CHP MİLLETVEKİLİ DR. FİKRET ŞAHİN’DEN TÜRKİYE’NİN SAĞLIK GERÇEĞİ…
“ŞEHİR HASTANELERİ KAMULAŞTIRILACAK”
Sağlık sisteminin özel sektör mantığıyla yönetilmesinin faturasını vatandaşın ödemek zorunda kaldığına dikkat çeken CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, “13 tane şehir hastanemiz ve 18 bin yatağımız var. 2017’den 2022 yılı bütçesine kadar harcanan para 57 milyar TL. Daha 22 yıl ödeyeceğiz. Eğer bu 57 milyarı kira ve hizmet bedeli olarak vermeyip bu parayla klasik bir devlet hastanesi yapmış olsaydık tam 42 bin yatağımız olurdu, 500’er yataklı hastaneden tam 84 hastanemiz olurdu ve daha iyi çalışırdı; insanlar daha mutlu olurdu” dedi. Şahin, CHP iktidarında şehir hastanelerinin kamulaştırılacağını söyledi.
“NE KADAR PARAN VARSA O KADAR SAĞLIK…”
TÜRKİYE’de sağlık hizmetinin kamu hizmeti olmanın dışına çıktığını ileri süren Şahin, “Bugün artık ne kadar paran varsa o kadar sağlık hizmeti alırsın noktasına geldik. Eskiden Devlet Hastaneleri’nde tüm ameliyatlar yapılabiliyordu, şimdi hem hekimler ayrılıyor, hem bir takım malzemeler eskisi gibi temin edilemiyor ve bu ameliyatlar yapılamaz hale geldi. Vatandaş ancak parası varsa sağlık hizmeti alabiliyor. Sağlık sistemi diye bir şey kalmadı” dedi. Şahin, “özel hastane sahibi bir Sağlık Bakanı’nın kamucu mantıkla hareket etmesini bekleyemeyiz” şeklinde konuştu.
“HAVAALANI ATIL DURUYOR, HASTANE İÇİN PARA YOK”
BALIKESİR Devlet Hastanesi’nin A2 sınıfından B sınıfına geriletildiğini söyleyen Şahin, atıl durumdaki Merkez Havaalanı’na harcanan paralara dikkat çekti; burası için harcanan paralarla Devlet Hastanesi yapılabilirdi” dedi. Şahin, “elindeki parayı tutup da havalimanı terminali yaptın kullanmıyorsun, çürümeye terk etmişsin. Öbür tarafta Devlet Hastanesi için para bekleniyor, para yok. Ortada plansızlık var” diye konuştu. Şehir Hastanesi yapmak için Balıkesir’de 4 hastanenin işlevsizleştirildiğini de kaydetti.
BALIKESİR Devlet Hastanesi’nde uzun yıllar Kulak Burun Boğaz Uzmanı olarak görev yapan CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, Şehir Hastanesi’nin devreye girmesiyle gözden çıkarılan ve işlevsizleştirilen Devlet Hastanesi konusunda oldukça hassas. Konuyu hem medyada, hem de TBMM’de sık sık dile getiren Şahin, önceki gün medyada Devlet Hastanesi’nin yıkılıp yeniden yapılacağı şeklindeki haberleri değerlendirdi. Şahin, “bir hastanede gerileme olmaz, daima ilerleme olmalı; Balıkesir Devlet Hastanesi A2 sınıfından B sınıfı hastaneye dönüştürüldü” şeklinde konuştu.
Yıkılacağı ilan edilen Devlet Hastanesi’nin yaklaşık 80 yıl önce inşa edilen ilk binasının da yıkılacağına dikkat çeken Şahin, Avrupa’da yüzlerce yıllık hastane binaları olduğunu, Türkiye’de ise tarihi özelliği olan bu yapılar için yıkım kararı verildiğini kaydetti.
“BİR HASTANE GERİLETİLMEZ”
Balıkesir Devlet Hastanesi’nin A2 sınıfından B sınıfına düşürülmesiyle pek çok bölümün kapandığını ve Şehir Hastanesi’ne taşındığını vurgulayan Şahin şöyle konuştu:
“Balıkesir Devlet Hastanesi şu anda Dursunbey, Kepsut ilçelerindeki hastanelerle aynı statüde. A2 sınıfından B sınıfına düşürdüler. Şu anda Balıkesir’den Bandırma’daki A2 sınıfı Devlet Hastanesi’ne hasta sevk edilebilir, orası üst seviyede bir hastane oldu. Buradaki yanlışlık şu; Atatürk Şehir Hastanesi açıyorsunuz ama keşke Devlet Hastanesi’nin A2 sınıfı devam etseydi. Burada koroner by-pass, koroner anjiyo BT devam etseydi. Ne yaptılar, kapattılar. Bazı faaliyetleri sökülüp Şehir Hastanesi’ne götürüldü. Üçüncü basamak yoğun bakım kapatıldı, cihazların bir kısmı bodruma kaldırıldı, diyaliz ünitesi kapatıldı. Bu olmaz, bir hastane geriletilmez. Hastanelerin doğasında her zaman ilerleme vardır.”
“ŞEHİR HASTANESİ İÇİN BALIKESİR’DE
4 HASTANEYİ YOK ETTİLER”
Devlet Hastanesi’nin tarihi özelliği olan ilk binasının da yıkılacağını söyleyen Dr. Fikret Şahin, “Bildiğim kadarıyla o bina 70-80 yıllık bir bina. 1953’de inşaatı başlıyor, iki yıl inşaatı sürüp 1955 yılında hizmete girmiş. Tam 80 yıla yakındır Balıkesir’e hizmet ediyor. 80 yıl demek iki jenerasyon demek. Yani benim babam da orayı görmüş, ben de orada hizmet ettim. Herkesin gönlü orada. Atatürk Şehir Hastanesi’ni, açık konuşmak gerekirse insanlar benimsemedi. Şehir Hastanesi yapabilmek için Balıkesir’deki dört hastaneyi ortadan kaldırdılar. Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Askeri Hastane, Kadın Doğum Hastanesi, bir de Balıkesir Devlet Hastanesi’ni yok ettiler. Olacak iş değil” şeklinde konuştu.
KÖRFEZ’DE BÖLGENİN İHTİYACINI KARŞILAYACAK
BÜYÜK BİR HASTANEYE İHTİYAÇ VAR”
Merkez ve ilçelerde hastaların randevu alamamaktan dert yandığına dikkat Çeken CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, özellikle Körfez bölgesinden Şehir Hastanesi’ne çok yoğun bir hasta sevki yaşandığını belirtti. Şahin şunları söyledi:
“Vatandaşlar zaten Şehir Hastanesi’nden randevu alamıyorlar. Özellikle şu anda Körfez bölgesinden muazzam bir şekilde Şehir Hastanesi’ne sevk var. Çünkü oradaki hastaneler talebi karşılayamıyor. Daha geçenlerde Kadıköy Belediye Başkanı arkadaşımızın kayınpederi kalbinden Ayvalık’ta rahatsızlandı. Kardiyolojiye ihtiyaç var, kardiyolog yok, özel hastaneyi aradık, buraya gönderiyorlar falan derken burası da artık karşılayamıyor. Balıkesir’in nüfus yoğunluğunu Körfez, merkez ve Bandırma olarak üçe ayırırsak Bandırma’da yine böyle acil durumlarda hizmet edecek bir hastane var, merkezde yine iyi-kötü var ama Körfez’de yok. Körfezin yükü bu sefer merkeze biniyor. Dolayısıyla burası kilitleniyor. O nedenle Körfez’e mutlaka Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit, Altınoluk, Küçükkuyu olarak düşünelim; Havaalanı’nın oraya büyük bir hastane kur kardeşim, 600 yataklı hastane yap oraya, A sınıfı hastane olsun bütün bölgeye yeter.”
“EDREMİT’TE YENİ HASTANE İÇİN
SEÇİLEN YER UYGUN DEĞİL”
Edremit’te mevcut hastanenin ilerisinde yeni bir hastane yapımının planlanmasıyla ilgili görüşlerini açıklayan Milletvekili Şahin, “Edremit Devlet Hastanesi içeride zeytinliklerin arasında bir yerde ve orasının daha arkası da zeytinlik alan; orası kör bir nokta. Bence daha önce Devlet Hastanesi olarak yapılması planlanan Zeytinli’deki yer de ters. Tam kavşak noktasına yapılması gerekir. Havran’dan, İvrindi’den, Balya’dan hasta gelsin, bir yandan da Küçükkuyu, Altınoluk’tan gelsin. Helikopteri de koy kardeşim hastanenin tepesine gerekirse Midilli’ye, İzmir’e hastaları götür getir. Bu sistem o kadar güzel olur ki tıkır tıkır saat gibi çalışır. Bunun yanında Körfez’de yaşlı nüfus fazla, bunların kardiyal problemleri çok fazla ve bu bölgede mutlaka A sınıfı bir hastaneye ihtiyaç var. Mesela benim dedem Gömeç’te yazlıkta CHP mitinginden bir hafta önce rahatsızlandı, kalp ve karaciğer rahatsızlığı var, Burhaniye’de acile getirdik. Kalp doktoru baktı en iyisi İstanbul’a götürelim dendi ve götürdük. Mitingden iki gün önce dedem vefat etti, miting günü dedemin cenazesi vardı. Yani çok büyük sıkıntılar yaşanıyor ve bunları çözmemiz lazım” dedi.
“DEVLETİN HASTANESİ ÖZEL HASTANELERDEN
DAHA GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA”
Hastanelerdeki hekim açığına da dikkat çeken Şahin, Devlet’in sağlık hizmetlerinin özel sektörden daha güçlü olması gerektiğini söyledi. Şahin, “Ayvalık’ta iki kardiyolog istifa etti, muayenehane açtı. Devlet Hastanesi’nde kardiyolog yok, muayene var. Körfez’deki özel hastanede koroner anjiyografi yapan kardiyolog var, Körfez’deki tüm devlet hastanelerinde anjiyografi yapılamıyor kardiyolog yok. Olmaz. Devlet özelden daha güçlü olmak zorundadır. Devlet olmanın gereği budur. Devlet olmanın gereği devlet hastanesi özel hastaneden daha güçlü olmak durumundadır. Körfez Hastanesi diyecek ki biz bunu burada yapamıyoruz, sizi Edremit Devlet Hastanesi’ne sevk edelim diyebilmelidir. Ama bunun tam tersi oluyor” dedi.
“TÜRKİYE’DE SAĞLIK KAMU HİZMETİ
OLMANIN DIŞINA ÇIKTI”
Sağlık hizmetinin paraya tahvil edildiğine dikkat çeken Şahin, sağlık sisteminin ‘parası olana sağlık hizmeti’ şekline dönüştüğünü ileri sürdü. Şahin şöyle konuştu:
“Türkiye’de şu anda sağlık hizmeti artık kamu hizmeti olmanın dışına çıkmış, ne kadar paran varsa o kadar sağlık hizmeti alır noktasına gelmiştir. Benim Balıkesir’deki karşı komşumun beyinle ilgili bir sıkıntısı oldu, İstanbul’da ameliyat oldu; doktor tanıdık olmasına indirim yapmasına rağmen 250 bin lira para harcadı. İnsanlar böyle ciddi sorunlarını çözemiyorlar. Eskiden Devlet Hastaneleri’nde yapılan ameliyatlar şimdi hem hekimler ayrılıyor, hem bir takım malzemeler eskisi gibi temin edilemiyor ve bu ameliyatlar yapılamaz hale geldi. Vatandaş ancak parası varsa ameliyatlarını yaptırabilecek durumda ama çoğu karşılayamıyor. Sistem diye bir şey kalmadı, sağlık sistemi diye bir şey artık yok.
“ÖZEL SEKTÖRDEN GELEN BİR SAĞLIK BAKANI
KAMU MANTIĞIYLA ÇALIŞMAZ”
Ben diyorum ki mesela bir özel hastane sahibi sağlık bakanı ve özel hastane lobilerine teslim olmuş bir bakanlıkla karşı karşıyayız. Çünkü bakan yardımcısı da Özel Hastaneler Derneği’nde çok uzun süre çalışmış birisiydi. Yani bunlar sağlık yönetiminde kamucu olamazlar. Onlar hep özel sektör mantığıyla çalışıyorlar. Covid döneminde Dünya Sağlık Örgütü bir çalışma yapmış ideal sağlık sistemi nasıl olmalı diye. İtalya’daki hastaneler neden böyle çöktü, sıkıntı yaşadı diye. İtalya’daki sağlık sisteminin çoğunluğu özel sektör üzerineydi ve özel sektörün birinci amacı para kazanmaktır. Almanya’daki sağlık sistemi daha kamucu. Buradan vatandaşa sağlık hizmeti verirken ben para kazandım, kazanmadım, zarar ettim, kâr ettim hesabı olmaz. Ama tüm şehir hastanelerinde bu sistem var. Sen bu kadar para kazandırdın, personeline döner sermaye dağıtamazsın deniliyor. DBÖ bu çerçeveden hareket etmiş demiş ki; İtalya ve Almanya örneği var bakalım nasıl olması gerekiyor demiş. Dünyanın en önemli ekonomistlerini yan yana getirmiş, halk sağlıkçılarını yan yana getirmiş. Gelinen nokta şu; sağlık için bütçeden ayırdığınız kalemi harcama kalemi olarak düşünmeyin, bu insana yapılmış olan bir yatırımdır. Şimdi siz birine 100 lira para yatırırsınız ileride 1000 liralık tasarruf edersiniz. Şimdiden insanların sağlığını korursanız; kolestrolünü, şekerini kontrol altında tutarsanız ileride tansiyon, şeker ilacı kullanmak zorunda kalmaz ve sen tasarruf edersin.
“SAĞLIK İÇİN BÜTÇEDEN AYRILACAK KALEM
HARCAMA DEĞİL YATIRIM KALEMİDİR”
Dolayısıyla bütçede ayrılacak kalem bir gider kalemi değil yatırım kalemidir ve mutlaka daha da artırılmalıdır. İkincisi de şu; DSÖ diyor ki sağlık yatırımlarında özel sektör ağırlığının artmış olması sağlık hizmetlerinin daha kaliteli olacağı doğru değildir diyor. Özel sektörün ağırlıklı olduğu yerlerde sağlık hizmeti daha kaliteli fikri yanlıştır diyor. Sistemde kamu öncülük edecek, özel sektör de kamunun hedefleri doğrultusunda çalışması gerekir diyor. Şu anda Türkiye’de kamunun başını çektiği bir şey yok. Sağlık bakanı özel hastane sahibi olursa hepsi özel hastaneler üzerine ağırlık veriyorlar. Dolayısıyla özel hastane ve özel sektörün mantığı para kazanmaktır. Halkın sağlığını kazanması ikinci belki üçüncü planda geliyor. Ama kamuda öyle değil. O nedenle de DSÖ öncelikle kamu hedefini belirlesin, özel sektör de onu desteklesin diyor. Şu anda dikkat edin Türkiye’de her ikisi birbirinden ayrışmış vaziyettedir.
“SAĞLIK PERSONELİNİ KÜSTÜRDÜLER”
Bu arada sağlık personeli küstürüldü. Geçen yıl tam bin 405 hekim yurtdışına gitmek üzere başvurmuştu. 2022 yılının ilk 7 ayında tam bin 402 oldu. Geçen yılın rakamlarını şimdiden yakaladık. Yurt dışına giden hekimler de sıradan hekimler değil. Çok iyi yetenekleri olan tıbben ve cerrahi olarak çok iyi yetenekleri olan hekimler bunlar. Yabancı dilleri olanlar, literatür takip edenler, cerrahi tekniklerini geliştirmiş olan doktorlar gidiyor. Geriye kalanlar inanın niteliği daha az olanlar ve sıkıntı yaşayanlar. Ulusal kongrelerde görüyorum şimdi mezun olan çocuklar cerrahi branşları istemiyorlar. Oysa ülkenin beyin cerrahına, omurga cerrahisi, el cerrahisi yapana ihtiyacı var.
“MECLİS RANDEVULARININ BÜYÜK BÖLÜMÜ
DOKTOR VE HASTANE RANDEVUSU İÇİN”
Türkiye’de hekim ihtiyacı çok fazla. Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ’a da söyledim; görevlendirin personelinizi bana günde kaç tane hastane randevusu için talep geliyorsa sekreterinize yönlendireyim bir günde Meclis’e randevu için kaç kişi başvurmuş çıkartalım dedim, kabul etmedi. Sabahtan akşama kadar ben artık sekreterime şuna buna randevu al demekten utanıyorum. Artık geldiğimiz nokta randevuları Balıkesir Devlet Hastanesi’nden, Şehir Hastanesi’nden, Bandırma’dan al diyoruz. Bazen ben tanıdık arkadaşları direkt arıyorum. Artık büyük sıkıntı var. Bunun nedeni diye bakacak olursak karşımızda Balıkesir örneği var. Sen elindeki parayı tutup da havalimanı terminali yaptın kullanmıyorsun, çürümeye terk etmişsin. Öbür tarafta Devlet Hastanesi için para bekleniyor, para yok. Yani plansızlık. İkincisi ise sağlık hizmetinden para kazanılacaksa benim yandaşlarım kazansın deyip şirketleri işin içine soktular.
“13 ŞEHİR HASTANESİNİN 4 PATRONU VAR”
Şu an Türkiye’de çalışan 13 tane şehir hastanesi var, bu 13 hastanenin de 4 tane patronu var. Orada da bir tekelleşme var ve her bir patrona inanır mısınız Dışişleri Bakanlığının, Kültür Bakanlığının bütçesi kadar para veriliyor. Bir de şöyle bir şey var 8 katı daha fazla para ödemişsin o da biliyor bunun ödendiğini. Dolayısıyla ben sana çok fazla para veriyorum; 1 liralık şeyi sana 10 liraya veriyorum. Sen getirip 5 lirasını bana geri veriyorsun. Sistem bu. Olan da bu arada vatandaşa oluyor tabi ki. Böyle toplanan vergiler birilerine ulaşıp gidiyor.
“EĞİTİMDE VE SAĞLIKTA FIRSAT EŞİTLİĞİ OLMALI”
Benim kendi görüşüm şudur; eğitimde, sağlıkta özel olmaz. Bir insanın maddi durumu iyi olmayabilir, fakir olabilir. Diyelim ki birine apandisit ameliyatı gerekli, zenginde olsan, fakir de olsan aynı ameliyatı aynı nitelikte ve aynı sağlık kuruluşunda alması lazım. Fakirlik onun suçu değil. Eğitimde de böyle; fakir çocuğu diye tembel olamaz. O çocuk da çok zeki çocuk, ona da eğitimde fırsat eşitliği sağlamamız lazım, sağlık hizmetinde de bunu sağlamamız lazım. Bu denge bozuldu. Denge çok bozuldu ve bunu sağlamak zorundayız.
“ŞEHİR HASTANELERİNİ KAMULAŞTIRACAĞIZ”
Sağlık sistemi nasıl olması gerektiğiyle ilgili elbette bir çalışmamız var. Biz her şeyden önce Şehir Hastaneleri’ni kamulaştıracağız. Kamusal bir hizmet alanı haline getireceğiz sağlık hizmetlerini. Böyle özel hastaneler zinciri son bulması lazım. Şu an ek bütçe haricinde 2017’den 2022 yılı bütçesine kadar harcanan para 57 milyar TL. Eğer harcanan bu 57 milyar lira ile biz ne yaptık biliyor musunuz? 13 tane şehir hastanemiz var elimizde ve 18 bin yatağımız var. Bu 57 milyar lira da üç yıldır ödenen bir paradır ve daha 22 yıl daha ödeyeceğiz. Eğer bu 57 milyarı kira ve hizmet bedeli olarak vermeyip de bu parayla biz klasik bir devlet hastanesi yapmış olsaydık tam 42 bin yatağımız olurdu, 500’er yataklı hastaneden de tam 84 tane hastanemiz olurdu. Bakın 13 tane 18 bin yatak kapasiteli hastane olacağına elimizde tam 84 tane 42 bin yataklı hastanemiz olurdu. Ve daha iyi çalışırdı ve insanlar daha mutlu olurdu ve bunların sahibi olacaktık. Şu an şehir hastanelerinin sahibi değiliz.” (POLİTİKA)