İftarlıklar, sahurluklar, Ramazan fırsatçılığı, hayat pahalılığı…

Durumu iyi olmayan bir aile, oruç tutmak istediğinde, iftar maliyetleri bir önceki yıla göre daha fazla. Bu insanlar oruç tutmasın mı? Ya da her gün makarna mı yesinler. Üretebilen ülkeler dışarıdan ürün temin etmedikleri için, döviz kurundan dolayı mağduriyet yaşamazlar. Biz yiyecek içecek fiyatlarında dövize bağlı mağduriyet yaşıyorsak eğer dış bağımlı bir ülkeyiz.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Oruç tutanın tutmayana, oruç tutmayanın da tutana saygı duyduğu bir Ramazan ay geçirmek dileğiyle.

 

Bu yıl 11 Mart’ta başlaacak ve Nisan’ın 9’unda  bitecek olan Ramazan Ayında oruç, 14 saat sürecek. Havalarında sıcak olmasıyla 14 saat boyunca açlık ve susuzluk had safhada hissedilecek gibi. Yaz aylarında vücut, normale göre daha fazla su ihtiyacı duymaktadır. Vücudun kaybettiği su da bir hayli fazladır. Bu sebeple, sahurda ve iftarda yeterli miktarda su tüketmeye özen gösterilmelidir. Sadece su içmekle de kalmayıp, su bakımından yoğun yiyecekler tüketmek de gün içinde vücudun su ihtiyacını karşılamaya yetebilmektedir. Az su tüketimi, baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik gibi  yan etkileri beraberinde getirmektedir.

 

SAHURDA ÇOK FAZLA KARBONHİDRAT TÜKETMEYİN

Gün içinde çok acıkmamak için yapılan en büyük yanlış, sahurda aşırı karbonhidrat tüketmektedir. Vücuttaki şekerin artmasına yol açan bu durum, anlık enerji vermekte daha sonrasında ise halsizliği beraberinde getirmektedir. Şeker yoğunluğu bulunan karbonhidrat ürünlerini, iftarın sonuna doğru tüketmek uzmanlar tarafından önerilmektedir.

Beslenme düzeni bozulacağı için, metabolizma da yavaşlayacaktır. Bu nedenle ne yendiğine dikkat etmek gerekmektedir. Protein ve yağ ağırlıklı beslenme, metabolizmanızı düzende tutmaya yardımcı olabilmektedir. Her ne kadar yardımcı olursa olsun, 14 saat süren bir açlık durumu var.

 

RAMAZANIN ÖĞRETİSİ: NEFİS TERBİYESİ

Ramazan ayının bizlere öğretmeyi hedeflediği durum, nefis terbiyesidir. Azla yetinebilme özelliğidir. Akşam yemeklerini bir ya da iki çeşit yemekle geçiren insanlar, 14 saat süren bir açlığın üstüne ödül olsun diye, dört beş çeşit yemeklerle donatıyorlar sofraları genelde.  Fizyolojik olarak imkansız sayılabilecek bir durum.  17 saat boyunca besin girmemiş bir mide daralmaya ve sertleşmeye başlar. Birden mideyi doldurmaya çalışmak, çeperin daralmasına müdahale etmektir. Mide daraldığından dolayı, bir tabak yemekle bile doyabilmek mümkündür. Hele ki iftar masalarının olmazsa olmazı pilav, midede su ile birleşince şişmekte ve sizi rahatsız etmektedir.  Basit ve kalitesiz karbonhidratlar yerine,  lif oranı yüksek karbonhidratlar tercih edilirse, iftardan sonra, sofradan daha rahat kalkmak mümkündür. Özellikle iftar ve sahurda aşırı tuzlu yemeklerden kaçınılması gerekir. Tuz vücuttaki suyu emmektedir. Bu da susamanıza yol açmaktadır.

 

GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ

Biz her ne kadar onu yemeyin bunu yiyin desek de, pazar fiyatları malum.  Ramazan ayının gelmesiyle özellikle sebze ve meyvede rekor düzeyde artış gerçekleşti. Dövizin de yükselmesiyle et fiyatları da bir anda artış gösterdi. Tarım ve hayvancılık için bu kadar ideal bir konumda olup da, bu giderleri dışarıdan temin etmek bizim gibi bir ülkeye yakışan bir durum değil. Dövizdeki artış ya da düşüş anlık olan olaylardır.  Bu durum ise piyasadaki fiyatlarda sürekli olarak bir dalgalanma etkisi yaratır.

 

Önceki yazılarımda dikkat çekmiştim. Gelişmiş ülkeler, tarım yapacak arazie bulamadıkları için gelişmemiş ülkelerden toprak kiralayarak tarımı orada icra etmektedirler diye. Türkiye Cumhuriyeti Sudan’dan 780 bin hektar toprak kiraladı. Neden? Tropikal ürün yetiştirebilmek için. Neden? Dünya pazarına açılmak, bu ürünleri ihraç etmek için. Neden? Ekonomik getirilerinin olumlu olmasından dolayı. Tarımsal ürünler ülke sınırlarımız içinde bu kadar pahalıyken ve çoğu ürün dışarıdan temin edilirken, gerekli bir davranış mıydı. Belki de. Bilemeyiz. Gerekli ya da gereksiz yapılması mantıklı bir durum sonuçta ama öncelik bu mu olmalıydı?! Toplumumuzun iftarda, sahurda dolabına girecek malzemelerin pahalılığı, ev ekonomisini yerle bir eder vaziyette şuan.

 

Durumu iyi olmayan bir aile, oruç tutmak istediğinde, iftar maliyetleri bir önceki yıla göre daha fazla. Bu insanlar oruç tutmasın mı? Ya da her gün makarna mı yesinler. Üretebilen ülkeler dışarıdan ürün temin etmedikleri için, döviz kurundan dolayı mağduriyet yaşamazlar. Biz yiyecek içecek fiyatlarında dövize bağlı mağduriyet yaşıyorsak eğer dış bağımlı bir ülkeyiz.

 

Gazete ya da televizyondaki haber kanallarını açtığınızda, manşetler genellikle ‘bu Ramazan ayında nelere zam geldi’ şeklindedir. Hemen her insan tahmin ediyor artık her sene ramazan öncesi dövizde artış olacak pazar fiyatları artacak diye.

 

Siz yine de fiyat artışını olumsuzlukları düşünmeden beslenmenize özen gösterin. Vücudunuzun güçsüz kalmaması için, su oranı fazla olan besinlere yönelin özellikle sahur zamanında.

Hayırlı Ramazanlar…

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
İftarlıklar, sahurluklar, Ramazan fırsatçılığı, hayat pahalılığı…
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!