Balıkesir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Metin Yalçın son dönemde ülke gündeminde yerini koruyan konkordato ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yalçın, bundan sonra her isteyenin konkordato ilan edemeyeceğini belirterek, konkordato ilan etmek için gerekli işlemlerin yerine getirilmesinin şart olduğunu söyledi.
SMMMO Başkanı Metin Yalçın dün düzenlediği basın toplantısında çeşitli konular hakkında mükellefleri uyardı. Yalçın defter tasdiki, bireysel emeklilik sistemi, işletme defteri, ulusal elektronik tebligat sistemi, konkordato, arabuluculuk konusunda bilgilendirmeler yaptı. Yalçın açıklamasının sonunda 2019 yılı bütçesin değindi.
6 BİN 190 TL CEZASI VAR
SMMMO Başkanı Metin Yalçın yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi:
“İlk hatırlatmamız defter tasdiklerine yönelik. Hem TTK’da hem de VUK’da Defter Tasdiki hususu detaylı olarak ele alınmaktadır. İlgili kanunlara göre tasdike tabi defterler; yevmiye ve envanter defterleri, işletme defteri, çiftçi işletme defteri, imalat ve istihsal vergisi defterleri, nakliyat vergisi defteri, yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri, serbest meslek kazanç defteri olarak belirtilmiştir. VUK 221 nci maddesinde de bu defterleri kullanacak olanların defterlerini hangi zamanlarda tasdik ettirmeye zorunlu oldukları açıklanmıştır. Buna göre hesap dönemi takvim yılı olan mükelleflerin 2018 yılında kullanacakları defterleri en geç Aralık ayı sonuna kadar notere tasdik ettirmeleri gerekmektedir. Aksi halde TTK 562. Maddesi gereği mükelleflerin 6.190 TL idari para cezası ile cezalandırılması söz konusudur.
5-9 ÇALIŞANI OLAN ŞİRKETLER OTOMATİK BES’E GEÇECEK
Yılsonu itibariyle dikkat edilmesi gereken bir başka konu da Otomatik Bireysel Emeklilik Sistemine Katılım hakkındadır. 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle 45 yaşını doldurmamış Sosyal Sigortalar Kurumu ile Emekli Sandığı’na bağlı mevcut çalışanların ve yeni işe başlayanların dahil olduğu Otomatik BES, kapsamı genişleyerek uygulanmaya devam etmektedir. Buna göre özel sektör işyeri çalışan sayısı 5-9 aralığında olan şirketler 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle Otomatik BES kapsamına girmektedir.
DEFTER BEYAN SİSTEMİ DEVREDE
Bilindiği üzere 01.01.2019 tarihinden itibaren İŞLETME DEFTERİ kağıt ortamında tutulmayacaktır. “DEFTER BEYAN” yöntemi ile GİB internet sisteminden tutulacaktır. Konu ile ilgili olarak daha önce VUK 486 seri nolu VUK genel tebliği ile usul ve esasları açıklanmıştır. Bu doğrultuda gelir vergisi mükellefi olan İŞLETME DEFTERİ tutan mükelleflerin www.defterbeyan.gov.tr internet adresinden ya da gelir vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesinden 31.12.2018 tarihine kadar Defter Beyan Sistemine başvuru yapmaları gerekmektedir.
ULUSAL ELEKTRONİK TEBLİGAT SİSTEMİ BAŞLIYOR
Bir diğer hatırlatmamız ise Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi (UETS) hakkındadır. 06/12/2018 tarihli Resmi Gazete’ye göre Noterler, Arabulucular, Bilirkişiler,Avukatlar,Şirketler,Dernekler,Vakıflar,Sendikalar,Meslek Odaları ve Kamu İktisadi İşletmeleri 31.01.2019 tarihine kadar PTT ‘den Ulusal Elektronik Tebligat Sistemine kayıt olup, Elektronik tebligat adresi almak zorundadır. Şirketlerin tür değişikliği yapmaları durumunda dikkat edilmesi gereken bazı konular bulunmaktadır. Basit Usul mükellefiyetten İşletme defterine geçen mükelleflerin yanlarında çalıştırdıkları sigortalılar için 2019 yılı ilk ayı içinde hem işçilerin hem de işverenlerin durum değişikliğini Vergi Dairelerine bildirmeleri gerekmektedir.
HER İSTEYEN KONKORDATO İLAN EDEMEYECEK
Bunların yanında 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan torba kanun ile borçlunun konkordato talebine ekleyeceği belgelere yönelik düzenleme yapılarak, eklenecek belgeler arasındaki finansal analiz raporu “güvence veren denetim raporu” olarak değiştirildi. Kanunda, konkordato komiserinin seçimi, nitelikleri ve eğitimiyle ilgili düzenlemeler de yer alıyor. Bu kapsamda üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilecek.
ARABULUCUSUZ DAVA AÇILAMAYACAK
2019 yılında karşı karşıya kalacağımız bir başka yeni uygulama alanı ise Arabuluculuk. Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce de arabulucuya başvurulması dava şartı olarak aranacak. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten 6 hafta içinde sonuçlandıracak. Yapılan düzenlemeye göre davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanan bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olacak. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilecek.
EKONOMİK KRİZİN REÇETESİ VATANDAŞIN CEBİNDE ARANMAMALI
2019 yılına girerken son günlerini yaşamakta olduğumuz yılın akıllarda kalan en önemli konusunun ekonomi temelli sorunlar olduğu açıktır. Gelecek yıllarda da bu sorunun etkisinden kolay kolay kurtulamayacağımız da günümüz bütçe görüşmelerinde az çok kendisini göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk bütçesinde faizin yatırımı ikiye katladığı görülmekte. 2019 bütçesinde 65 milyar liralık yatırım, 117 milyar liralık faiz öngörülüyor. “Denk bütçe”nin yanından bile geçmeyen bütçede 880,4 milyar lira gelir, 961 milyar lira da gider öngörülüyor. Böylelikle bütçe çok iyimser bir rakam olarak, 81 milyar “açık vermeyi” hedefliyor! Bütçenin 36,7 milyar kadar (oldukça düşük) faiz dışı fazla vereceği de öngörülmektedir. Peki her faiz dışı fazla veren bütçe “iyi” midir? Ekonomide faiz dışı fazlanın olabildikçe yüksek olması beklenir. Fakat bunu sağlamak o kadar da kolay değildir. Bunu sağlamak için ya gelirleri artırmak ya da giderleri kısmak gerekir. Yıllarca yapılan uygulamalarda bizler hükümetlerin vergileri artırdığını, mahalli idareler açısından halktan alınan katkı paylarını artırdığını, KİT’ler açısından fiyatları artırdığını gördük. Bunun yanında devlet yatırımlarını azaltmak, memur maaşlarını yükseltmemek, destekleme fiyatlarını artırmamak da yapılacak bir diğer uygulamalar olabilir. Fakat bunların hepsinin ucu vatandaşın cebine dokunan çarelerdir. İşte asıl mesele burada başlamaktadır. Bu ekonomik krizin reçetesi artık vatandaşın cebine aranmamalıdır.”
