GİRESUN’daki sel felaketinin ardından siyasilerimizin açıklamalarını görüp okuyunca, başka bir ülkede yaşıyormuşuz hissine kapıldık.
Bundan kısa süre önce Rize’de aynı felaket yaşanmış, aynı Giresun’daki gibi devlet tüm olanaklarını seferber ederek “vatandaşımızın yaralarını sarıyoruz” diyerek bakanlarıyla, milletvekilleriyle açıklamalar yaparken, hiçbir ders almamışız.
Dün Rize’de, bugün Giresun’da, “devlet yanınızda, sorumlular kim olursa olsun gereğinin yapılacağı” söylemlerinden bildiğimiz klasik açıklamalar…
Suçlunun ‘küresel ısınma’ etkisiyle, doğadaki dere yataklarına ev yapan vatandaşlar olduğunu anlatan siyasiler, yine kendi sorumluluklarını göz ardı ettiler.
HES’ler için, madenler için kesilen ağaçların heyelana yol açacağını, derelerin akış rejimini değiştireceğini, bunun felaketle sonuçlanacağını, sorumlularının kendileri olduğunu söylemeden.. Doğayı suçladılar.
Dere yataklarını yapılaşmaya açan veya göz yuman yerel yönetimleri denetlemeyen, oy uğruna bunları görmezden gelen, üstüne üstlük imar barışıyla buraları yasallaştıranlar, dere yatağına ev yapan vatandaşı suçlamayı tercih ettiler.
Dere yatağına ev yapanlar suçlu.
Ama göz yumanlar suçlu değil mi?
“Sorumlular hakkında gerekli işlemler yapılacak” diyenler, daha önceki felaketlerin sorumlularını bulup cezalandırdı mı?
Meteoroloji’nin felaket öncesindeki uyarılarını dikkate almayan mülki idareciler, yerel yöneticiler, soruşturulacak mı?
Yoksa, iki gün konuşup sonra unutacaklar ve herhangi bir işlem yapılmayacak mı?
Dün Rize’de ne istifa ne görevden alma olmadığı gibi.. Bugün de Giresun’da olmayacak.
Sadece söylemler, bir dahaki felakette tekrar söylenmek üzere rafa kaldırılacak.
Suçlu doğa ve vatandaş olarak kayda geçecek!..