Asırlık Tatların Buluşma Noktası: Yedi Bölge Türk Mutfağı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hastalıklara iyi gelen, en azından tedaviye katkı yapan sayısız örneğin bulunduğu Türk mutfağının, bu yönüyle endüstrileşmiş yemek sektörüne, "özgün bir meydan okuma" içerdiği değerlendirmesinde bulundu.

asırlık-tatların-buluşma-noktası

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hastalıklara iyi gelen, en azından tedaviye katkı yapan sayısız örneğin bulunduğu Türk mutfağının, bu yönüyle endüstrileşmiş yemek sektörüne, “özgün bir meydan okuma” içerdiği değerlendirmesinde bulundu.

 

Emine Erdoğan’ın himayelerinde 21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “Asırlık Tatların Buluşma Noktası: Yedi Bölgede Türk Mutfağı” programı düzenlendi.

Burada konuşan Bakan Ersoy, insanın temel ihtiyacı olan beslenmenin asırlar içerisinde birçok kural ve geleneğiyle hayatın içinde yer aldığını, bu birikimin, mutfak ve sofranın birleştirici gücüyle nesilden nesile aktarıldığını belirtti.

 

 

“Zengin Türk mutfağı adeta bizi biz yapan coğrafi işarettir”

Yemek kültürünün bu haliyle toplumu birleştirici bir işlev görürken, diğer yandan da her bir toplumu diğerinden ayırt eden özellikler taşıdığına işaret eden Ersoy, “Zengin Türk mutfağı da adeta bizi biz yapan bir coğrafi işarettir. Giderek tek tipleştirilmeye çalışılan modern dünyada, bu elbette kıymetli bir ayrıcalıktır. Bu zenginlik, ürün çeşitliliğinin, buluşçu, deneysel örneklerin çokluğunun yanı sıra, farklı medeniyetlerden beslenen katmanlı kültürümüzden de ileri gelmektedir.” ifadelerini kullandı.

Gerçek anlamda sağlıklı beslenmeyi sağlamasının Türk mutfağını diğer ülke mutfaklarından ayırt eden özelliklerden olduğunu vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:

“Mutfağımızda, hastalıklara iyi gelen, en azından tedaviye katkı yapan sayısız örnek vardır. Türk mutfağı bu yönüyle endüstrileşmiş yemek sektörüne, özgün bir meydan okuma da içermektedir. Bu gastronomik birikimin içerisinde yöresel ürünler büyük bir paya sahip bulunmaktadır. Yöresel ürünler; coğrafi işaret tescili sayesinde hem taklitlerine karşı koruma altına alınmakta hem de bulunduğu yörenin turizminin gelişmesine katkı sağlamaktadır.”

 

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, himayesinde 21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Türk Mutfağı Haftası çerçevesinde “Asırlık Tatların Buluşma Noktası: Yedi Bölgede Türk Mutfağı” programına katıldı. Emine Erdoğan, etkinliğin fuaye alanında ise ait oldukları yörede kültür, turizm ve ekonomi gibi pek çok alana etki ederek katma değer yaratan Avrupa Birliği tescilli 21 coğrafi işaretli ürünün yer aldığı stantları da ziyaret etti. Emine Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da eşlik etti. 

 

“AB Komisyonu tescilli 21 ürünümüz var”

“Türkiye’nin, 1637 mahreç işaretli, 565 menşei işaretli ve 16’sı geleneksel olmak üzere Türk Patent Enstitüsü tarafından tescilli toplam 2 bin 218 ürünü bulunmaktadır. Ayrıca AB Komisyonu tescilli 21 ürünümüz var.” bilgisini paylaşan Ersoy, “Bu tesciller elbette kıymetli ancak yeterli değil.” dedi.

Listelerdeki ürünleri çoğaltma noktasında, Türk Mutfağı Haftasının öncü bir rol oynayabileceğine dikkati çeken Ersoy, şunları kaydetti:

“Bu çerçevede, tanıtım materyalleri hazırladık. Yurt dışı iletişimi için yemek tarifi videolarımız var. ‘turkishcuisineweek.com’ web sayfasını güncel tutuyoruz. Kültür ve Tanıtma Müşavirlikleri ile Ataşelikler, basın ve kanaat önderi davetleri verecekler, gastronomi okulları ve önemli şeflerle buluşacaklar. Endonezya, Malezya, Danimarka, Fransa, Macaristan ve İngiltere’deki farklı şehirler ile Dubai, Seul, Batum, Frankfurt, Şangay ve Riyad’daki fuarlarda etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Yurt dışından yabancı basın ve influencer ağırlamaları da yapacağız. 16 farklı şehirde düzenlenecek Türkiye Kültür Yolu Festivallerinde de Türk mutfağına özel bir ağırlık verilecek.”

 

 

“Urla bölgesinde üç işletme ‘Yeşil Yıldız’ almış bulunuyor”

Coğrafi işaretli ürünlerin kültürel öneminin yanı sıra organik özellikleriyle çevre açısından da kıymetli olduğunu dile getiren Ersoy, bu bağlamda “hiper lokal tedarik” prensibinin öne çıktığını, şeflerin “tarladan tabağa” gibi ekolojik hassasiyetlerle “doğru üreticiye” ulaşmaya çalıştığını anlattı.

Böylece küçük bölge ve topluluklara ait ürün ve tekniklerin restoranlarda yer bulmasının kolaylaştığını belirten Ersoy, “Michelin Rehberi de daha sürdürülebilir bir gastronomi anlayışına sahip restoranları ‘Yeşil Yıldız’la ödüllendirmektedir. 2023 seçkisinde, İstanbul’dan iki restoranın yanı sıra Turkaegean’a dahil olan Urla bölgesinde de üç işletme de ‘Yeşil Yıldız’ almış bulunuyor.” şeklinde konuştu.

 

 

Bakan Ersoy, “Bizim, israfsız mutfak anlayışımız da sürdürülebilir sağlıklı mutfak süreçlerine katkı sağlama potansiyeli taşımaktadır. Yemek pişirmede, bir biçimde kullanılmayan kısmı başka bir yemekte değerlendirmek, böylece en az atığı sağlamak; günümüzün çevre sorunları dikkate alındığında, modern dünyanın müsrif, hoyrat, yer yer gıda ve çevre güvenliğini tehdit edecek boyuttaki kullanım pratiklerine karşı da çok kıymetli bir alternatiftir.” ifadelerini kullandı.

Mutfak kültürünün aynı zamanda coğrafya, medeniyet, gelenek, görenek, inanç ve ekolojiye dair açılımlar getirdiğini ifade eden Ersoy, Türk Mutfağı Haftası etkinliklerinin bu beklentilerine çok değerli katkılar sağlayacağına inandığını sözlerine ekledi.

Exit mobile version