FEYZİOĞLU YARGI PAKETİNE EK MADDE İSTEDİ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “Bugün yüce Meclisimiz açılıyor. Önünde yargı reformu paketi vardır. Bir numaralı maddesi de sınavdır. Sınavın tüm öğrencileri kapsar şekilde geçmesi lazımdır. Lütfen ek bir madde koyup da bunu 4 sene sonraya ertelemeyin. 80 bin gencecik öğrencimizin en iyi şekilde yetişip, en iyi şekilde mesleğe hazırlanmasını sağlayacak olan hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavını bugün eğer iç savaşın ortasında Suriye yapıyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti yapamaz mı?” dedi.

Feyzioğlu, Kırıkkale Barosu’nun düzenlediği ruhsat töreninde yaptığı konuşmada, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve meclisin ilk gündem maddesi olan yargı paketi konusunda şu mesajları verdi:

DESTEKLENMESİ LAZIM:

Bugün meclis açılıyor ve Türkiye’ye mesajımı Kırıkkale’den vermek istedim. Çok uzun yıllardır beklediğimiz, artık mesleğimizin tahammül edilebilir boyutlarını aşmış sorunlarının önemli bir kısmını çözmeye aday, vatandaşlarımızın da adaletten beklentilerinin önemli bir kısmının çözümünü içeren bir paket meclise geliyor. Dolayısıyla desteklenmesi lazım. Ama biz herhangi bir siyasi partinin hazırladığı bir belgeyi desteklemiyoruz. Biz hep birlikte hazırladığımız Türkiye’nin ortak aklını ortaya koyduğu bir belgeyi destekliyoruz.

NE MUCİZE NE DEĞERSİZ:

Paketin içinde belki mucizeler yok ama hayatta zaten mucizeler yok. Hayat sürekli bir mücadele. Yeter ki iyi niyetli olalım. Katı ideolojilerle değil, sosyal hayatın ihtiyaçlarıyla hareket edebilelim. Yeter ki bu mesleğin ve bu milletin taleplerini öne alarak, onları önceleyerek davranabilelim. Aklımızın arkasında başka kaygılar olmaksızın. Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin ne karşısında oldu ne arkasında oldu. Barolarımız da olmadı, olamaz. Bu çerçevede yargı paketi veya ilk paket ne bir mucize ne de birilerinin küçültmek için uğraştığı değersiz bir belge.

HANGİ AKIL BUNA NİYE KARŞI?

Gelen şudur. Türkiye’de herkesin düşünce özgürlüğüne ilişkin kaygıları var mıdır? Vardır. Bu kaygıların temel sebebi uygulamadaki yanlışlıklardan ötürü değil midir? Hakimlerin düşünce özgürlüğü müdür, eleştiri midir? Düşünce özgürlüğü müdür, terör örgütü propagandası mıdır noktasındaki kararlarına duyulan güvensizlikten ya da bu kararların yanlışlığına duyulan endişeden değil midir? Peki o zaman istinafta kesinleşen onlarca suç tipine ilişkin hüküm bir de üstüne temyize gitsin dediğimizde Cumhurbaşkanına hakaretten, terör örgütüne propaganda yapmaktan o propagandayı yaymaktan tutun da bu gibi onlarca suç tipi düşünce midir, eleştiri midir yoksa suç mudur dediğimizde istinafta kesinleşmesin, Türkiye’nin en büyük mahkemesi Yargıtay en doğru kararı versin dediğimizde hangi akıl buna niye karşı çıkar? Birisi söylesin. Hangi akıl bu güvenceye niye karşı çıkar? O zaman marifet iltifata tabidir.  Doğru yapıldıysa doğru diyeceksiniz. Bunu hep birlikte yaptık. Bunun dışında bilip bilmeden okumadan anlamadan hatta hukukçu bile olmadan artık tirajı komik seviyede açıklamalar yapılmaktadır. Bunları geçiniz bir kalemde.

AVUKATLARA ON BİNLERCE YENİ İŞ İMKANI:

Örneğin getirilen bir seri yargılama usulü vardır ki azıcık geçmişi bilen bunun eski kanunumuzdaki sulh ceza hakimliği kararnamesinin 21. Yüzyılın ihtiyaçları dikkate alınarak yeniden düzenlenerek ve güzel bir şekilde tekrar toplumun hizmetine sunulduğunu anlar. Ama çok önemli bir farkla. Savcı ve şüpheli oturup tüm delilleri ortaya koyup tüm dosyayı açıp çok iyi bir ceza avukatlığı bilgisine haiz avukatın orada bulunmasıyla karşılıklı müzakere edecektir. Yani bu müzakere sonunda yani avukatın varlığı ile güvence kazanmış müzakere sonunda ortaya bir belge çıkacaktır. Bu belge asliye ceza mahkemesinde bir duruşmada tasdik edildiğinde hükme dönüşecektir. On binlerce asliye cezalık suç tipinde avukatın zorunlu varlığı demektir. Şimdi bunu salt mesleki yönden ele alalım. Hangi baro siyasetçisi, on binlerce yeni iş imkanına vatandaşa hizmet anlamında getirdiğimiz vatandaşın hukuk güvenliğini sağlamak anlamında getirdiğimiz bu 10 binlerce yeni iş imkanına hangi sudan gerekçe ile karşı çıkar Allah aşkına.

ARABULUCULUKTA İŞÇİNİN YANINA AVUKAT:

Gelelim arabuluculuk meselesine. Bu pakette yok ama bir sonraki pakete girecek. Türkiye Cumhuriyeti sosyal devlettir diyoruz. Hadi buyurun sosyal devletçiler. Biz sosyal devlet ilkesinin hayata geçmesi için avukatlar göreve hazırız dedik. İş uyuşmazlıklarında arabuluculukta işçinin işverenin yanında muhasebecisinin, mali müşavirinin onun yanında işverenin avukatının bulunduğu bir ortamda bir koltukta tek başına bırakılmasına karşı barolar işçinin yanındadır. Barolar işçiye avukat tayin edecek dedik. Buna niye karşı çıkıyorsunuz? Size ne sağlıyor buna karşı çıkmak. Bunun kaynağını da bulduk. Bunun kaynağını da önerdik. İşsizlik sigortası fonu dedik ki ilk kez işçi için yararlanılsın. Siz neden buna karşı çıkıyorsunuz? Neden işçinin yanına bizim avukat güvencesini vermemizi istemiyorsunuz? Anlamadan, dinlemeden her şeye karşıyız. İyi bir şeye de evet de yahu.

10 YIL PEŞİN KIDEM VERDİK DESEK HAKİMLER KIDEMLENECEK Mİ?

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını oturup konuşmamız lazımdır. Ama bugün HSK’nın yapısını değiştirseniz 2,5 yıllık tecrübesiz hâkim sorununu çözebilecek misiniz? Peki sorunu kanun maddesiyle çözebilecek misiniz? Kanuna ek madde koysak her hâkime 10 yıl peşin kıdem verdik desek hakimler kıdemlenecek mi? Bunun çözümü meslek içi eğitimdir, meslek içi ölçme değerlendirmedir, hâkim savcı yardımcılığıdır. Dolayısıyla olumlu yönde atılmış adımları desteklemek gerekmektedir.

SINAVI 4 YIL ÖTELEMEYE LÜKSÜMÜZ YOKTUR: Ben bugün Kırıkkale’den tüm Türkiye’ye umut mesajı vermek için geldim. Umudunuzu gençler asla kaybetmeyin. Bugün yüce Meclisimiz açılıyor. Önünde yargı reformu paketi vardır. Bir numaralı maddesi de sınavdır. Mevcut tüm öğrencileri kapsar şekilde bu sınavın geçmesi lazımdır. Avukat levhaları ve ruhsatnamelerin duvar süsü olmasını istemiyorsanız lütfen bu kanuna ek bir madde koyup da bunu 4 sene sonraya ertelemeyin. 80 bin gencecik öğrencimizin en iyi şekilde yetişip en iyi şekilde mesleğe hazırlanmasını sağlayacak olan hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavını bugün eğer Suriye iç savaşın ortasında yapıyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti yapamaz mı? Bugün Afrika’da sınav yapmayan üç beş ülke kalmışken, Türkiye’nin hala bunu ertelemesinin bir mantığı var mı? Madem hukuk devleti istiyoruz hukuk devletinin vazgeçilmez ön şartı iyi yetişmiş, adalet dağıtmaya hazır avukatlar, hakimler, savcılardır. Bu halde hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavını dört yıl ötelemeye bizim lüksümüz yoktur. Bu konuda hemen hemen tüm baro başkanlarımız hem fikirdir.

UMUDUNUZU VE İSMİNİZİ KAYBETMEYİN: Genç meslektaşlarımdan bir şey istirham ediyorum. İlk istediğim şu. Size umutsuzluk verenleri yanınızdan uzaklaştırın. Bazen kıdem almışlar çok şeyi denedik olmadı diyerek kendi hayatlarındaki başarısızlıkları size umutsuzluk olarak nakletmeye meyilli olabilirler. Halbuki siz Türkiye’nin, geleceğin umudusunuz. Türkiye’nin umudu olan siz değerli gençlerin umutsuzluğa sevk edilmesi en büyük üzüntüm olur. Umut olmazsa hiçbir şeyi başaramayız. İnsan umutla yaşar. Siz umutlu olacaksınız ki Türkiye’ye umut aşılayacaksınız. Son söyleyeceğim de şu. Bu meslek size günü gelecek para, makam, mevki, şöhret kazandıracak ama sizden istirhamım şu. Aynada yüzünüze baktığınızda sizin yansımanız vicdanınızdır. Yüzünüze bakmaktan asla yüzünüzün kızarmayacağı şekilde bu mesleği icra edin. Yani meslek kurallarına saygı duyarak mesleğinizi icra edin. Çünkü anne ve babalarınızdan aldığınız en değerli miras isminizdir. O ismi size tertemiz verdiler. Siz de evlatlarınıza öyle vermelisiniz. Yolunuz açık olsun.”

Exit mobile version