POLİTİKA’dan
Türkiye’nin yaklaşık 40 yıldır karşı karşıya olduğu terör sorunu, 2025 yılında PKK'nın beklenmedik bir şekilde kararını açıklamasıyla tarihi bir dönüm noktasına evrildi. Bu açıklama hem Türkiye’de hem de uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Peki, bu karar Türkiye için ne gibi avantajlar ve dezavantajlar içeriyor? PKK bu süreçte ne talep ediyor? 100 yıllık yıkım ifadesiyle neyi kastediyor?
PKK’nın Silah Bırakma ve Fesih Kararına Nasıl Bakılmalı?
PKK’nın silah bırakma kararı, örgütün lider kadrosu tarafından uluslararası bir basın toplantısıyla açıklandı. Açıklamada denildi. Ancak bu açıklamanın pratikte ne kadar bağlayıcı olduğu, başta Suriye ve Irak’taki uzantılar (YPG, PJAK vb.) olmak üzere tüm örgüt unsurlarını kapsayıp kapsamadığı hâlâ tartışmalı.
Türkiye İçin Bir Kazanım ve Riskler Söz Konusu mu?
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kırsal alanlarda süren operasyonların azalması, güvenlik güçlerinin başka tehdit alanlarına odaklanmasına imkân tanıyabilir.
Terör tehdidinin azalması, bölgeye yatırımcı ilgisini artırabilir. Turizm, tarım ve enerji sektörlerinde büyüme öngörülebilir.
Kürt yurttaşlar ile diğer etnik gruplar arasındaki gerginliğin azalması, Türkiye’nin iç huzuruna katkı sağlayabilir.
Türkiye’nin algısı güçlenebilir, Avrupa Birliği ile ilişkilerde yumuşama yaşanabilir.
Örgüt fesih kararına rağmen bazı anayasal ve siyasi taleplerle süreci şartlı hale getirebilir. gibi başlıklar Türkiye'nin üniter yapısını tartışmaya açabilir.
Irak, Suriye ve İran’daki uzantılar (YPG, PJAK) bu karara uymayabilir. Türkiye sınır ötesi tehditlerle mücadeleye devam etmek zorunda kalabilir.
Muhalefet ve Toplumsal Tepki
Özellikle terör saldırılarında yakınlarını kaybeden ailelerin ve şehit derneklerinin tepkileri önemsenmeli. Örgütün ifadesiyle kastettiği şey, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devam ettiği iddia edilen devlet politikalarına bir eleştiri. Bu konuda derin bir fikir ayrılığı söz konusu. PKK’nın açıkladığı silah bırakma ve fesih kararı, Türkiye’de uzun yıllardır süren bir travmanın yeniden gündeme gelmesine yol açtı. Toplumun farklı kesimlerinde farklı duygular uyandıran bu gelişme, özellikle şehit yakınları, gaziler, milliyetçi çevreler ve siyasi partiler açısından derin bir hassasiyetle ele alınıyor.
Genel kamuoyunda, özellikle silahların susması ve terörün son bulması ihtimali umutla karşılanıyor, ancak bu umuda temkinli bir yaklaşım da eşlik ediyor. Yıllardır terörle iç içe yaşayan kırsal kesimlerde, bu açıklamanın gerçekten uygulamaya geçip geçmeyeceği sorgulanıyor.
Türkiye’de en sert tepkiyi veren kesimlerin başında şehit aileleri ve gaziler geliyor. Bu aileler için PKK’nın silah bırakması “geçmişte yaşanan acıların üzerinin örtülmesi” olarak algılanıyor. Pek çok şehit yakını, bu sürecin bir affa ya da PKK’nın taleplerinin kabulüne dönüşmesinden endişe duyuyor.
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği gibi kurumlar, diyerek sürece mesafeli yaklaşıyor. Bu gruplar için öncelikli beklenti; PKK lider kadrosunun yargılanması, Devlete yönelik suçların unutulmaması, Herhangi bir siyasi kazanımın önlenmesi.
PKK Bu Süreçte Ne Talep Ediyor?
Açıklamalarda öne çıkan taleplere dikkat etmek gerekiyor:
Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması. Anadilde eğitim ve kamu hizmetleri. Yerinden yönetim (özyönetim değil, ama daha geniş yerel yetkiler). Cezaevindeki siyasi tutukluların serbest bırakılması.
Türkiye'nin Terörle Mücadelesi ve Yitirilen Canlar
1984’te başlayan terör saldırıları ve Türkiye’nin terörle mücadelesinde resmi rakamlara göre 40 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Bu rakam, Türkiye tarihinde yaşanan en uzun süreli iç güvenlik tehdidinin boyutlarını gösteriyor. Şehit aileleri ve gaziler, süreçte herhangi bir af ya da ödün verilmesine sert tepki gösteriyor.
AK Parti Hükümetinin Tavrı
Hükümetin ilk tepkisi temkinli oldu. AK Parti sözcüleri ifade etti. Ancak kapalı kapılar ardında çözüm süreci benzeri bir siyasi diyalog zemini aranabileceği konuşuluyor.
Muhalefetin Tepkisi: Üniter Yapı!
CHP, yönünde açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti, diyerek sert bir çıkış yaptı.
Avrupa’nın ve Uluslararası Kamuoyunun Tepkisi
Avrupa Birliği yetkilileri, PKK'nın fesih kararını memnuniyetle karşıladı. Almanya ve Fransa gibi ülkeler, Türkiye’nin demokratik reformlarla süreci desteklemesini önerdi. ABD ise özellikle Suriye’deki YPG unsurları konusunda daha temkinli açıklamalar yaptı.
Anayasa Değişir mi?
PKK'nın talepleri arasında anayasa değişikliği de var. Bu noktada üç temel başlık öne çıkıyor. Vatandaşlık tanımında, kavramının değiştirilmesi talep ediliyor. Yerel yönetim reformu: Yetki artırımı ve kaynak paylaşımı. Üniter yapı ve ulus devleti ortadan kaldırabilecek bir talep olarak değerlendiriliyor. Sürecin ulus devletten eyalet sistemine evrileceği görüşü hakim.
Anadilde eğitimin temel hak olarak tanınması talep ediliyor.
Ancak anayasa değişikliği için Meclis aritmetiği, toplumsal destek ve siyasi irade gerekiyor. Bu nedenle kısa vadede anayasa değişikliği zor görünse de, uzun vadede tartışmalar sürecektir.
Geleceğe Bakış
PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı, eğer samimi ve kapsamlıysa, Türkiye için büyük bir fırsata dönüşebilir. Ancak bu sürecin yönetimi, kamu vicdanını zedelemeyecek şekilde, şeffaf ve kapsayıcı bir biçimde yapılmalı. Terörle mücadelede yitirilen on binlerce canın hatırası ve toplumun hassasiyetleri göz ardı edilmemeli.
PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı teknik olarak olumlu bir gelişme olsa da, bu adımın toplumsal karşılığı, özellikle şehit ailelerinin rızası ve kamu vicdanının rahatlaması ile mümkün olabilir. Türkiye’de barış, yalnızca silahların susmasıyla değil, adaletin ve geçmişle hesaplaşmanın doğru biçimde sağlanmasıyla kalıcı hale gelebilecek.
POLİTİKA