En büyük bayramımız Cumhuriyet Bayramı coşkuyla kutlandı. Son yılların en görkemli, renkli kutlamalarına tanıklık ettik. Coşkulu kutlamalarda büyükşehir belediyelerinin çoğunun CHP’li olmasının etkisi göz ardı edilemez.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ilk defa kent geneline yayılan etkinliklerle Cumhuriyet Bayramını kutladı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koyma töreni ile başlayan kutlamalar, Ayasofya Meydanı’nda ‘İstanbul ve Atatürk Konulu Fotoğraf Sergisi’. Sultanahmet Meydanı’nda Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile katıldığı konser.
İkinci gün 29 Ekim’de Üsküdar Meydanı’nda devam eden kutlamalar. İstanbul Boğazı’nda deniz yüzeyinde su, ışık, lazer ve pyro gösterisi; Kız Kulesi açıklarında havai fişek gösterisi. Galata Kulesi 28 ve 29 Ekim’de Türk bayrağına büründü; İstanbul son yılların en görkemli, coşkulu Cumhuriyet Bayramı kutlamasını yaptı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çankaya Belediyesi ile birlikte Cumhuriyet Bayramı etkinliklerini düzenledi. ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın katılımıyla Cumhuriyet yürüyüşü ve konserlerle kutlamalar coşkuyla devam etti.
Türkiye’nin her bir tarafından gelen yurttaşlarla birlikte yüzbinler Anıtkabir’in kapanış saati 22:00’ye kadar Anıtkabir’de renkli kutlamaları sürdürdü.
Devlet erkanı resmi Anıtkabir programından sonra Saray’da kabul töreniyle devam etti. Eskiden ‘resepsiyon’ olan törenlerin adı artık ‘kabul töreni’ olarak kutlanıyor.
Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Mersin…
Ve de İzmir Ödemiş’te kucağında 7 aylık bebeği 2 bin gönüllü ile birlikte Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan Ece Hekim ve Türkiye’nin dört bir yanından renkli kutlamalar nasıl yaşandıysa…
Saray’daki kabule iştirak buyuran konuklar; Mehteranlı, tarihi kıyafetler, miğferler, oklar, kılıçlar, renkli kıyafetli dizili askerlerin gelenleri karşıladığı ‘Osmanlı’ ritüelli saraya yakışan kutlamalar yaşanmış! Cumhuriyet ilan edildiği gün olan Cumhuriyet Bayramı değil sanki kutlanan, geçmişe dair ne varsa hatıralarda onu önceleyen bir kutlama; geleceğe değil geçmişe öykünme…
Birlik beraberlik laflarının en çok edildiği günler, birlik beraberliği yok eden ne varsa yapıldığı gündü. Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı gün Anıtkabir törenlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tören alanına geldiği anda anamuhalefet Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na selam vermiyor, elini sıkmıyor. Devlet Bahçeli sağlık sorunları nedeniyle zaten yok. HDP katılmıyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu var. Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok say, sonra birlik beraberlik zamanı de…
İSTANBUL BELEDİYESİNE KAYYUM
Bir ara çok konuşuldu, kamuoyu tepkisi göze alınamadı vazgeçildi yoksa diğer belediyelere kayyum atandığında İstanbul da düşünülmedi değil! Resmi kayyum atamasını göze alamayanlar İBB’yi nasıl kuşatırız, alanını nasıl daraltır, elini kolunu bağlar, nasıl çalışamaz hale getiririzin planlarından vazgeçmedikleri görülüyor.
Yatıp kalkıp İstanbul’u düşünüyorlar!
İstanbul’un sorunlarını nasıl çözeriz, en büyük olası tehlike ‘deprem’e nasıl önlem alırız değil; İstanbul’un rantını nasıl iç ederiz diye…
Son alınan kararla bulmuş gözüküyorlar.
Haydarpaşa ve Sirkeci gar alanlarını eski belediye çalışanı yandaşa verdikten sonra,
Şimdi de İBB’nin Boğaziçi Yasası’ndan kaynaklanan yetkilerini elinden alarak Cumhurbaşkanı’na devretme hazırlıkları yapılıyor. 17 yıldır akıllarına gelmeyen bugün akıllarına gelmiş.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca hazırlanan yasa teklifine göre İBB’nin Boğaziçi Yasası’ndaki yetkileri, Cumhurbaşkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilecek. İBB’ye bağlı olan Boğaziçi İmar Müdürlüğü, İBB’nin üyesi olduğu Boğaziçi İmar idare Heyeti ile İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu lağvedilecek. Lağvedilen kurumların yetkileri, genişletilerek yeni oluşturulacak kurullara devredilecek.
Yeni oluşacak kurullar Çevre Orman Bakanlığı’na bağlı, başkan ve yardımcıları/üyeleri Cumhurbaşkanı’nca atanacak. Cumhurbaşkanı’na bağlı kurullar Boğaziçi alanına ilişkin imar planları hazırlamak, parselasyon planı, arazi ve arsa düzenlemesi, cins değişikliği yapmak dahil, geniş kapsamlı yekiler kullanacak.
Yani, kupon arazilerden sonra tüm ‘’Boğaziçi’nin yüksek rantı’’ kontrol altına alınmış olacak. Kesinlikle Boğaziçi’nin imara açılması söz konusu değilmiş! Şimdiye kadar İstanbul’a ihanet ettiğini itiraf eden anlayıştan Boğaziçi’ne sahip çıkacağını beklemek biraz saflık olmaz mı?
Amaç kaybedilen İstanbul’u ekonomik anlamda kuşatmak; hareket alanını daraltmak, iş yapmasının önüne geçmek, çalışamaz hale getirmek. Siyaseten kayyum atayamayanlar, ekonomik anlamda kuşatmak istemekten başka bir şey değildir yapılmak istenenler.
