KUVA-YI Milliye Günü’nün yirmi üçüncüsünü kutluyormuşuz bugün.
Neredeyse çeyrek yüzyıl olmuş.
Balıkesir’le lise öğrenimi sırasında tanışan bir valimiz vardı, bu özel günü ilan eden.
Utku Acun.
Mülkiye terbiyesini şiirle besleyen bir valiydi. Az konuşur, konuşurken sözcükleri tane tane çıkarırdı dişlerinin arasından.
Bugün Adnan Menderes Mahallesi’ndeki Kuva-yı Milliye Anıtı’nın karar vericisi, uygulayıcısı ve yaşama geçirenidir. Anıta maddi destek veren Balıkesirlilerin listesi, toprağa gömülen bir sandığın içinde duruyor.
***
BAŞLANGIÇTA ‘hafta’ olarak kutluyorduk. Etkinlikler bir haftaya yayılıyor, konferanslar, söyleşiler, fuarlar, sergiler, konserlerle süsleniyordu. Alaca Mescit, Kuva-yı Milliye’nin ruhuydu.
Bugün Büyükşehir Meclisi’nde “Alaca Mescit’i daha görünür kılalım, etrafını temizleyelim, çevresini açalım, şunu yapalım, bunu yapalım” önerisinde bulunanların, laf ebeliğinin ötesinde, geride bıraktıkları beş yıllık Belediye iktidarında neden bu söylediklerini yapmadıklarını da soralım!
İlk bir iki kutlamadan sonra ‘gün’e indirgediler Kuva-yı Milliye Haftası’nı.
Kuva-yı Milliye Günü olarak kutladık.
‘Kutladık’ derken.. Seçilmişler, atanmışlar, mülki ve askeri erkan, okullardan toplanan çocuklar, bando mızıka falan.. Haftadan güne indirgediklerinde, halktan koparmışlardı zaten Kuva-yı Milliye’yi!
***
ALACA MESCİT, Kuva-yı Milliye’nin ruhudur dedik. İzmir’in işgalinin ertesi günü, mevlit bahanesiyle toplanan bir avuç Balıkesirlinin direniş örgütlenmesinin karargâhıdır. Redd-i İlhak’ın ilk adımıdır.
41 Bayrak Adam’ın, milli mücadele kararlılığına imza attığı yerdir.
Sonrasında bu Bayrak Adam’ların süzüle süzüle on – on ikisinin kaldığını da yazar resmi olmayan tarih.
O dönemin koşullarını iyi okumak gerek. İngiliz karargahının yakalayıp sürgün, hapis veya idamla cezalandırması muhtemel direnişçilerin dağda bayırda, henüz işgal edilmemiş şehirlerde, köylerde kaçak yaşama zorunluluğu da var, sayıdaki azalışta.
***
YİRMİ ÜÇÜNCÜ kez kutlayacağımız Kuva-yı Milliye Günü’nün programına bakalım biraz.
Bugün 12.00’de Müzeki’nin oradaki Okuma Yurdu binasından Alaca Mescit’e toplu yürüyüş.
Ardından mevlit.. Sonra Şeyh Lütfullah Cami alanında fotoğraf sergisi.
16.00’da Kuva-yı Milliye Anıtı’nda tören. 20.30’da Avlu’da Kahramanlık Türküleri Konseri.
Görüldüğü üzere, birkaç saatte bitiverecek bir program bu.
E hani bizim “Kuva-yı Milliye’nin başkentiyiz, milli mücadelenin merkeziyiz, Redd-i İlhak kongrelerinin en önemli mekanıyız” vaveylaları?
Siyasi propaganda faslında, Kuva-yı Milliye kavramını dilde pelesenk eden abiler falan ne diyor bu duruma?
Güne indirgenen Kuva-yı Milliye kutlamalarının neresindeler?
Valilikçe organize edilen kutlama programının katılımcısı pozisyonundalar!
***
MESELÂ Büyükşehir Belediyesi’nin, rutin kutlama programının ötesinde, çok farklı etkinliklere imza atmasını beklerdi Balıkesirliler!
Kuva-yı Milliye kavramını en çok kullananların başında gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’dan, Büyükşehir Meclisi’nde özel gündemli bir oturum beklenmez miydi? Siyasi parti gruplarının sözcüleri çıksın, uzun uzun konuşsun, mesajlar verilsin, üç dakikalık selam saygı yasak savıcılığından arındırıp, o dönemin yaşanmışlıkları, hatıraları, tarihi belgeleri, yazılmış kitaplar, görsel materyaller eşliğinde ortaya konsun.
Ahmet Başkan, canlı yayın aracılığıyla Meclis kürsüsünden Balıkesirlilere seslensin.
Büyükşehir’in spor işlerine bakan arkadaşlar, çeşitli kategorilerde ‘Kuva-yı Milliye Koşusu’ düzenlesin meselâ… Şehirdeki açık hava reklam materyallerinden ‘Kuva-yı Milliye’ mesajları verilsin. Medya aracılığıyla Balıkesirlilerin bu özel gününü kutlayan ilan görselleri yayımlansın.
Alaca Mescit’te toplananların torunları, torunlarının torunları var hayatta. Onlarla buluşulsun, belki anlatacakları vardır, belki Balıkesirlilerin hiç bilmediği farklı yaşanmışlıklar, hatıralar vardır; şehrin tarihsel hafızasına katkı olur, kim bilir.
Ne bileyim işte, Kuva-yı Milliye formatlı bir resim – fotoğraf yarışması.. Şiir, kompozisyon da olabilir.
Eski zamanda fuar da düzenleniyordu.. Balıkesirliler özlemiştir o günleri.
***
DİYECEKTİR, “henüz iki ay bile olmadı göreve başlayalı; hangi ara yapalım bu dediklerini?”
Yeri gelince, “kamu görevinde devamlılık esas” diyorlar ya.
Büyükşehir Belediyesi’nde bu işleri organize edecek yeterlilikte, deneyimli yöneticiler var, biliyoruz.
Hâttâ direkt Kent Konseyi’ne havale edip bu mevzuyu, Konseybaşı Mürsel Sabancı’ya ‘özel görev’ verilebilirdi. Sabancı Bey bu işleri iyi bilir; anında organize olur.
Bittabi, “Organizasyonu Valilik yapıyor, biz oraya tabiyiz” deniyor.
Valilik öncü olur da, belediyeler de aktivitelere katkı sunar, fark yaratır.
Geçmişte bu hep böyle olmadı mı?
***
KUVA-YI MİLLİYE Şehri Balıkesir’e, on yıldan fazla zamandır İstiklal Madalyası verilmesi çağrıları yapılıyor. Bir iki kez TBMM’ye kanun teklifi verdiler; yerel meclislerde çok konuşuldu, kararlılık vurguları yapıldı.
Özellikle politikacıların ne kadar yurtsever, milliyetçi duygulara sahip olduklarını anlatabilmelerinin en önemli malzemesiydi bu madalya.
Geçen gün Büyükşehir Meclisi’nde üç beş cümle arasında yine dillendirildi; kaynadı gitti.
İstiklal Madalyası üzerinden siyasi propaganda yapmayın artık!
Bugüne kadarki mücadelenin zayıf, yetersiz, örgütsüz olduğunu tüm şehir biliyor.
Sadece dilde bu mevzu.
Muhtemelen bir on yıl sonra, bu şehrin gazetelerinde, medyasında falan, “İstiklal Madalyası için kararlı adımlar atılıyor, madalya için tüm şehir seferber” başlıklı haberler göreceksiniz.
Madalya, propaganda malzemesi olmaya devam edecek.
***
BİR önerim olacak Kuva-yı Milliye üzerine..
Adnan Menderes Mahallesi’ndeki anıt, yirmi üç yıl öncesinin bakışı, mantığı, hevesi, kararlılığıyla yapıldı; orada duruyor. Yılda bir gün, birkaç dakikalık törenin dışında görünürlüğü yok.
Açıkçası bu anıt cılız kalıyor.. Balıkesir’in milli mücadelesini anlatacak daha görkemli, daha belirgin, daha işlevli bir anıt yapılabilir.
Yılda bir gün değil, her gün Balıkesirlilerin ve gelip geçenlerin görebilecekleri bir noktaya konuşlandırılabilir. Bunun için tasarım yarışmaları açılabilir; heykeltıraşlarla görüşülebilir; Balıkesir’in milli mücadeledeki öncü rolünü ortaya çıkaracak özel bir anıt tasarımı yapılabilir.
Marmara Saraylar’da her yıl heykel sempozyumu düzenleniyor. Yerli ve yabancı sanatçılar haftalarca Saraylar mermerini yontuyor.
Bu sempozyumlardan birini, ‘Kuva-yı Milliye’ temasıyla düzenleyip, çok özel çalışmalar ortaya koyabilmek de mümkün.