Çerkes sürgününün 160. yılı

21 Mayıs 1864, Çerkes halkı için bir dönüm noktasıydı. Bu tarihte, Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya'daki sürgün politikası çerçevesinde, Çerkeslerin anavatanları olan Kuzey Kafkasya'dan sürgün edilmeleri başladı. Ruslar, Kafkasya'yı tamamen kontrol altına alma amacıyla çeşitli Kafkas halklarını sürgün ettiler.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

21 Mayıs 1864, Çerkes halkı için bir dönüm noktasıydı. Bu tarihte, Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya’daki sürgün politikası çerçevesinde, Çerkeslerin anavatanları olan Kuzey Kafkasya’dan sürgün edilmeleri başladı. Ruslar, Kafkasya’yı tamamen kontrol altına alma amacıyla çeşitli Kafkas halklarını sürgün ettiler.

 

Çerkesler, günümüzde Türkiye, Suriye, Ürdün, İsrail ve diğer ülkelere yayılmış olan büyük bir diasporaya sahiptirler. Bu sürgün sırasında, birçok Çerkes hayatını kaybetti ve zorlu şartlar altında yaşam mücadelesi verdi. Bu tarih, Çerkes halkı için bir trajedi ve sürgünün sembolü haline geldi.

 

RUS İMPARATORLUĞU’NUN KAFKASYA POLİTİKASI

Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya politikası, genellikle genişlemeci ve kontrol odaklı bir yaklaşımı yansıtıyordu. Kafkasya, jeopolitik konumu nedeniyle Rus İmparatorluğu için stratejik bir öneme sahipti. İmparatorluk, Kafkasya’yı ele geçirerek Karadeniz’e ve Hazar Denizi’ne erişimi güçlendirmek, Osmanlı İmparatorluğu ve İran’la olan sınırlarını korumak, ayrıca Güney Kafkasya’daki önemli petrol ve doğal kaynaklara sahip olmak istiyordu.

Rusların Kafkasya’daki politikaları, çoğunlukla askeri müdahale, diplomatik manevralar, yerli halklarla ittifaklar kurma veya onları zorla alt etme gibi çeşitli stratejileri içeriyordu. Özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda, Kafkasya’nın fethi için uzun ve kanlı bir süreç yaşandı. Çeçenler, Dağıstanlılar, Gürcüler, Abhazlar, Osetler, Çerkesler ve diğer Kafkas halkları Rus İmparatorluğu’nun kontrolünü kabul etmedi ve direndiler.

Çerkeslerin 1864’teki büyük sürgünü gibi olaylar, Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya’daki politikalarının acımasızlığını ve yerli halklar üzerindeki baskısını gösteren önemli örneklerdir. Ruslar, yerli halkların direnişini bastırmak için sert önlemler aldılar ve sürgünler, kitlesel göçler ve zorla yerinden etme gibi politikaları uyguladılar. Bu politikaların sonucunda, Kafkasya’nın yerli halklarından birçoğu acı çekti ve göç etmek zorunda kaldı.

 

 

KAFKAS HALKLARININ RUS İMPARATORLUĞU’NA DİRENİŞİ

Kafkas halklarının Rus İmparatorluğu’na karşı direnişi, Rusların bölgeyi fethetme ve kontrol altına alma girişimlerine karşı çıkmalarıyla başladı ve uzun bir tarihi kapsar. Bu direniş genellikle etnik ve dini temellere dayanıyordu ve çeşitli Kafkas halkları arasında ortak bir amaç etrafında birleşmelerine neden oldu.

Çeçenler, Dağıstanlılar, Gürcüler, Abhazlar, Osetler, Çerkesler ve diğer Kafkas halkları, Rusya’nın Kafkasya’daki hakimiyetini reddettiler ve sık sık silahlı direnişe başvurdular. Direnişçiler, dağlık ve engebeli coğrafyadan yararlanarak, Rus ordularına karşı gerilla savaşı taktikleri kullandılar. Bu direniş, Rusya ile yerel halklar arasında uzun ve kanlı çatışmalara neden oldu.

Özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda, Kafkasya’nın çeşitli bölgelerinde çeşitli isyanlar ve ayaklanmalar meydana geldi. Örneğin, 19. yüzyılın başlarında, Şeyh Şamil liderliğindeki Çeçen ve Dağıstanlı direnişi, Ruslarla uzun süren çatışmalara ve askeri mücadelelere yol açtı. Benzer şekilde, Çerkesler de Rus hakimiyetine karşı direndiler ve Çerkesya’daki direnişçi gruplar, dağlık bölgelerde savaşarak Rus ilerlemesini engellemeye çalıştılar.

Ancak, Rus İmparatorluğu’nun güçlü askeri ve kaynakları, zamanla direnişçilerin gücünü kırdı ve Rusların bölgeyi kontrol etmesine yol açtı. Bununla birlikte, Kafkas halklarının direnişi, Rus egemenliğine karşı mücadelelerinin sembolü haline geldi ve bu direnişin mirası hala birçok Kafkas topluluğunda canlı tutulmaktadır.

 

 

KAFKAS DİRENİŞİNİN SEMBOLÜ ŞEYH ŞAMİL

Şeyh Şamil, Kafkasya’daki Çeçen ve Dağıstanlı direnişinin önemli bir figürüdür. O, 19. yüzyılın ilk yarısında Rus İmparatorluğu’na karşı uzun ve etkili bir mücadele yürüttü.

Şeyh Şamil, 1797’de Dağıstan’da doğdu. O dönemde Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya’yı fethetme çabaları, bölgedeki yerel liderler arasında direnişe neden oldu. Şeyh Şamil, Dağıstanlı Müslümanlardan oluşan bir direniş ordusu kurdu ve Ruslarla savaşarak bölgenin bağımsızlığını savundu.

Şeyh Şamil’in liderliği altında, Dağıstanlılar ve Çeçenler, Rus ordularına karşı başarılı bir direniş gösterdi. Şamil’in taktik zekası ve liderlik yetenekleri, Rusları sürekli olarak zor duruma düşürdü. Ancak, Ruslar, uzun ve yıpratıcı bir savaşın ardından, 1859’da Şeyh Şamil’i esir aldılar.

Şeyh Şamil, esaret altında yaşamına devam etti ve daha sonra Rus yönetimi altında hapsedildi. Ancak, onun direnişçi liderliği ve mücadelesi, Kafkasya’daki yerel halklar arasında bir sembol haline geldi. Onun mücadelesi, Kafkasya’nın özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunma iradesini yansıtan bir direniş hareketinin önemli bir parçasıydı.

 

 

SÜRGÜN TRAJEDİSİ

Türkiye sürgünü, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında gerçekleşen bir dizi göç ve sürgün olayını kapsar. Bu süreç, Kafkasya’daki Rus hakimiyetine karşı direnen Çerkesler ve diğer Kafkas halklarının, özellikle 1864’teki büyük Çerkes sürgününden sonra, Kuzey Kafkasya’yı terk etmek zorunda kalmalarıyla başladı.

Çerkesler ve diğer Kafkas toplulukları, sürgün sonrasında Türkiye’ye ve diğer Orta Doğu ülkelerine göç ettiler. Türkiye, sürgün sırasında büyük bir Çerkes nüfusunu kabul etti. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve sonrasında, Çerkesler ve diğer Kafkas kökenli gruplar, bugünkü Türkiye’nin çeşitli bölgelerine yerleştiler. Özellikle Kuzeydoğu Anadolu, Karadeniz bölgesi ve Güneydoğu Anadolu’da Çerkes kökenli topluluklar yoğunlaştı.

Türkiye’ye göç eden Çerkesler ve diğer Kafkas halkları, kendi kültürlerini ve geleneklerini getirdiler ve yerel topluluklarla kaynaşarak Türk toplumuna katkıda bulundular. Ancak, sürgün ve göç süreci, birçok aile için trajik ve zorlu bir deneyimdi. Bugün Türkiye’de, Çerkes ve diğer Kafkas kökenli topluluklar, kültürel miraslarını korumaya ve yaşatmaya çalışmaktadırlar, ancak göç ve sürgünün etkileri hala birçok aile ve topluluk üzerinde hissedilmektedir.

 

TÜRKİYE’DEKİ ÇERKESLER

Çerkesler, Türkiye’de geniş bir coğrafi alana yayılmış durumdadırlar. Sürgün sonrasında, Çerkeslerin ve diğer Kafkas kökenli grupların birçoğu Türkiye’ye yerleşmiştir ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerine dağılmışlardır. Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı bazı bölgeler şunlardır:

Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi: Rize, Trabzon, Artvin gibi Karadeniz kıyı şehirlerinde ve iç kesimlerde Çerkes nüfus yoğundur. Özellikle Hopa, Pazar, Arhavi gibi şehirlerde Çerkes kökenli topluluklar bulunmaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Adıyaman, Mardin, Şanlıurfa gibi şehirlerde de Çerkes nüfusu bulunmaktadır. Adıyaman’ın Kahta ilçesi gibi bölgelerde Çerkes kökenli ailelerin sayısı oldukça fazladır.

İç Anadolu Bölgesi: Ankara ve Eskişehir gibi büyük şehirlerde de Çerkes toplulukları yaşamaktadır. Özellikle Ankara’nın Altındağ ilçesi, Çerkeslerin yoğun olduğu bölgelerden biridir.

İstanbul: Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da da önemli miktarda Çerkes nüfusu bulunmaktadır. Özellikle Fatih, Beyoğlu, Sarıyer gibi ilçelerde Çerkes kökenli aileler yaşamaktadır.

Diğer bölgeler: Kayseri, Samsun gibi şehirlerde de Çerkes toplulukları bulunmaktadır, ancak bu bölgelerdeki nüfusları genellikle diğer bölgelere göre daha azdır.

Çerkesler, Türkiye’de hem kentsel alanlarda hem de kırsal bölgelerde yaşamaktadırlar ve genellikle Türk toplumuyla entegre olmuşlardır. Ancak, kültürel miraslarını korumaya ve yaşatmaya çalışmaktadırlar.

 

BALIKESİR’DE YAŞAYAN ÇERKESLER

Çerkeslerin Balıkesir’deki varlığı, şehrin genel nüfusu içinde daha küçük bir orana sahiptir ve diğer bölgelere kıyasla daha az belirgindir. Ancak, Balıkesir’de de bazı Çerkes kökenli aileler bulunmaktadır.

Çerkeslerin Balıkesir’e yerleşmesi, genellikle 19. yüzyılın sonlarına ve 20. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. Bu dönemde, Rus İmparatorluğu’nun Kafkasya’daki sürgün politikaları sonucunda Çerkesler, Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kaldılar. Göç eden Çerkesler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine dağıldılar ve bazıları Balıkesir’e yerleşti.

Balıkesir’deki Çerkes topluluğu, genellikle şehir merkezi ve çevresindeki kırsal bölgelerde bulunmaktadır. Çerkesler, Balıkesir’de Türk toplumuyla birlikte yaşamaktadırlar ve genellikle kültürel miraslarını korumaya çalışırlar.

 

 

 

 

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Çerkes sürgününün 160. yılı
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!