KURUMSALLAŞMAZSAK NE OLUR?

 

İyi para kazanan küçük işyerlerinin başarılı işverenlerinin bir kısmı kurumsallaşmaya meydan okuyarak “ kurumsallaşmasak ne olacak “ diye düşünürler. O güne kadar bin bir badire atlatmış, ayakta kalmış, büyümüş, iyi paralar kazanmış bir işyeri sahibinin  bu özgüveni anlaşılamaz bir şey değildir elbet.  Ancak iş hayatında da savaşta da, hayatta da kural aynıdır: sizi geçmişte başarıya götüren metodların bugün ve gelecekte de başarıya götüreceği garanti değildir.

 

Öncelikle kurumsallaşma olarak dayatılan konunun bir kısmı zaten devletin istediği hukuki formattır.  Her şirket kendi tipine göre o formata uygun hareket etmek zorundadır ve eder.

 

Kurumsallaşmanın diğer bir kısmı bankaların kredi vermek için şirketlerden beklediği kayıt ve verileri mümkün kılan bir yönetim tarzıdır ki şirketler bunları da sağlamak için birbiri ile yarışırlar.

 

Kurumsallaşmanın bir diğer ayağı TSE, ISO gibi kalite standartlarıdır. Ülkemizde bu işler biraz kâğıt üzerinde de olsa bu standartlar kurumsallaşmanın önemli bir formatını oluşturur. Şirketler ihracatla dış pazarlara açıldıkça bu işler ciddileşir. Uluslararası şirketler tedarikçilerini denetlemek ve onların ürünlerinden emin olmak isterler ki yapılan bu prekalifikasyon çalışmaları kurumsallaşmanın önemli itkilerinden biri haline gelir. Öyle ki yurtdışına satış yapmak için belli bir yönetim standardına sahip olmanız beklenir, bunun kağıt üzerinde olması yetmez, bizzat gelip sizi denetlerler.

 

Şirketi büyütüp borsaya açılmak ve sermayeyi çoğaltmak isterseniz kurumsallık ihtiyacı iyice belirgin hale gelir. Finansal kayıtlardan, ticari sonuçlara ve işletme verimliliğine dair her türlü verinin takibi ve şeffafça paylaşılması gerekli olur. Çünkü işletmeye yatırım yapmak isteyen hissedarların yatırım kararları bu çıktılara bağlıdır.

 

Şirketi büyütüp iyi bir parayla satma hedefiniz varsa müşterilerinize şirkete ve geçmiş performansına yönelik en ince detayları objektiflikle aktarabildiğiniz ölçüde pazarlıkta eliniz güçlenir. Yani kurumsallaşma şirketin değerini ve satılabilirliğini de etkiler.

 

Kurumsallaşmak ayrıca kurucunun veya işverenin varlığına bağlı olan şirketin varlığını gerçek bir tüzel varlığa dönüştürerek ve onu kişilerin üzerine çıkararak uzun ömürlü olmasını sağlayabilir. Şirket mezarlıkları başarılı işadamlarının ardından yok olmuş markalarla, girişimlerle ve işletmelerle doludur.

 

Tüm bunlardan ayrı olarak günümüzde kurumsallaşmanın bir diğer stratejik boyutu da onun işveren markasına etkisidir. Nitelikli, iyi eğitimli insan gücü kuralları belli, geleceği öngörebildikleri, bir sistemi olan, ödül ve ceza mekanizmaları netleşmiş, bir yapı içinde çalışmak istiyorlar. Kimse iyi de para verse kimin ne şekilde karar aldığının belli olmadığı, yarın ne olacağını kestiremeyeceği işletmelerde çalışmak istemiyor.

 

O nedenle işletmelerin kurumsallaşmadıkları takdirde en büyük riskleri nitelikli insan gücünü çekmek konusundaki sıkıntıları olacaktır. Kurumsallaşmamak işveren markasının değerini aşağı çekecek bu durum da insan yönetimi konusunda firmalara ciddi maliyetler yükleyebilecek, hatta bazı firmaları varlıklarını sona erdirme noktasına taşıyabilecektir.

 

Exit mobile version