Ayvalık tostu muydu gerçekten o yediğimiz?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

AYVALIK’taydık hafta sonu. Cumartesi öğleden sonra kafamız esti, çanta valiz bile almadan yola koyulduk.

Nicedir böyle kaçamaklar yapmıyorduk.

Evden işe, işten eve.. Koştur koştur gazeteye gel; harıl harıl çalış. Akşam koştur koştur eve.. Yemek hazırla, sofra kur, topla.. Sonra bir çarpıntı, bir ilaç, bir uyku hali.

Ara sıra da olsa bu rutinden kurtulmalı insan. Yoksa çürüyüp gidiyoruz.

 

***

GÜNEŞİ, Kırlangıç sahilinde batırdık.

Zeytin Hasat Festivali etkinlikleri Kırlangıç AVM’ye hapsedilmiş çünkü.

Açılış orada, sergi orada, stantlar orada, şarkı türkü orada.

Zeytin ve zeytinyağı stantlarını dolaştık biraz. Zeytinini de zeytinyağını da biliriz Ayvalık’ın.

O yüzden bir geride durduk, meraklıların beğenisine bıraktık stantları.

Cumartesi hava güneşli.. Üstümüzdeki mont bile ağır geliyor. Kimileri kış moduna geçmemiş; hâlâ şortla, tişörtle dolaşanlar var.

Kamp sandalyesini alan sahile gelmiş. Ortalık ana baba günü. Denizin kenarında kimisi birasını yudumluyor, kimisi termostan çay koyup içiyor.

Kısa süre öncesine kadar yemyeşil görünümdeki çimler sararmış; kelleşmiş sahil.

Oturduk, etrafı izledik bir süre.

Sahil çekirdek kabukları ve sigara izmaritleriyle dolu. Ayvalık’a kazandırılan bu doğal mekanı korumak gerek.. Ne ki, insanoğlu sadece kendi keyfinin derdine düşüyor.. Sonrakilerin keyif hakkına fırsat tanımıyor!

 

***

KISA pas sahil oturmasından sonra AVM’de dolaştık biraz. Bir alana bir bedava kampanyası vardı konfeksiyon mağazalarından birinde.. Kırmızı renkli montun fiyatını sordum, “iki bin lira” dedi tezgahtar. “İkinci ürünü almazsam, montun fiyatı yarı yarıya düşüyor mu” diye takıldım; ama kimse gülmedi…

Kırlangıç’tan çıktık.. Yolun karşı tarafına bırakmıştık arabayı, karşıya geçeceğiz.. Yaya geçidinden yürüdük geçtik, refüje ulaştık. Refüjden karşı kaldırıma yaya geçidinin devamı yok!

Bu tür saçma trafik düzenlemelerini çok gördük; yabancısı değiliz.

Karşıya geçmek, yola kocaman harflerle yazdıkları ‘önce yaya’ uyarısına karşın, sürücüler izin verirse mümkün olabiliyor!

35 plakalı bir aracın kadın sürücüsü yol vermedi.. Ters ters baktı hâttâ.

 

***

GÜZİDE “dolaşalım” dedi, ben “eve gidelim” modundayım. Benim dediğim oldu, eve gittik.

Akşam yemeğimiz iki ekmek ayvasıyla ikişer dilim saganaki peyniriydi.

Çay bardağında iki tek aslan sütüne katık ettik; afiyet oldu bize.

 

***

PAZAR günü akşam üstü çıkabildik evden.. Malum, ortalık topanmalı, varsa çamaşır yıkanmalı, süpürge, fırça işleri falan.

Cennet Tepesi’ne çıktık, Balıkesir’e dönmeden önce. Hava kapalı, yağmur çiseliyor.

Belediye’nin kafesine girdik. Kapalı bölümde zaten üç masa var, dolu.. Yağmur var ama hava dingin; dışarıda oturalım dedik.

Kafedeki görevli, dışarıda oturamayacağımızı, yağmur yağdığını söyledi.

“Masayla iki sandalyeyi silersen biz oturabiliriz, sorun yok” dedik.

Gözlerinden öfkeli olduğu anlaşılıyordu. Bir bez bulup getirdi, masayı sildi.

Hani yağarsa diye, oradaki şemsiyelerden biri açıp açamayacağımızı sorduk?

“Açamayız” yanıtını aldık.

Rüzgar eserse şemsiyeler devriliyormuş.

 

***

SİPARİŞ vermek lazım, boş boş oturulmaz.

“İki Ayvalık tostu, bir patatesli gözleme” istedik. Ortaya patates kızartması.

Kulağı küpeli iki sokak köpeği çıkageldi yanımıza.

Tostun içindeki sucuk ve sosis parçalarını çomarlara yedirdik ellerimizle.

Patates kızartmalarını da onlar lüpletti…

Görevli arkadaş geldi, ayağının ucuyla itekledi birini, “haydi gidin burdan” diye bağırdı.

“Bunları getirip getirip buralara bırakıyorlar, sonra müşteriler rahatsız oluyor” dedi.

“Sıkıntı yok” yanıtını verdik, “biz severiz kediyi köpeği…”

 

***

AYVALIK tostları bitince sorduk birbirimize: “Bu gerçekten Ayvalık tostu mu?”

Hani bu ürünün coğrafi işareti var, içine konacak malzemeden ekmeğinin şekline, lezzetine kadar her şeyi belirlenmiş.

Ama yediğimiz şeyin sadece adı Ayvalık tostu.. Tescilli tostun görüntüsü ve lezzetinden eser yok! Malzeme eksiğine hiç girmeyelim.

Bizi dış kısımda otururken görenler de heveslendi; baktık üçer beşer masalara oturmaya başladılar.  Kafedeki personel ne söylenmiştir ardımızdan!

 

***

BİZ DE söylendik tabii… Yüzlerine değil, kendi kendimize.

Hesabı ödeyeceğiz, kasaya yanaştık.

Kasiyer genç hanım ne yiyip içtiğimizi sordu. Söyledik…

Kartı geçerken yüzümüze baka baka öyle bir açıp ağzını esnedi ki, otuz iki dişiyle beraber küçük dilini bile gördük billahi!

İnsan eliyle kapatır ağzını; müşteriye söver gibi ağzını kocaman açıp esnemez yani…

İşimizi bitirdik, “iyi günler” dedik kendilerine.. Karşılığını alamadık.

Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ya kadrolu yaptı kafedeki personeli, ya da “ilçemize böyle bir güzellik kazandırdık” diye övünüp gururlandığı bu mekanı boş bırakmış…

 

***

HAVA kararmaya yakın yola çıkarken, Ayvalık’ın o meşhur pirina kokusu el salladı arkamızdan.

Bu arada, Ayvalık esnafları Festival organizasyonunu Kırlangıç AVM’ye hapsettiği için Ayvalık Belediyesi’ne fena halde saydırıyor.. Bilginize…

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Ayvalık tostu muydu gerçekten o yediğimiz?
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!