En büyük hayali subay olmaktı.

Hilmi DUYAR / POLİTİKA / Zeynep Küçükçakır, en büyük hayali subay olmaktı. Onun gençliğinde kadın subay alınmıyordu. Polislik sınavlarına girdi, boydan kaybetti. Kader onu yine üniformalı bir işe yönlendirdi. Balıkesir Belediyesine zabıta olarak girdi, Karesi Belediyesi’nde zabıta komiseriyken emekli oldu. Tekrar göreve çağrıldı, şimdi Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin deneyimli zabıta komiseri.

 

 

Balıkesir’de zabıta dendiğinde, her şeyden, herkesten önce Zeynep Küçükçakır ismi akıllara geliyor. Dile kolay, Küçükçakır 35 yıldan bu yana zabıtalık görevini başarıyla yapıyor. Bu nedenle herkes tarafından sevilip sayılıyor ve ondan Balıkesir’in Zeyno’su diye övgüyle söz ediyorlar. Bu övgü dolu sözler boşuna değil. Göreve başladığı 1988 yılından bu yana, belediye başkanları, Ziyaettin Tan, Sami Gökdeniz, Sabri Uğur, İsmail Ok, Ahmet Edip Uğur. Zekai Kafaoğlu, Dinçer Orkan ve Yücel Yılmaz ile birlikte görev yaptı. 1997 yılında Türkiye Zabıta Vakfı tarafından Türkiye’de Yılın Zabıtası ödülüne layık görüldü. Karesi Belediyesi’nden emekli olduktan bir süre sonra, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başladı. Mesleğinde başarılı olmanın sırrını, işini sevmeye, dürüstlükle yapmaya ve aldığı ücretin hakkını vermeye bağladı. Genç meslektaşlarına yaptığı işi sevmelerini önerdi.

 

 

Her gün 20 kilometre yürüyor.

Aşkla, şevkle yaptığı mesleğinin hakkını vermek için her gün 20 kilometre yürüdüğünü belirten Zeynep Küçükçakır, mesleğinin ilk yıllarında karşılaştığı zorlukları dile getirirken, “Soma’nın Yağcıllı  Belde Belediyesi’nde tahsildar olarak işe başladım. Fakat işime bir türlü ısınamadım. 1988 yılında Balıkesir Belediyesine başvurdum ve o yıl zabıta olarak göreve başladım. Balıkesir’in ilk ve tek kadın zabıtası ben olmuştum. Sevdiğim bir işe başlamanın heyecanı içindeydim. Dört elle mesleğime sarıldım. Allah’a şükürler olsun maaşını alıyorsun. Helalından almak kadar güzel bir şey var mı? Ben ekibimizle birlikte her gün 20 kilometre yürüdük. Belediyeden çıkıyoruz, eski doğum evinin o taraftan, Zahire Pazarına kadar sokakları, esnafı dolaştık. İşini severek yapacaksın, helal ettireceksin aldığın parayı. Her şeyden önce. Yastığa kafanı koyduğun zaman şükürler olsun diyebilmeli, rahat uyumalısın. Ben işimin hakkını verdiğime inanıyorum.

 

 

Subay olmayı çok istedim, polisliğin eşiğinden döndüm.

Balıkesir’de kadın zabıta görenlerin önce yadırgadığını, sonra alıştıklarını hatırlatan Küçükçakır, “Bana bu işin erkek işi olduğunu, neden seçtiğimi sordular. Ben severek yaptığımı söyledim. Çocukluk hayalim subay olmaktı. O dönemde kadın subay alınmıyordu. Olsaydım paşalığa kadar yükselirdim. Türkiye’nin ilk kadın paşası ben olurdum. Polis olmak istedim ve başvurdum. Boyumun kısa olduğunu söylediler. Polislik hayalim de suya düştü. Sonunda zabıta olmayı tercih ettim. Üniformayı seviyorum ben” dedi. İşe başladığı ilk yıllarda, “kadından zabıta mı olurmuş” diyen esnaflarla çok karşılaştığını, kendine laf söyleyenlerin ağzının payını kibarca verdiğini hatırlatan Zeynep Küçükçakır, “Babam beni erkek gibi büyüttü. ‘Sana kötü laf söyleyen olursa icabına bak, sana bilezik alırım’ diyordu. Babamın bana aldığı 4-5 bilezik olduğunu hatırlıyorum. Çocukluğumda erkek çocuklarını dövdüğüm olmuştur. Ancak ben 35 yıldır. Tüm esnafımızla, vatandaşımızla kardeş gibi geçindim” diye konuştu.

“Saçlarımı inat uğruna büyüttüm”

Komiser Küçükçakır, uzun yıllar gözü gibi baktığı uzun saçlarını, lisede biyoloji öğretmenine inat büyüttüğünü vurgulayıp, “Lise son sınıftayken, saçlarım kulaklarımı kapatmıştı. Kadın biyoloji öğretmeni, ‘Saçlar kulak memesini geçmeyecek demedim mi?’ diyerek uzun tırnakları ile kulağımı çekmişti. O günden bu yana saçlarımı kestirmiyorum. Bir buçuk metreyi geçtiği dönemler oldu. Ben saçlarımı seviyorum ve uzun olmasından memnunum. Çünkü adımı hatırlayamayanlar, uzun saçlı zabıta diye benden bahsediyorlar. Ben yıllarca uzun saçlarımla tanındım” dedi.  

Exit mobile version