BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nde tomarla daire başkanlığı var.
Kimini tanıyoruz, kimini tanımıyoruz.
Genel durum tespitimiz şudur, daire başkanlarına dair:
Büyükşehir’in büyük bir organizasyon olduğunun ayırdına varamayanlar var içlerinde.
İçten pazarlıklılar, yüzüne gülüp arkandan lafazanlık yapanlar, samimi bir telefon görüşmesini kayıt altına alıp sağda solda dinletenler, idare-i maslahatçılar, işinin hakkını veremeyenler, torpille o koltuklarda oturanlar, siyaset gömleğiyle dolaşanlar, vatandaşla temasta sorun yaşayanlar falan filan.
Siz soracaksınız: “Kim onlar?”
Onlar soracak: “Hangimizi kastettin?”
Söyler miyim…
Söylerim de, her şeyin bir zamanı var.. Sonraya kalsın.
***
HEM zaten bu mevzu, liyakati tartışmalı kimi daire başkanlarına dair bir eleştiri değil.
Girizgahı öyle yaptıysak da, durumdan vazife çıkarmayın hemen.
Bugün o daire başkanları içinde belki de en az tanıdığım, bir kez olsun oturup konuşmadığım, yalnızca ismini cismini bildiğim, sosyal medyadaki paylaşımlarından az çok takip ettiğim Elvan Bahar Göktepe’den söz edeyim dedim.
Muhtarlık İşleri Daire Başkanı Elvan Hanım.
***
DİJİTAL çağın avantajı mı desem, dezavantajı mı bilemedim.. İnsanları sosyal medyadan tanımaya çalışıyoruz artık. Tabi o mecrada pek çoğu kendini farklı yüzle gösteriyor.. Yani sokakta yürürken içtiği cigaranın izmaritini yere atıp üstüne bir de höörkk çekip balgamlı bir tükürük savuran adam, Facebook’ta falan sana davranış bilimleri uzmanlığı taslıyor meselâ.
Ya da içini dışını, cinsini, cibilliyetini bildiğin hırt, dünyanın en mühim entelektüeli havasında!
Neyse.
Bazılarınınsa içi dışı bir; dışarıdan bakınca içini gördüğünüzü düşünüyorsunuz. Gerçekten samimi, sahte olmayan tebessümlerle sanal arkadaşlarının karşısına çıkıveren, paylaşımlarındaki sıcaklığın içinizi ısıtttığını hissettiğiniz türden yani.
İnsan sarrafı değiliz elbet; ama otuz küsur yıllık gazetecilik hayatı ‘yüzüne bakınca insanı tanıyabilme’ ustalığını bahşetti bize. Bir nevi diploma yani!
Sosyal medyadan tanıdığım Elvan Hanım’da da böyle bir durum var. Gerek çalışma stratejisi, gerekse kendi doğallığını yansıtan paylaşımlarıyla etrafına sıcaklık verenlerden.
***
MAKAM odasının kapalı kapıları ardında kös kös oturup koltuk işgal edenlere inat, sahada çalışmayı tercih eden bir bürokrat.
Yani sosyal medyadan edindiğimiz intiba öyle.
Siyasi konjönktürün o katı, kuralcı giyim kuşam baskısını en çok AK Partili kadınlarda görürüz meselâ.
Hani başı örtülü değilse bile kadının, konjonktüre uyum zorunluluğuyla kaskatı, insana afakanlar bastıran, ağır, kasvetli bir kıyafet tercihi oluyor ya çoğunlukla.
Elvan Hanım sanki bu duruma isyan edercesine, renkli, şıkır şıkır, hâttâ frapan denilebilecek türdeki kıyafet tercihiyle karşımıza çıkıyor.
Giyim tarzı, insanın kendi dünyasındaki renkleri ya da renksizlikleri ortaya koyar.
Ben renkli giyimi tercih edenleri severim.
Bu konuda anneme çekmişim; O da eskiden beri allı morlu, şık şıkıdım giyinip farklılık yaratmayı sever.
***
BİR DE çevreye ışıltı saçmak vardır. Cıvıl cıvıllık şımarıklık değildir; neysen osundur.
O ışıltıyı, o samimiyeti, o cıvıl cıvıllığı Elvan Hanım’da görmek mümkün.
***
HEPSİNDEN önemlisi, üstlendiğin işin hakkını vermek.
Veremeyenlerin çok olduğunu bir ortamda, olması gerekeni yapanları kutsuyoruz…
İzlenimim o ki, Elvan Hanım oturduğu koltuğun hakkını veriyor.
Umarım Muhtarlık İşleri Dairesi’ndeki çalışanlar da bu formata uygundur.
***
GÖREV muhtarlık işleri olunca, tüm mahalleler, özellikle de kırsal kesim işin içine giriyor.
Yani görevin sorumluluk alanı vilayetin bütünü.
Balıkesir’in her zerresine yetebilmek lazım.
O yüzden bu tür görevler sürekli dışarıda olmayı gerektiriyor.
Paylaşımlarına ve gelen haberlere bakınca, Elvan Hanım’ın sürekli dışarıda olduğunu görüyoruz.
Size çok küçük gelebilir belki ama, onlarca, yüzlerce insanı mutlandıran bir dokunuşun anlamı büyük.
Elvan Hanım’ın bu noktada kimileri gibi dokunma sorunu yok.
Bir bakıyorsunuz, kürk mantolarıyla, topuklu ayakkabılarıyla, şık şıkıdım elbiseleri ve makyajıyla en ücra köşedeki dağ köyünde kadınlarla, çocuklarla sarmaş dolaş.
Rol kesmiyor, yalancıktan yapmıyor, içten ve samimi davranıyor.
***
KIRSALDA şalvarla, yemeniyle falan tarla pozları veren kadın politikacıların yapaylığına inat, Elvan Hanım’ın nevi şahsına münhasır giyim tarzından ödün vermeden yer sofrasında tarhana çorbasına kaşık sallarkenki halleri hiç yadırganmıyor.
İlçelerle, köylerle iyi bir diyalog ortamı oluşturmuş. Büyükşehir’in gülen yüzü olmuş.
Bu noktada Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın en doğru tercihi yaptığını söylemek mümkün.
***
BÜYÜKŞEHİR her Allah’ın günü medyayı haber bülteni bombardımanına tutuyor.
Genellikle planlar, projeler, altyapı işleri falan filan.
Diğer dairelerin icraatlarını parlatıp servis eden Büyükşehir’in basın ekibi, Muhtarlık İşleri Dairesi’nin çalışmalarını nedense pek öne çıkarmıyor. Hani bir iki atkı bere haberi falan yolladılar ama, yasak savmak gibiydi.
Çalışan bir daire sonuçta.. O halde bu çalışmaları daha çok duyurmaları lazım.
Bir de, Büyükşehir’in bürokratlarının tamamı siyasi tercihle orada oturuyor. Dikkat ettiğimiz noktaysa, Yücel Yılmaz’ın siyasi ikbaline katkıları olmadığı. Hani işin bu tarafı bizi çok ilgilendirmiyor, Yücel Yılmaz’ın sorunu.
Elvan Hanım’ın ise ağzından Yücel Yılmaz ismi düşmüyor. Gittiği her yerde O’nun propagandasını yapıyor. Yücel Yılmaz’a bu yönde reklam tanıtım lazımsa, Elvan Hanım bu işi hayli iyi yapıyor yani.
O sebeple basın biriminin daha hassas olması lazım.
***
HANİ dersiniz şimdi, “Elvan Hanım’la konuşmuş, paslaşmış, O’nun ağzından bunları yazıyor…”
Başta da söyledim, yolda karşılaşıp selamlaşmanın ötesinde hiçbir diyaloğum olmadı şunca zaman.
İzlediğimi, gözlediğimi, içimden geçeni tespitlerimi aktarmaya çalıştım.
Elvan Bahar Göktepe’ye selam ederim.
