bu konuda bir açıklama yapmadığı gibi, ilgi gösterdiğini de belirtmedi. Halbuki kısa süre sonra ülke seçime gidecek ve bu coğrafyadaki vatandaşlar “hakkımız olanı istiyoruz, daha temiz Körfez, daha temiz Edremit” diyecekler. Dernekler, site birlikleri ve mahalle toplulukları Körfez’in kirliği ve altyapı eksikleri hakkındaki hemen her hafta taleplerini ifade ediyorlar artık. Bunlara rağmen siyaset cephesindeki bu sessizlik hiç de hayra alamet değil. Ne hiç biri siyasi partilere “arka bahçe” olacak bu insanların, ne de taleplerinden vaz geçecekler. İktidarda olanlar da, iktidar olmak isteyenler de bu gerçeği bilmek ve hazmetmek zorundalar artık.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
DENİZ SUYU KİRLİ ÇIKTI, AĞIZLARI BIÇAK AÇMIYOR!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!