MEYVE VE SEBZE FİYATLARI YÜKSELMEYE DEVAM EDİYOR? NEDEN? ÇÖZÜM NEDİR?

Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkan Yardımcısı ve Yönetim Danışmanı Murat Karacan, meyve sebze fiyatlarındaki artışa ve yaşanan yüksek enflasyon ortamına dair açıklamalarda bulundu. Fiyat artışlarını oluşturan sorunlara kısa süre içerisinde önlem alınmazsa, kalıcı hasarlar oluşacağını söyleyen Karacan,  kooperatifleşmenin önemine vurgu yaptı.

Sebze ve meyve fiyatlarının artışını 1980’den bu yana uygulanan tarım politikalarına bağlayan Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkan Yardımcısı ve Yönetim Danışmanı Murat Karacan, üreticinin tarladan kaçmaması için çeşitli önlemlerin alınması gerektiğini bildirdi.

FİYAT ARTIŞLARI AÇGÖZLÜ ARACILARDAN KAYNAKLANIYOR

POLİTİKA’ya yaptığı açıklamada Murat Karacan şunları dile getirdi:

“2019 yılında da hız kesmeden yukarı doğru hareketini sürdüren fiyat artışlarının sadece açgözlü aracılardan kaynaklanmadığını burada ifade etmemiz gerekiyor. Bu şekilde bir değerlendirme yapmak bizi çözüme götürmez. Sebze ve meyve fiyatlarının hızla yükselmesinin arkasında ülkemizin 1980’li yılların ortalarından günümüze kadar uyguladığı tarım politikaları yatıyor. Bugün yaşadığımız fiyat artışları sadece bir sonuçtur. Türkiye’yi besleyen il olmasıyla, ülkemizin tedarikçi şehirlerinin başında gelmesiyle övünç kaynağı yarattığımız şehrimizde de tehlike çanları çalmaktadır. Ekim dikim alanlarının azalması, tarıma yönelik desteklerin düşmesi, günden güne yükselen girdi fiyatları,   üreticinin mağdur edilmesi, ürünün tüketiciye ulaşmasında var olan sorunlar ve iklim değişikliği gibi sorunlar masaya yatırılmadan, fiyat artışlarının arkasında yaşanan yanlış tarım politikaları ile yüzleşmeden sorunlara çözüm aramak ya da arıyor gözükmek sadece cambaza bak oyunudur.

EN FAZLA FİYATI ARTAN İLK BEŞ ÜRÜNÜN TAMAMI SEBZE VE MEYVE

Mart 2019 içerisinde TÜİK tarafından açıklanan ve Şubat 2019’a ait TÜFE endeksine baktığımız zaman, Şubat 2019 içerisinde fiyatı en fazla artan ilk beş ürünün tümünün meyve ve sebze sektöründen olduğu görülüyor. Diğer hiçbir sektördeki fiyat artışı gıda sektörü kadar belirgin değil. Bunun en temel sebeplerinden birisi, ekim alanlarının azalması olduğunu belirtmiştik.  Bizim üreticiyi, köylüyü, çiftçiyi ne yapıp edip tarlada tutmamız şart. Kırsaldan kente göçün önlenmesi, özellikle genç nüfusun tarımı meslek olarak görmesini acilen sağlamamız gerekiyor. Ülkemiz, 2004 ile 2018 yılları arasında 3,4 Milyon Hektar ekim alanını kaybetmiştir.

İTHALAT KISA VADELİ RAHATLATMA YAŞATIR

Son aylarda, fiyatları hızla artan ürünlerin ekim alanlarına baktığımızda da gördüğümüz kaygı verici bir düşüştür. Soğan ve patates ekim alanlarının azalmış olması, bize fiyat artışlarına dair bir ipucu vermektedir. Ürününün karşılığını almayan ve enflasyon karşısında zarara uğrayarak üretimden kopan çiftçiyi de göz önüne aldığımızda, üretim miktarlarındaki düşüşü de üzerine eklediğimizde fiyat artışlarında sebepler daha iyi anlaşılacaktır düşüncesindeyiz. Fiyatı yüksek ürünleri, düşük fiyatla tüketiciye sunmak adına oluşturulan tanzim satış noktalarının da bir çözüm olmadığı görülmüştür. Çünkü, kurgulanması yanlış olup, sen malı yüksek fiyatla satıyorsan ben de ithal eder halka ucuza satarım yaklaşımının kısa vadeli rahatlama dışında bir anlam ifade etmediği görülmüştür.

 

ÇÖZÜM NE OLABİLİR?

İlk olarak görülmesi gereken şudur; sorun yapısaldır. Tarımda ve tabii ki ekonominin tamamında yaşanan problemlerin çözümü üretim planlamasından geçmektedir. Yeni bir üretim modellemesi, çiftçi ve köylü tanımlarının yeniden yapılması gerekmektedir.
Tarımsal ürünlerin fiyatlarının düşmesi artışına bağlıdır. Arz artışını ancak radikal bir çalışmayla yapabiliriz. Fiyatı artan her ürünü ithal etmekten vazgeçilmeli ve kadim tarım kültürü birikiminin desteklenmesi şarttır. Tarımda yaşanacak olan olumlu gelişmeler, hammadde sağladığı sanayi sektörü için de katkı olacaktır. Bu durum özellikle Balıkesir için çok önemlidir.

UNUTULMAMASI GEREKEN KOOPERATİFÇİLİK

Üreticiyi korumak adına girdi maliyetlerini düşürülmesi , tarımsal desteklerin yükseltilmesi, tarıma ait kamu aracı kurumlarının yeniden işler hale getirilmesi, tarımsal desteklerin Avrupa Birliği ortalamasına yükseltilmesi, iklim değişikliği ve doğal afetlere karşı önlemlerin alınması, ithalat anlayışının yeniden yorumlanması, bilim ve teknolojinin tarım politikasına eklemlenmesi gerekiyor. Fakat burada unutulmaması gereken en önemli başlıklar KOOPERATİF ve KOOPERATİFÇİLİK’tir. Bu başlıkların geliştirilmesi ve bu topraklara uygun olan sistemin yeniden canlandırılması elzemdir. Küçük çiftçi üretiminin son derece yaygın olduğu bölgemizde, tarımın ölümüne sebep olmamak adına KOOPERATİF ve KOOPERATİFÇİLİK yeniden ele alınmalıdır.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDE ENFLASYON YÜKSELECEK

Bütün bunların yanında Balıkesir adına şunu da belirtmemiz gerekmektedir; bugün süt fiyatlarının düşük olması sebebiyle, süt üreticisi hayvanlarını kesmektedir. Böyle bir durumun sonucu süt ve süt ürünlerinde meydana gelebilecek olan yüksek enflasyon olacaktır. Bu durumun çözümü de, tarım adına önerdiğimiz çözümlerde saklıdır. Günümüzde çokça kullanılan bir cümleyle sonuçlandıracak olursak; büyük resmi görmeliyiz ve sorunların bir zincir misali birbirine bağlı olduğunu unutmamalıyız.”

 

 

Exit mobile version