Seçmen uzlaşısı!

Seçmen, yaşamını bunca zorlaştıran iktidarın baktığı pencereden bakmıyor. “Al yereli de vereyim sana, sonra uçur bizi” falan demiyor. Uçuramadıklarını daha önce defalarca gördü çünkü. Hatta uçurumun kenarına geldiğini ve artık uçmanın facia ile sonuçlanacağını da görüyor. Yerel seçimin genel çerçevesini böyle görüyorum.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Daha 28 Mayıs’ta, iktidar tarafı yeni stratejisinin yerel seçimleri de almak olduğunu açıklamıştı. Büyük şehirleri de geri alırsa, otoriter yönetim sistemini tümüyle hakim kılmak için kalan son engelleri de rahatlıkla aşacağını düşünüyordu.

 

Muhalefet tarafının iç tartışmalarla uğraşacağı, bütünlüğünü kaybedeceği ve önemli bir seçmen kitlesinin umutsuzluğa düşeceğini hesap ediyorlardı. Nitekim bunlar kısmen gerçek oldu. Kaybedenler ise muhasebelerini yaptılar ve muhalefetin iki önemli partisinde yönetim kadrosu, birinde de siyasi eksen değişti. Bu şekilde girildi 31 Mart seçim sürecine ve başlarda iktidarın genel stratejisi işliyor göründü.

 

Oradan sadece YRP yolunu ayırdı. Muhalefette ortak strateji kurulabilmenin ise şartları kalmadı ve partiler kendi güçleriyle yerel seçime girmeyi tercih ettiler. Bir çeşit güç sınaması, halkın terazisine kendi başına çıkma anlamına geldi bu durum.

 

Tabii bu dağınıklığın bir diğer anlamı da, kaçınılmaz olarak yerel seçimin pek çok yerde kaybedilmesi olacaktı. Muhalefet partileri tartışırken, seçmen tehlikeyi hemen kavradı. Özellikle büyük kentlerin iktidarın eline geçmesi durumunda, neler olacağını bütün açıklığıyla gördü. Mayıs’tan bu yana ekonomide ve toplumsal yaşamda daha olumsuza gidiş vardı. 31 Mart sonrası, yaşanmakta olan krizin bütün yükünün, kendi üstüne yıkılacağını gördü seçmen.

 

 

SEÇMEN İRADESİ İKTİDAR STRATEJİSİNİ BOZABİLİR Mİ?

Hayat çok pahalı, sadece emekliler değil ücretle ve maaşla geçinenler de perişan durumdaydı. O nedenle, bu sefer muhalefet partilerinin yapamadığını seçmenler yaptı ve her seçim bölgesinde en rasyonel tercihte birleşme yoluna yöneldi. Adına ne denirse densin, ülkenin her tarafında yaşanan temel süreç bu şimdi.

 

Vatandaşlar, farklı düşünseler bile, kazanması en mümkün muhalefet adayını desteklemekle, iktidarın stratejisini bozabileceklerini görüyor ve bu yönde bir irade geliştiriyorlar. Özetle iktidarın evindeki hesap, çarşıya hiç uymadı. Hatalarının bedelini, bu seçimde ödeyecek gibi görünüyor.

 

Üstelik muhalif seçmen, yerelde çözüm beklediği yüzlerce sorun için, iktidardan ümidini de tamamen kesmiş durumda. Büyük şehirlerde ciddi bir ders verilirse, ilk fırsatta ülkede de iktidarın değişimi yolunun açılmasını bekliyor vatandaşlar. Sanırım gidişattan memnun olmayan milyonlarca seçmenin yaratacağı bir “uzlaşı”, bu yerel seçime damgasını vuracak.

 

Önde görünen muhalefet adayına, sadece bu seçim için bir destek vermenin rasyonel tavır olacağını gören ve söyleyen seçmen tavrı da AKP’nin oylarının düşmesine ve ona önemli bir ihtar çekilmesine vesile olacak. Onların dayanışması, giderek Mayıs sonrası kararsız ve küskün kalanlara da etki ediyor şimdi. Muhalefet partileri de, kendilerine sunulan bu son şansı çok iyi kullanmalılar. Çünkü bu sefer de olmazsa, vatandaş çözümü mevcut partilerin dışında veya kendisinde aramaya başlayacak. Zaten bunun da işaretleri var pek çok yerde.

 

 

YEREL SEÇİMİ ÇANTADA KEKLİK GÖRENLER…

 

Bütün bu gerçekler, iktidarın yerel seçimi “çantada keklik” görmesine izin vermiyor. Fakat sahip olduğu gücü ve olanakları, stratejisini gerçekleştirmek için sonuna kadar kullanacak elbette. Bu nedenle, muhalif kesim için de işler hiç “kolay” değil. Velhasıl çok çekişmeli, zor ve sürprizli bir yerel seçim olacağı görülüyor.

 

Seçmen, yaşamını bunca zorlaştıran iktidarın baktığı pencereden bakmıyor. “Al yereli de vereyim sana, sonra uçur bizi” falan demiyor. Uçuramadıklarını daha önce defalarca gördü çünkü. Hatta uçurumun kenarına geldiğini ve artık uçmanın facia ile sonuçlanacağını da görüyor. Yerel seçimin genel çerçevesini böyle görüyorum.

 

AHMET AKIN: HERKESE YAKIN… YÜCEL YILMAZ: GERÇEK BELEDİYECİLİK!

 

Balıkesir ise genelden pek de farklı değil tabii ki. İktidar tarafı, Balıkesir’de kaldığı yerden devam etmek istiyor, aday tercihleriyle de bunu seçmene çoktan iletti. Muhalefet tarafı ise mutlak değişim istiyor ve bunu iki temel gerekçeye bağlıyor.

İlk gerekçe, 2019 seçim sonuçlarının çok yakın çıkmış olmasına dayanıyor. Adaylar arasında sadece % 1.28, yani 10.057 oy farkı vardı. Muhalefet o seçimde, demokrasi ortak paydasıyla güç birliğini daha farklı bir şekilde hayata geçirebilseydi kazanırdı.

 

Şimdi 2024’de muhalefet bloku dağılmış olsa bile, CHP bu ortaklaşmayı seçmen nezdinde yenilemek istiyor. Önceki seçimde İYİP adayı lehine çekilmiş olan Ahmet Akın’ın şimdi “herkese yakın” olması da bunun göstergesi.

İkinci gerekçe ise Yücel Yılmaz’ın yönetim tarzındaki hatalara dayanıyor. Beş sene boyunca herkese eşit hizmet götürmedi, iktidar politikası gereği öncelik AKP’ye oy verenlerde oldu. Nitekim kendisi de bunun farkında olacak ki, önceki dönemini pek saymıyor herhalde, tekrar seçilirse “gerçek belediyecilik” yapacağını söylüyor şimdi. Oysa Yücel Yılmaz’ın yaptıklarına bakarak, yapacaklarını da kestirmek çok mümkün artık. Beş sene bu şehri yöneten birinin şimdi onlarca vaat sıralamak yerine, yaptıklarını sürdürecek projelerinde neler olacağını, ne anlama geleceğini söylemesi gerekmez miydi?

 

YÜCEL YILMAZ VE EDREMİT KÖRFEZİ’NDEN ÖRNEKLER

 

Balıkesir’in 20 ilçesi ve her birinin de farklı sorunları var. Ben hepsi için yorum yapamam ama Yücel Yılmaz döneminin hatalarını bildiğim yerden, Körfez’den ve Edremit’ten verebilirim. Bu bölgenin temel gerçeği, vatandaşın defalarca uyarmaktan ama Yücel Yılmaz’ın ise ihmal etmekten bıkmadığıdır. “Ben yaptım, oldu” yaklaşımı ve istişare etmekten kaçınma, onun temel yönetim tarzı oldu.

 

Arıtmalar ve Körfez kirliliği konusu 2019’dan itibaren önüne konuldu. Hatta 2020’de bu konuya özel bir Çalıştay bile yapıldı ama orada söz vermesine rağmen altyapı için tek girişimde bile bulunmadı. “Körfez muhalif, yapacağım da ne olacak?” dedi.

Sadece yol, kavşak ve sahil süslemesi yaptı. Üstelik onun idareci tavrını aşan temel özelliği “iyi bir tüccar” olmasıdır. Nitekim gayrimenkul alış verişleri sayesinde Büyükşehir’in finansal dengelerini yerine oturtmayı da başardı. Kamuya ait kampı alıp, Meclis’ten imar değişikliğini çıkartıp satmakla oldu bunlar. Ülkemizde zaten siyaset çok uzun bir zamandır şehir rantının dağıtılması üzerinden yapılıyor. Bazı partilerde bu anlamda profesyonelleşmiş, ticari kafayla düşünen siyasetçiler var. Bunlarla müteahhit ve inşaat şirketleri yakın ilişki içinde, karşılıklı çıkara dayalı işler yapıyorlar. Balıkesir B. Belediyesi de bu çerçevede anılan bir kurum oldu. Fakat sağlanan gelirin nereye harcandığı da önem taşıyor, paralar altyapıya mı, süsleme ve gösterişe mi gidiyor?

 

“SANA ÇIKRIKÇI’DA NİYE ARAZİ VERSİN Kİ BELEDİYE MECLİSİ?”

 

  1. Yılmaz’ın en önemli desteği hep Ankara oldu. Başta AKP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı M. Özhaseki olmak üzere, tecrübesini aktaran ve yol gösterenleri vardı.

Dalyan’da bir Hazine arazisinin şartlı ve süreli olarak verilmesi de, DSİ’nin servis yolunu bir protokolle devralıp şehirden sahil yönünde bir ana artel yaratma mucizesi de, şimdi yine Bakan olan Özhaseki patentli işlerdi. Yine Ankara’da çeşitli derecelerden koruma kararları çıkartılmak suretiyle Dalyan’a yeni bir imar planı yapmaya zemin yaratılması da önemliydi. Öyle bir plan ki, Zeytinli’deki mevcut arıtma tesisini bile buharlaştırıp yok edildi.

 

Arıtma yapmayıp yol yapmanın rantsal amaçlı olduğunu ise artık herkes biliyor ve zaten bazıları çoktan spekülatif yatırımlarını yaptılar o bölgede. Vatandaş ise hiçbir şey kazanamadı, onun payına yakında yine çevreyi kaplayacak olan lağım kokusu düştü yine.

 

Yücel Yılmaz ise arıtmaya yer isteyip de Edremit Belediyesi’nden alamadığı üzerine bir savunma kurdu, bu algıyı da kamuoyuna saldı. İşi bilenler “Edremit Otogar’ına bakınca, sana Çıkrıkçı’da niye arazi versin ki Belediye Meclisi?” dedi. Bilmeyen ise inandı. Fakat şimdi herkes farkında ki, Çıkrıkçı’da bahse konu edilen yerin 2 km yakınında ve ayrıca da Güre’de birer arazi, arıtma yatırımı içi hazır bekletiliyor. Projeleri de hazır. Fakat Yücel Yılmaz’a seçim kozu olması için durduruldu bunlar. “Beni seçin, temeli hemen atayım” deniliyor şimdi. Bunun anlamı “beş sene yapmadım, şimdi temeli atsam 2-3 seneye ancak biter, siz kokuya ve kirliliğe katlanın biraz daha ” demek olmuyor mu?  

 

Ankara’nın etkisiyle Belediyeler Birliği’ne de başkan olan ve dil bildiği için sık sık yurtdışında temsil görevleri verilen Y. Yılmaz modern dünyaya da, gelişmelere de kapalı değil aslında. Fakat her nedense, Dalyan’da Tarım Bakanlığı ve üniversitelerle ortak bir bilimsel bir rapor hazırlatıp, daha sonra girişimde bulunmayı düşünememesi, işi kararnamelere bırakması nasıl anlaşılabilir ki?

 

 

AKÇAY SULAK ALANI KONUSU…

 

BASKİ Dalyan’da kanalizasyon altyapısını mı hazırladı da, arsa satışları gündeme geldi? Fosseptikle oturulacağı düşünülen o villaların altında, bizim geleceğimizi kurtaracak olan su depolarımız yatıyor. Üstelik 1. derece deprem bölgesi ve sıvılaşma tehdidi de var. “Ben nereden bilirim oraları, sizin belediyeden öğrendim” deyip de ranta koşmak yerine, bilimsel bir etüt yaptırmak çok mu zordu Yücel Yılmaz için? Akçay Sulak Alanı konusu daha kaç yıl boyunca tartışılacak acaba Körfez’de? Bunu doğru yerine oturtup, orayı bir Doğal Yaşam Parkı yapıp da, şehrin diğer yerleri için depreme hazır kent uygulamalarına başlaması gerekmez miydi?

 

Daha epeyce konu var Büyükşehir’in yanlışlarıyla ilgili. Körfez ilçeleri ve Edremit bu konularda yıllardır ve neredeyse tamamen ihmal edildi. Balıkesir Büyükşehir’deki AKP dönemi boyunca, Edremit en son altyapı yatırımını 2018’de E. Uğur döneminde gördü ve bir daha da tek çivi çakılmadı buraya.

 

Şimdi de altyapı yatırımları, seçim kozu olarak bekletiliyor ama Edremit’in bekleyecek tek günü bile kalmadı aslında. Nisan’da, Ramazan Bayramı nedeniyle sahiller erkenden dolunca, yine o meşhur lağım kokusu kaplayacak her tarafımızı. O nedenle Körfez sakinlerinin, boşa geçirdiği beş sene için Yücel Yılmaz’a bir kırmızı kart göstermesi gerekiyor şimdi. Hatta öyle kırmızı olmalı ki rengi, selefi de geldiğinde bunu unutmamalı. İlimizde ve ilçemizde seçmen uzlaşısının bu yönde olmasını diliyorum dostlar.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Seçmen uzlaşısı!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!