ENGİN ARICAN / Sonkurşun

AÇ TAVUK KENDİNİ DARI AMBARINDA SANIRMIŞ…

2014 yılı Mart yerel seçimlerinin arifesinde bir siyasal partimizin belediye başkan adayı gazetemizi ziyaret ederek AK Parti iktidarına karşı seçimlerde partisine ve şahsına destek isteyerek, AK Parti’nin iktidardan şu veya bu şekilde mutlaka gitmesi gerektiğini vurgulamış ve bu konuşmaya, anlayış ve üsluba o zaman da tepki göstererek, “bunun demokratik ban anlayış ve yaklaşım olmadığını kendisine ifade etmiştim.. Bu diyaloğu bir çok kez makalelerim de dile getirdiğimi anımsıyorum..

O gün bugündür bu anlayış ve üslup, ne yazık ki, değişmedi ve hala birileri seçimler dışında siyasi muarızının ‘bir şekilde ‘ iktidardan uzaklaştırılmasından söz edebiliyor..

Ambarı yakmaya niyetlenen tavuk..!

‘Aç tavuk kendisini darı ambarında sanırmış’ diye çok hoş ve anlamlı bir atasözümüz var.. İnsanlar, yokluğunu, yoksulluğunu çektikleri şeyler için olmayacak şeylerin düşlerini kurar, anlamını taşıyor..

‘Aç tavuk’ un açlığına binaen düşünde kendisini darı ambarında görmesini anlarım.. Ya da aç insanın açlığına, yoksun ve yoksulluğundan hareketle düşünde kendisini dünyanın en güzel, en zengin mutfağında ya da ziyafet sofrasında görmesini de anlayabilirim..

Ama girdiği seçimlerde başarısız kalmaya adeta mahkum olmuş ve iktidarsızlığı bir kader haline dönüşmüş bir muhalefet partisinin yada siyaseten muhalif olanın, madem seçimler yolu ile iktidar olamıyoruz, o zaman demokrasi ve sandık dışı tercihler, yollarla ‘bir şekilde’ iktidar olmayı denebiliriz anlayışının ve yönteminin tarihsel, toplumsal ve siyaset bilimi açısından dünyada karşılığı bellidir.

Hele hele bunun bir ‘düş’ olmaktan çıkıp, toplum ve siyaset yaşamında bir anlayış ve yöntem olarak vücut bulmaya başlaması tek kelimeyle felakettir..! Bu ‘aç tavuk’ un düşlerini gerçekleştirememesi ve açlığını giderememesi durumunda bulduğu ilk darı ambarını yakması gibi bir şeydir..!

Engin Arıcan, abartıyor, nereden çıktı şimdi bu, diyenlere yapılan kimi konuşmaları anımsatalım, milletvekili ve bir siyasal partinin Meclis grup başkan vekili  sözcüsü şöyle diyor:

‘Seçimle ya da başka bir şekilde’ ne demek!?

“Saray rejiminin, saray düzeninin sonu geliyor. O son bu Atatürk’ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaları… Bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu getirecek. Herkes şunu bilsin görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları… Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar.”

Yine aynı siyasal partinin İstanbul il başkanı, şunları söylüyor:

“Bir kişinin aklıyla iş yapmaları iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor. Bu da önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde…”

Tabiri caiz ise ‘gemi azıyı alan’ bu söylemler ve demokrasi dışı bu tür söylemler üzerine ülkenin kalbi durumundaki İstanbul’un büyükşehir belediyesinin 23 Nisan nedeniyle çocuklar(!?) için bastırıp dağıttığı kitapçık da ise, demokrasilerde sandığın her şey olmadığı yönlü açıklamalara yer verilirken, aynı şekilde partinin Meclis grup başkan vekili 2017 yılı Anayasa referandumu itibarsızlaştırılmaya çalışılıp, “Anayasa meridir. Geçerlidir ama meşru değildir” denilerek eleştiri ve tartışmalar bir başka boyuta taşınıyor.

Hep birlikte şu sorunun yanıtını bulmak veya vermek zorundayız: arının ‘şu veya bu şekilde’ yönetimden alaşağı edilmesi ne anlama geliyor?

Bu milletle oyun olmaz..!

Kuşkusuz, ‘darbe daveti’ olarak nitelendirilen bu beyanlara en sert tepkiyi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ‘Başaramayacaksınız’ diye tepki verirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, devlet ve milletin 15 Temmuz darbe kalkışmasını bastırmasını örnek vererek,” bu sefer sağ kurtulamazlar” diyerek, darbe sevdalılarını uyarmıştı..

Çünkü, Türkiye, eski Türkiye değil ve köprünün altından çok sular aktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ABD/CIA/Pentagon beslemesi Fetö’cülerin 15 Temmuz darbe kalkışması devlet- iktidar-millet işbirliğiyle yüzlerce insanımızın şehit edilip, yüzlercesinin yaralanmasına karşın başarıyla ezildi.. Bununla da yetinilmeyip, millet günlerce meydanlarda sabahlara kadar ‘demokrasi nöbeti’ tuttu..!

Günümüzde ‘sosyal medya’ çok önemli ve dünyada küresel ülkeler-güçlerin, darbeciler ile darbe sevdalılarının ‘sosyal medya’ üzerinden yürüttükleri algı operasyonları, kışkırtılıp organize edilen sokak hareketleri biliniyor.. Tam da ülkemizde kimilerince kamuoyu ve siyaset gündemine taşınmış darbe tartışmaları ile birlikte iktidar partisinin ‘Sosyal Medya Etik Kuralları’ başlığıyla sosyal medyayı düzenleme ve kayıt altına alma çabalarına tanık oluyoruz.

Şaşırtıcı ve sürpriz mi, HAYIR..!

Belleklerini tazeleyin! Unutmamak gerek..!

Ülkedeki demokratik dinamikleri anlamamakta ısrar edenlerin 15 Temmuz darbe kalkışmasının bastırılması ile birlikte, ‘böyle darbe mi olur’, ’darbe dediğin sabaha karşı olur’, ’bu darbe tiyatrosu, danışıklı  dövüş’, ’Tayyip’in darbeden haberi varmış..’ gibi söylemlerle yola çıkıp, sonrasında gerçek darbenin  20 Temmuz’da Erdoğan ve AK Parti eliyle gerçekleştiğinden söz etmeleri yine bize ‘aç tavuk’u ve gördüğü ‘düşü’ anımsatıyor!

Çünkü,15 Temmuz’da ben başbakan olacağım, diyerek ‘yurtta sulh cihanda sulh’ söyleminden söz edip de, 15 Temmuz darbe akşamını kimisi TV karşısında koltukta kahvesini yudumlayarak, kimisi de evinde misafir ağırlayarak geçirmedi mi?

Sonuş da bugün ‘tepe’de siyasi partiler, iktidar ve muhalefet arasında yaşanan bu polemikler COVID-19 belası ile ülkenin ve milletin uğraştığı ortamda ne ülkeyi ne de milleti çok da fazla ilgilendirmiyor. Tüm dünyada COVID-19 sonrası oluşacak ‘yeni dünya düzeni’ içinde ülkeler konumunu ve yerini nasıl belirleyeceğinin sorgulama ve tartışmalarını yaşarken, “aç tavuk’ un darı ambarı ‘düşü’ fazla bir anlam ifade etmiyor..

Şu söylenebilir: Ülkemiz siyasal ve sosyal yaşamının gündeminden darbe ve darbe sevdacılığı bir daha geri dönmemecesine silinip, tarihin çöp tenekesine atılmalı..