Tahtacı Türkmenleri ‘Kazdağı yasağı’nın kaldırılmasını istiyor

Edremit ilçesinde her yıl Ağustos ayında Kazdağları’na çıkarak kurban kesip örf, adet ve geleneklerini yerine getiren Tahtacı Türkmenleri, üç yıldır dağa çıkmalarına izin verilmemesine tepki gösterdi. Tahtacı Türkmenleri Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı açıklamada, 700 yıllık geleneğin yasaklarla üç yıldır yerine getirilemediği belirtilerek  “Yasakları sürdürüp bu kültürü yok etmeyin. Unutmayın, sizlerin yasakları asıl gönüllerdeki yangınları büyütüyor. Her yasağınız gönül yangınına körük oluyor. Bizler devletimize bağlı insanlarız. Bizleri devletimize karşı kırgın hale getirmeyin. Lütfen sesimizi duyun” denildi.

 

 

Her yıl Ağustos ayında Kazdağları’nın Sarıkız Tepesi ile Eybek Dağı Kapanca bölgesine giderek kurban kesip örf adet ve geleneklerini yerine getiren Tahtacı Türkmenleri’nin dağa çıkmalarına bu yılda orman yangınlarına karşı alınan önlemler nedeniyle izin verilmedi.

Edremit İlçesinde ki Tahtacı Türkmenleri Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek üç yıldır Kazdağları’na çıkmalarına izin verilmemesine karşı basın açıklaması yaptı.

Tahtacı Türkmenlerin yaşadığı köylerin muhtarları ile vatandaşların yer katıldığı basın açıklamasına Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan da katılarak destek verdi.

Çamcı Kırsal Mahallesi’nden emekli öğretmen Ali Fuat Akın tarafından okunan basın açıklamasında şöyle denildi:

 

“Tahtacı Türkmenleri Edremit’in en eski grubudur. Bizler buraya iki dalga halinde geldik. Birincisi Sarı Saltuk’a bağlı Alevi Türkmenler olarak 1300 yılında Karesi Beyliği döneminde geldik. Kaz Dağları’nı bizlere Karesi Bey yurt olarak verdi. Bizans’ın İda Dağı’nı Kaz Dağı yaptık ve Türkleştirdik. Daha kendi eski inançlarımızdaki kutsal hayvanımız kazın adını verdik. Bizim dağı Türkleştirmemizden sonra dağın bir adı da bizlere izafeten Abdal Dağları oldu.

Piri Reis’in 1521 yılındaki haritasında dağı Kaz Dağı olarak geçer. İkinci dalga gelişimiz Fatih döneminde oldu. Fatih’in donanması için kereste biçmeye bizleri dağa çağırdılar. Bizler geldik ve kereste üreterek Fatih’in donanmasını oluşturduk. Donanma ile İstanbul’u fethetti. Karada yürüyen donanım kerestesi, bizim atalarımızın elinden çıktı. Sonra Midilli alındı.

Bizler 1300’lü yıllardan beri dağa kurban kesmekteyiz. 700 yıldır süren gelenek, 2020 yılında kovid nedeniyle yasaklandı. 2021 yılında da yasak sürdürüldü. Geçen yıl ise yangınlar bahane edilerek yasak devam etti.

Bu yıl da aynı gerekçe ile dağa çıkışımız yasaklanıyor. Çamcı ve Hacıarslanlar köylerimiz Eybek Dağı eteğindeki Kapanca dedesinde diğer köylerimiz ise Sarıkız’a çıkıp Kartal Çimen Yaylası’na yurt kurup Sarıkız ve babası için kurban keserler. Bizler barışçı insanlarız. Dağda 700 yıldan beri hiçbir olay olmamıştır.

Bizler kestiği ağaçtan bile helallik isteyen bir toplumuz. Bugün köylerimizin mezarlıklarında da mezar taşlarında da kazayağı damgaları vardır. Kadın ve kızlarımızın giydiği “Değre” denilen üç etek entarilerde kazayağı şeklindedir.

Bizlerin yaşattığı kültür Asya’dan Anadolu’ya uzanan bir kültürdür. Atatürk “Bir ulusun temeli kültürdür” der, oysa bizlerin bu temel kültürleri yok edilmek istenmektedir.

Devletimizin görevi kültürleri yok etmek değil, yaşatmaktır. Bizlere dağ yasaklanır ve kültürümüz eritilirken dağın rant gelirine getiren tüm yerlere açıktır. Hasan Boğuldu, Talimalanı gibi.

 

Yangın tehlikesi sadece bizlere midir?

Dağ turizme açık inanca yasak mıdır? Dağın endemikleri koruma altına alındı ve bu bitkilerin olduğu yerlere çıkış yasaklandı. Peki bizlerin kültürü endemik değil midir? Yetkililere sesleniyoruz. Yangınları bahane ederek yasakları sürdürüp bu kültürü yok etmeyin.

Unutmayın, sizlerin yasakları asıl gönüllerdeki yangınları büyütüyor. Her yasağınız gönül yangınına körük oluyor. Bizler devletimize bağlı insanlarız. Bizleri devletimize karşı kırgın hale getirmeyin. Lütfen sesimizi duyun. Teşekkür ederiz.”

 

Exit mobile version