ANEMURİUM ANTİK KENTİ

 

19. yüzyılda İngiliz Donanmasından Albay Francis’in yaptığı keşif gezisiyle saklı kalmış bu eşsiz antik kent tüm güzelliğiyle tanıtılmaya başlandı.

 

1960’LI YILLARDAN BERİ İNCELENİYOR

Anemurium’da yüzey incelemeleri ve kazı çalışmaları 1960’lı yıllarda Toronto Üniversitesi hocası Elisabeth Alfoldi tarafından ve Kanada Biritish Colombia Üniversitesi profesörü James Russel tarafından başlatıldı.

 

BULUNTULARLA YERLEŞİK YAŞAMA GEÇİŞİN KANITI BİZLERE GÖZ KIRPIYOR

Yapılan kazılarda çıkan buluntularda yerleşik yaşama geçişin kanıtları ise bizlere adeta göz kırpıyor. Birbirinden farklı tarım aletleri; tarımın varlığını ve bulunan saklama kapları çömlekler ve bunların beraberinde paranın da kullanılmış olması ticaretin de geçim kaynaklarından biri olduğunu kanıtlıyor. Ancak uygarlığın asıl geçim kaynağı ise balıkçı aletleriyle, oltalarla; balıkçılık olduğunu gösteriyor.

Yapılan kazılardaki buluntularda daha dikkat çekici bir şey varsa onlar da makyaj malzemeleri, altından yapılmış kolyeler, küpeler ve bilezikler… Takılarda altın kullanmaları da hem madencilikle fazlasıyla uğraş içinde olduklarını hem de oldukça zengin ve dönemin şartlarına göre, diğer toplumlara göre refah düzeyi de oldukça gelişmiş bir topluluk olduğunu da gözler önüne seriyor.

 

 

İLK YERLEŞİM MİLATTAN ÖNCE 4. YÜZYILA DAYANIYOR

Anemurium’da ilk yerleşimin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Yalnız bu eşsiz kentin adı milattan önce 4.yüzyılda bir liman listesinde rastlandığından kentin tarihinin de milattan önce 4.yüzyıla dayandığı da iddialar arasında.

 

İSAURİA EYALETİNİN BİR PARÇASI OLDU

1.yüzyılda bulunduğu bölge ve çok daha büyük bir alan Roma İmparatorluğu tarafından yönetiliyordu. Anemurium’da tıpkı komşu kentlerde olduğu gibi Kommagene Kralı Julius Antiochus tarafından Roma İmparatorluğu adına yönetiliyordu. Ancak Anemurium daha sonra Roma İmparatorluğu’na doğrudan bağlanarak İsauria eyaletinin bir parçası oldu. Seneler boyunca konumu ve gelişmişliğinden dolayı Sasaniler ve Arap akınları tarafından işgallere uğradı. Ve Arap akınlarının saldırısı sonrasında bu eşsiz güzellikteki kent terk edildi.

Denize hakim bir konumda olan; antik tiyatro, kilise, hamam, su sarnıçları, bina kalıntıları ve bir odeonla eşsiz güzelliğe sahip olan bu kent birçok imparatorluğun işgallerine ve 7. Yüzyıldaki Arap akınlarının işgallerine rağmen varlığını 7. Yüzyıla kadar sürdürmüştür.

Adeta cennetin güzelliğini yansıtan bu kent Arap akınlarının saldırılarıyla ve işgalleriyle 7. Yüzyılın sonlarına doğru tek edilmiştir.

 

 

KAZILAR GÜNÜMÜZDE DE DEVAM EDİYOR

Kentin araştırmaları, kazıları günümüzde de hala devam ediyor. Bizleri aydınlatma yaşam şartlarını, yaşam şekillerini öğrenmemize yarayacak buluntular, kemik incelemeleri devam ediyor. Cennetin yansıması kadar güzel olan, adeta güzelliğiyle, bulunduğu konumuyla insanları büyüleyen bu kent gün geçtikçe daha da aydınlatılmaya ve bizlere katılmaya devam ediyor.

Exit mobile version