ANKARA’DA BALIKESİRLİLER KELLE PAÇA-İŞKEMBE ÇORBALI KAHVALTI YAPTI

10Balıkesir.com ‘da  Sayın Ulaş Sürmelioğlu’nun “Balıkesir ve Çorba Kültürü” yazısını görünce hem ilgiyle okudum hem de ” herhalde bizim hafta sonu yapacağımız Kelle Paça-İşkembe Çorbalı Kahvaltı Buluşması  hoşuna mı gitti acaba” diye düşünmeden edemedim. Belki de etkinlikten haberi bile yoktu. Son cümle çok etkileyiciydi. “Ana kültürü neresi olursa olsun, çorbanın hakkını veren Türk mutfağıdır. Türkiye’de hakkını veren şehir ise Balıkesir’dir.” Her bir olgusu zenginliklerle dolu olan memleket kültürümüzde çorbanın yeri, tadı, özelliği başkadır. Hele soğuk günlerde, güne başlarken ayrı bir yeri vardır.

Ankara’da, gurbette yaşayan Balıkesirliler olarak bizler de özlediğimiz memleket tatlarımızı hatırlamak, Ankara’da yaşayan Balıkesirlileri bir araya getirmek, memleket kültürümüzün yok olmasını engellemek, hemşehrilerimiz Birgül-Mustafa Toygar’ın lokantasını bilmeyenlere tanıtmak için Ankara OSTİM Şaşmaz Sanayi Sitesi içerisindeki nezih ama gösterişsiz, adı “Golden Soup” ya da “Mount Taste”  değil,  Türkçe “Damak Tadı” olan; Cafe, Bistro, Fast Food, Restaurant, Francaise değil   “Lokanta” da “Soup” değil çorba  içmek için, “brekfast” ya da “brunch”  değil kahvaltı öğününde  Balıkesirliler Kelle Paça-İşkembe çorbalı kahvaltı buluşmasının yenisini düzenledik. Hem de çorbanın hakkını veren Balıkesir usulü Kelle paça çorbası, İşkembe çorbası. Her yerde içilmez, her yerde bulunmaz, herkes yapmayı beceremez.

Daha önce yine aynı yerde gerçekleştirdiğimiz çorbalı kahvaltımızda yoğun ilgi ve “tekrarını bekleriz” dileklerini görünce Dernek yönetimi olarak düzenli, tekrarlanır hale getirmeye karar verdik ve bu dönemin ilk Kelle Paça-İşkembe çorbalı kahvaltı buluşmasını büyük keyifle, geniş katılımla  hafta sonu gerçekleştirdik. Sağ olsunlar Birgül Hanım, Mustafa Bey de yine çok güzel çorbalar hazırlamışlar. Kutluyoruz. Herkes ikisinden de içti, fazla  içenler de maşallah çoktu. Gelenlerin arasında yaşı küçük olduğu, bilmediği veya gidilecek yer bulunamadığı için henüz bu çorbalarla tanışmamış küçük/genç hemşehrilerimiz olduğu gibi, emeklilik düzeyinde ama ilk kez içen hemşehrilerimiz de vardı. Küçüklerle özel ilgilenip az miktar tattırım ile başlayıp sevdirmeye çalışmak önemliydi. Beğenmedim diyen olmadı. Artık hep geleceklermiş.

Böyle böyle kendi öz kültürümüzü, her alanda güzelliklerimizi, yaşatmamız, genç kuşaklara aktarmamız çok önemli. Hem de hemşehrimize ait güvenilir lokantada sohbet ortamında ayrı bir güzel oluyor. Merkezden tüm  ilçelere tüm hemşehriler sohbetle arada çay içtikten sonra “haydi bir tane daha ver” sözleri doğal muhabbeti işaret ediyordu. Gülüşmeler ve “haydi bana da” sözleri…Ve saat 10.oo da başlayan , kahvaltı denilen buluşmanın saat 14.30 da devam  ediyor olması da ayrı bir doluluk. Ayrılırken tekrar buluşmak üzere vedalaşmalar, ilk defa tanışan hemşehrilerin birbirlerine telefon numarası kaydetmeleri, sarılmalar ve ” en kötü günümüz böyle olsun” dilekleri, dostluğun, hemşehriciliğin, arkadaşlığın ne tür bir zenginlik olduğunu, gerilimli  günümüz ortamında  moral depolayan, destek veren artı değer olduğunu gösteriyordu.

İyi ki varsınız dostlar, hemşehrilerimiz. Ankara’dan selam ve saygılarla.

Exit mobile version