BAKIM ONARIM VE YENİLEME LAZIM...
Altıeylül'ün güneybatı kanadındaki pek çok köyü birbirine bağlayan köprünün hali içler acısı. Hergün üstünden yüzlerce araç geçiyor. Köprü bakımsız halde. Tek araç geçişine imkan veren köprünün korkulukları çürümüş halde. Can güvenliği açısından tehlike arz ediyor. Milletvekili Mustafa Canbey'i, durumu yerinde görmeye ve çözüm üretmeye davet ediyoruz.
VALLAHİ kaç kere yazdık, kimlere kimlere söyledik; hiç oralı olmadılar.
Her gün üstünden geçtiğimiz bir köprü var. Taş köprü... Daraşmalık... Tek araç geçişine uygun yapılmış.
Biri geçerken öteki bekliyor.
Araçlar geçerken, köprüde yaya halde bulunmak riskli. Yaya vatandaş korkuluğa tutunup yan durursa, araçlar sürtünmeden geçebilir.
O derece dar yani!
Tutunacağın korkuluk, can güvenliğini sağlamıyor. Demir korkuluklar korozyona uğramış, çürümüş, paslanmış halde. Yer yer çatlak ve kopmalar var.
Köprünün üstüne atılan asfalt da nanay. Araçlar hoplaya zıplaya geçiyor. Zemin delik deşik.
***
ÜZÜMCÜ Çayı üstünde ne köprüler var. Balıkesir’in orasından burasından akıp giden derelerin üstünde nice köprü var. Bizimki onların kötüsü, en bakımsızı, en görmezden gelineni muhtemelen.
Köprünün alt kısmına geçip dere hizasından bakarsanız, çok güzel taş işçiliği görürsünüz. Yedi sekiz gözlü bir köprü. Toplasan yüz metre yoktur uzunluğu.
Köprü altını çöplük olarak kullanıyorlar!
Damdan çıkan atıklar, moloz ve hafriyat, evsel çöpler falan dere kenarlarına boca ediliyor.
Girişte çıkışta “çöp ve moloz dökmek yasaktır” tabelaları var; buna inat döküyor millet.
Dere boyunca çöp katmanları da görüyorsunuz. Plastik ve naylon atıklar ağırlıkta. Toprakla bütünleşmiş, katmanlaşmış, “biz buraya aitiz” konumuna gelmiş çöpler.
Hem yönetenler, hem yaşayanlar da öyle düşünüyor olmalı; “şuralara bir el atalım, temizleyelim” diyen yok çünkü.
***
GEÇEN gün Balıklı köyünde yapılacak köprü inşaatını incelemeye giden AK Parti Milletvekili Mustafa Canbey’in açıklamalarını okurken gazetelerde.. Yazıya başlık buluverdim anında:
“Mustafa Canbey bizim köprüye de el atar mı?”
Kim bilir O da kaç kez geçmiştir o köprüden.
Zaten kimler geldi kimler geçti. Gelip geçenler muhtemelen görmedi.
O da farkına varmamıştır.
Biz yazalım, farkında olsun o zaman.
***
BİZİM köprü, Dereçiftlik’le Karamanlar’ı birbirine bağlıyor. Altıeylül’ün en kalabalık köylerinden ikisi de.
Yine bu köprüden geçmeden Macarlar’a ulaşamıyorsun.
Kozören’e gidemezsin meselâ. Dereçiftlik tarafından gelip Karamanlar, Kozören, Karakacak, Yörükkışla, Çamköy, Kirazköy, Çiftçidere, Dişbudak, Cinge falan derken, bu köprü vasıtasıyla Pamukçu’ya kadar ulaşıyorsun.
Pamukçu tarafından girip bu köylere ulaşmak da mümkün; tabi harcayacağınız akaryakıtın hesabını yapmanız gerekiyor. Mesafe uzun çünkü.
Öncekİ dönemlerde Macarlar’a girişi sağlayan köprüyü yenilemişlerdi. Dereçiftlik köprüsünü de yenileselerdi keşke o zaman.
***
MUSTAFA Canbey’i davet edelim o tarafa, gelsin görsün. Köprünün durumunu incelesin.
Söylediklerimize hak verecektir.
Sonra, DSİ Bölge Müdürü ile birlikte mi gelir, tek başına mı artık, ona kendisi karar versin; köprünün yenilenmesi için bir adım atsın isteriz.
Büyükşehir’de iktidar onlardayken, eski Başkan Yücel Yılmaz’a ve dahi O’nun başyaveri Yasin Sağay’a falan çok söyledik.
Hiç ilgilenmediler.
Bu sütunda ve gazetenin baş sayfalarında falan çok yazdık mevzuyu.. “Bakalım, inceleyelim, değerlendirelim” diyen olmadı.
O kadar yazdık ama köprünün birbirine bağladığı köylerin muhtarları, azaları falan da ses etmedi.
Mustafa Canbey’e neden havale ediyoruz mevzuyu?
DSİ Müdürünü yanına alıp Balıklı köprüsünü incelemeye giden kendisi.
İktidar marifetiyle kolayca halledilebilecek bir iş aslında. Bakım onarımdan geçecek, genişletilecek, güvenli bir geçiş ortamı sağlanacak.
Şunu da belirtelim; bu köprüden her gün yüzlerce araç geçiyor. Güzergah özellikle hafta sonların otobana dönüşüyor. Cumartesi - pazar köy - bahçe- tarla fantazisi yapmaya gelenlerin oluşturduğu trafiği görmelisiniz.
Hele bir de düğün - cenaze falan varsa, konvoy halinde ilerliyor araçlar.
Bu yükün tamamını işte bahsettiğimiz köprü taşıyor.
Beton mikserlerini, hafriyat kamyonlarını, tavukhanelerin tırlarını falan da eklersek, o daracık köy yollarının halini siz düşünün artık.
Kimileri hız yapmayı seviyor; o sebeple yol boyunca kedi, köpek, tilki vesaire hayvanlara çarpıp telef ediyorlar. Geçenlerde köyde besleyip sevdiğimiz çomarlardan birine çarpmışlar; köpecik oracıkta ölmüş.
Bu detayı da atlamayayım dedim.
***
CANBEY’i bir hafta sonu konuk edelim bizim oralarda. Nasıl olsa her hafta sonu seçim bölgesine geliyor, o köy senin, bu ilçe benim dolaşıyor. Birkaç saatini ayırsın; hem köprüyü inceleyelim beraber, hem el atılacak başka mevzulara dair görüşlerimizi aktaralım kendisine.
Selam ederim.