YETERSİZ BESLENME DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Balıkesir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, Dünya Gıda Günü nedeniyle yaptığı açıklamada gelişmiş ülkelerde her geçen gün hayvansal kaynaklı protein talebi artarken az gelişmiş ülkeler yetersiz ve dengesiz beslenmeye devam ettiğini, bu durumun da Dünya barışını tehdit ettiğini söyledi.

Dünya Gıda Günü’nün 2019 yılı temasının ‘Açlığa Son’ olduğunu söyleyen Balıkesir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, Dünya Gıda Günü’nün bu yıl, ilgili tüm sektörleri, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeyi herkese ulaşılabilir kılmak için harekete geçmeye, aynı zamanda da herkesi yediklerimiz üzerinde düşünmeye davet ettiğini belirtti.

670 MİLYONDAN FAZLA İNSAN OBEZ

Geçtiğimiz son birkaç on yılda yaşanan küreselleşme, kentleşme ve gelir artışı neticesinde beslenme ve yeme alışkanlarımızda çarpıcı değişiklikler yaşandığına dikkat çeken Tanrıkulu, “Bu süreçte, mevsimsel ve daha çok bitkisel ürünler ve lif yönünden zengin yiyeceklerden uzaklaşarak, ağırlıklı olarak şeker, yağlar, tuz, işlenmiş gıdalardan oluşan yüksek kalorili yiyeceklerle beslenmeye geçiş yaptık. Evde yemek hazırlamakla geçirilen süre azalırken, özellikle şehirde yaşayan tüketiciler, gitgide süpermarket, fast food satış noktaları, yiyecek satışı yapan sokak satıcıları ve paket servis restoranlarına yönelmiştir. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzının bir araya gelmesiyle, obezite oranları, sadece gelişmiş ülkelerde değil, açlığın ve obezitenin genellikle bir arada bulunduğu, düşük gelirli ülkelerde de artmıştır. Bugün 670 milyondan fazla yetişkin, 120 milyon kız ve erkek çocuğu (5-19 yaş arası) obez ve 5 yaşın altında 40 milyonu aşkın çocuk fazla kilolu iken, 820 milyonu aşkın insan ise açlık çekmektedir. Sağlıksız beslenme; kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve bazı kanser türleri gibi bulaşıcı olmayan hastalıklarda ölümlere sebep olan risk faktörlerinin başında gelmektedir. Dünya çapındaki ölümlerin beşte biriyle ilişkilendirilen sağlıksız yeme alışkanlıkları, hükümetlerin sağlığa ayırdıkları bütçelerin üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır” dedi.

“TAZE GIDALAR İÇİN YETERLİ ALAN KALMADI”

Tarımsal üretimden işlemeye ve perakende satışa kadar, gıda sistemlerimizin şu anki işleyişinde tahıllar gibi ana tarım ürünlerine öncelik verildiğinden, taze ve yerel gıdalar için yeterli alan kalmadığını vurgulayan Tanrıkulu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Gıda üretimindeki artış, iklim değişikliyle de birleştiğinde biyolojik çeşitliliğin hızlı bir şekilde kaybedilmesine neden olmaktadır. Tarih boyunca 6000’den fazla tür, gıda amaçlı olarak ekilip biçilirken, günümüzde dokuz bitki türü toplam tarımsal üretimin %66’sını oluşturmaktadır. Oysa ki ürün çeşitliliği sağlıklı beslenmenin temini ve çevrenin korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Obezite ve diğer kötü beslenme biçimleri neredeyse her üç insandan birisini etkilemektedir. Tahminler bu oranın 2025 yılı itibarıyla her iki kişiden biri şeklinde olacağını göstermektedir. Her ne kadar kötü beslenmenin azaltılmasını sağlayacak uygun maliyetli çözümler mevcut olsa da, tüm bu çözümlerin, taahhütlerin ve eylemlerin küresel ölçekte arttırılması gerekmektedir. Bu noktada gıda üretimini (tarım, hayvancılık, balıkçılık, vb.) esas alan çözümlerin daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek için kötü beslenmeyi azaltma, beslenme çeşitliliğini arttırma ve beslenmeyi geliştirme açısından önemli katkıları olabilir. Ülkeler, halklarının beslenme ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde karşılayabilmek için, yüksek getirili ve ekonomik açıdan kârlı çeşitlerden ziyade, çeşitliliğe ve besin kalitesine önem veren, beslenme konusuna duyarlı gıda üretim uygulamalarını benimseyerek yeterli miktarda, çeşitli, uygun maliyetli, besleyici, kültüre uygun ve güvenilir gıdalar üretmelidir. Bu durum sağlığımız, biyoçeşitlilik ve çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki olumlu etkiyi arttırırken, kamu sağlığı harcamalarının azaltılmasına da katkı sağlayacaktır. Tüketicileri toplam yağ, doymuş yağ, şeker ve tuz seviyelerinin yüksekliği konusunda uyaran besin etiketleri ile özellikle çocuklara yönelik gıdaların pazarlanmasında gerekli hassasiyeti göstermelidir. Taze ve mevsiminde üretilen ürünlerin, yemek pişirme becerilerinin, geleneksel bilgi birikiminin ve yerel biyoçeşitliliğin önemini yeniden keşfetmeliyiz. Beslenmede çeşitliliği artırmalıyız.”

“1 MİLYAR İNSAN YETERSİZ VE DENGESİZ BESLENİYOR”

Dünyada, bir milyar insanın şu anda yetersiz  ve dengesiz beslendiğinin tahmin edildiğini aktaran Hüdayi Tanrıkulu şunları aktardı: “Gelecek 40 yıl boyunca, dünya nüfusun 3 milyar daha artması beklenmektedir. Bunun yanı sıra gelir dağılımındaki dengesizlikte önemli bir problem olarak karşımıza çıkmakta, gelişmiş ülkelerde her geçen gün hayvansal kaynaklı protein talebi artarken az gelişmiş ülkeler yetersiz ve dengesiz beslenmeye devam etmekte bu durum Dünya barışını tehdit etmektedir. Bu gelişimi yakından takip eden Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre önümüzdeki 40 yıl için Dünyanın hayvansal protein talebini karşılamak için mevcut et, süt, yumurta gibi hayvansal protein üretiminin % 75 oranında büyümesi gerektiği düşünülmekte ve bu konuda önlem alınması ifade edilmektedir. Yumurtalar içerdikleri amino asitler, kalsiyum, sodyum, iyot, selenyum, kolin ve A, B, D & E vitaminleri bakımından zengin mükemmel bir protein kaynağı bir başka deyişle doğanın protein, vitamin ve mineral haplarıdır. Bu özellikleri ile sağlıklı cilt ve göz dokusunun korunmasına ve gece görüşüne yardımcı olur, sinirlerin ve kasların doğru çalışmasını sağlar, kalp hastalığı riskini azaltır, yaşa bağlı hafıza kaybını önler. Yumurtalar satın alabileceğimiz en ucuz ve en yüksek kalitede hayvansal proteini içerir.

Ülkemizdeki yumurta sektörü 22 milyar adet üretimi ile dünyada dokuzuncu, 400 milyon doları aşan ihracatı ile üçüncü sırada yer alan ve yaklaşık 150 bin kişiye doğrudan ve dolaylı olarak istihdam sağlayan bir sektör olarak ön plana çıkmaktadır. Ancak böylesine önemli bir rol üstlenen sektör gerek salgın kanatlı hastalıkları ve gerekse ihracat yapılan ülkelerdeki istikrarsızlıklara bağlı olarak dönemsel krizlerle karşı karşıya kalmaktadır. Dünyayı hayvansal protein tüketen toplumlar yönetmektedir. Yumurta tüketiminin yüksek olduğu ülkeler aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ülkeleridir. Yumurta üzerinde yaratılan yanlış bilgilerin önüne geçerek anne sütünden sonra en değerli besin olan yumurta tüketimini toplumumuzda arttırmak için Kamu, özel sektör ve meslek örgütleri ile sivil toplum temsilcileri gerekli işbirliği içerisinde olmalıdır. Ülkemiz insanının beslenmesinde ve istihdam yaratılmasında önemli rol üstlenen sektörün zaman zaman yaşanan dış etkenlere karşı daha dirençli hale getirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Özellikle kanatlı hayvan hastalıklar kaynaklı üretim düşüşü, insan sağlığı ve ihracatta yaşanan kısıtların önüne geçilebilmesi için daha etkin veteriner hizmetlerinin verilebileceği bir Veteriner Hekimlik Otoritesinin kurulması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.”

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
YETERSİZ BESLENME DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!