PARAN VARSA AVLU’YA, PARAN YOKSA ÇAMLIK’A!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

ŞEHREMİNİMİZİN son zamanda sıkça dillendirdiği bir lakırdı:

“Parası olan Avlu’ya gitsin.. Olmayan Çamlık’ın beleş kahvesine…”

Hani şu Büyükşehir Belediyesi’nin ilk Başkanı merhum Edip Uğur’un adının verilmesini talep ettiğimiz Çamlık!

Oldu şimdi ‘Beleş Kahvesi!..’

Oysa Edip Uğur zengin adamdı. Şehrin varsılları listesinin başında geliyordu.

Büyükşehir Meclisi’nin “ismini bir yere vereceğiz” dediği.. Bizim de “Çamlık projesi O’nun eseri, oraya verin ismini” dediğimiz Edip Uğur.

Sen kalk, zengin bir adamın adını Beleş Kahvesi’ne ver!

İzleyip göreceğiz bakalım; verecekler mi, vermeyecekler mi?

 

***

ŞİMDİNİN Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz da kendi çapında zengin.

Edip Uğur, ANAP siyasetinin ilk aktörlerinden biri olarak, Özal’ın “ben zengini severim” politikasına uyumluydu. Ama Yücel Yılmaz gibi dakika başı zengin – fakir kıyaslaması yapmazdı yani.

Hergün yüzlerce çaresiz insanın sıcak yemek ihtiyacını karşılayan bir aşevini de yönetiyordu malum. Bir gün bile reklamını yapmadı.

Çamlık ve Avlu muhabbetinin yanında, Balıkesir’in Körfez’ine zengin tatilcilerin gelmesi gerektiğini dillendirmişliği de var Yücel Yılmaz’ın.

Apaçık zengini seviyor. “Benim fakir fukarayla işim olmaz” demiyor ama, “paran yoksa Beleş Kahvesi’ne git” faslında bir küçümseyiş, bir enaniyet seziyoruz yani.

 

***

BELEDİYELERİN görevi değil midir, halkın sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak tesisler, yatırımlar yapmak?

“E yapıyoruz işte, daha ne olsun…”

Yapıyorsun ama, gözümüze sokmadan yapman lazım!

Tembel öğrencinin kafasına parmakların ikinci boğumundaki kemiklerle sert sert vuruyormuş gibi değil…

Cebinde parası olanı, olmayandan üstün tutuyormuş havasında değil.

Garibana, ‘Beleş Kahvesi’ni adres göstermemek lazım.

Bir anlamda, “senin paran yok, Avlu dediğin yer cüzdanı sağlamların yeri; cebinde harcayacak paran yoksa buraya gelmemelisin” demek gibi.

Abartıyoruz belki ama, sonuçta Yücel Yılmaz’ın bu hususta kurduğu cümlelerden böyle bir sonuç çıkarıyoruz.

 

***

SEVGİLİ Başkan’ın Çamlıkçılar için kurduğu bir cümle şöyle:

“Çamlık için fazla tuvalet istiyorlar. Yapmayacağız arkadaş! Caminin yanına minare istiyorlar.. Yapmayacağız. Daha fazla kafe istiyorlar.. Yapmayacağız! Sekiz yüz metre yürüyeceksin tuvalete gideceksin. İnsanlar çocuğuyla buraya gelip semaverde, termosta yaptığı çayı içecek. İlla para harcamak istiyorsan Avlu’ya, Atatürk Parkı’na git. Çamlık da böyle bir ihtiyaç yeri olsun. Hem buranın gerçek amacı Kültür Merkezi.”

Ey fakirler! Çamlık’ın Beleş Kahvesi’nde çayları içip içip çişiniz geldiğinde, sekiz yüz metre yürüyeceksiniz, ona göre! Öyle adım başı tuvalet olmaz… Kafe mafe istemeyin; serin kilimi, açın kamp sandalyesini, çimlere yayılın, termostan çay için. Oksijen beleş, manzara beleş, çaylar meşrubatlar falan da evden geliyor, o da beleş sayılır.

 

***

HAYDİ Avlu’yu anladık; kafeler, restoranlar, fast food mekanları, alışveriş yapabileceğiniz mekanlar falan çok. Onun yanına Atatürk Parkı’nı neden koymuş, onu anlamadık!

Neden anlamadık, açalım…

Atatürk Parkı da aslında tıpkı Çamlık gibi doğal görünümdeydi bir zamanlar. Parkın salaşlığını ve yeşilliğini seviyorduk. Sabri Uğur peyzaj dedi, düzenleme dedi, tozunu attırdı oraların. Ağaçlar kesildi, mekanlar yıkıldı, bizim eski park dümdüz edildi. Çayırlık çimenlik ve çorak bir yeşil alana dönüştü.

O zamandan beri pek gitmeyiz.

Geçenlerde bir arkadaşın davetiyle çay içmek için buluştuk. Girdiğimiz mekan, bir zamanlar nezih bir pastane ve kafeydi.. Şimdi nargileci olmuş.. Anasonlu nargile tüttürücüleri bi içiyor bi içiyor, ortalık duman dumana. İçerisi o kadar kirli ki, davet eden arkadaşa sitem ettik yani.

Atatürk Parkının çayırlık çimenlik alanları da aslında Yücel Yılmaz’ın tabiriyle Beleş Kahvesi!

Kilimi seren çökmüş.. Piknik tüpünde çay demleyeni, gazete kağıdına sarılı birasını yudumlayanı, saz çalıp türkü söyleyeni, çekirdek çıtırdatanı, cigarasının izmaritini sağa sola atanı.. Ne ararsan var.

Özetle parkın bedeni ölmüştü zaten; şimdi ruhu da terk edip gitmiş oraları.

O sebeple, “paran varsa Avlu’ya, Atatürk Parkı’na git” cümlesindeki ‘Atatürk Parkı’ bölümüne katılmıyoruz.

 

***

KENDİSİ de söylemiş DGM’nin tanıtımında.. (Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kısaltması değil bu, Dijital Gençlik Merkezi’nin kısaltması…)

“Herkesin Çamlık’ta bir anısı vardır…”

Vardı. Çamlık’ın doğallığını bozup tamamını betonla kapladıklarında o anılar da öldü.

Kültür merkezleri, hilal minareli camisi, kütüphanesi, bilmem nesi var ama.. Ruhu yok ruhu!

 

***

BİR DE yaptıklarını başımıza kakmasa… “Şunu da yaptık, bunu da yaptık” diye söze başlayıp.. “Sen mi yaptın; bunların hepsi Edip Uğur zamanında projelendirildi, uygulamaya konuldu” türü eleştirilere anlattığı bir ‘zeytin’ fıkrası var ya…

Onu da son zamanda her konuşmasının arasına bir yerlere sıkıştırıyor.

Efendim neymiş, vatandaş tabaktaki zeytini çatalıyla almaya çalışıyormuş da bir türlü alamıyormuş.. Beşinci, onuncu, yirminci denemesinde başarılı olamamış. Sonra bir başkası lap diye çatalı saplamış, zeytini lüpletmiş ya…

“Bak nasıl aldım zeytini” diye havasını atıyormuş adam.. Onca denemeye rağmen başaramayan vatandaş, “ben zeytini yormasaydım bu kadar kolay alamazdın” demiş…

Bunu anlatıp duruyor!

Yani ondan öncekiler niyet etmiş, çabalamış, yorulmuş.. Zeytine son dokunuşu yapıp çatalı saplamak sevgili Başkan’a nasip olmuş.

 

***

BİTİREYİM artık.

Son cümlede, hafta sonu kamp sandalyemizi alıp Avlu’nun çimenlik yerinde beleşe oturduğumuzu anlatayım bari.

Yani oturduk, serildik, yanladık, serinledik, dinlendik.. Hiç para harcamadık!

Pek çok insan bizim yaptığımızı yapıyor nicedir.

Başkan güvenlikçilere talimat verebilir her an: “Bu beleşçileri sokmayın Avlu’ya!”

 

10 BALIKESİR

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
PARAN VARSA AVLU’YA, PARAN YOKSA ÇAMLIK’A!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!