Bir vakıf üniversitesi yakışmaz mı bu şehre?

 

Odalara çağrımız: Toplu fotoğrafların kenar süsü, marka şehir projelerinin yancısı olmayın artık; filmin başrolünde oynayın!

 

BİR zamanlar vakıf üniversitesi kurma hayali vardı Balıkesir Ticaret Odası’nın.

Ya da Sanayi Odası ve Borsa’nın da içinde olduğu bir ortaklıkla..

Önce bir eğitim vakfı kurmak, sonra bu vakıf üzerinden özel üniversite projesini yaşama geçirmek.

Yıllar önce BATO’nun eski Başkanı Mahmut Yavuz’la bu konuyu konuştuğumuzu hatırlıyorum.

Saat Kulesi’nin oradaki taş binayı yeni almışlardı o zamanlar. Vakfın idare merkezi yapma planları vardı.

Sonradan bir ilerleme olmayınca, Yazma Eserler Kütüphanesi’ne dönüştü o bina.

Yavuz’dan sonra gelen arkadaşların böyle bir hedefi, hayali olmadı.

Balıkesir ‘eğitim şehri’ne doğru yavaş yavaş evrilirken, ne odaların, ne özel sektörün eğitim yatırımı planı vardı.

Tek yapılan, kendi sermayelerinden biraz ayırıp bir ilkokul, ortaokul, lise binası yapmaktı.

O işler de biraz zorlamayla oluyor tabii…

Şehri yönetenlerin ve iktidar gücünün dayatmaları etkendir!

Ayrıca yapılan işi vergiden düşüyorsun…

Hem vergi ödemiyorsun, hem de şanın yürüyor, ismin tabelalarda yaşıyor, üstüne bir de “hayırsever” ünvanı ekliyorsun…

 

***

ODALAR üzerinden yürüyelim.

Yakın zamanda seçimleri var. Eskisi gibi hareketli, heyecanlı, hararetli bir ortam yaşanmıyor.

Yeşil kravatlılarla turuncular kapışmıyor meselâ!

Şehrin ekonomik ve siyasi güç odaklarının aktif kulis çalışmalarına da tanık olmuyoruz.

Rutin, sakin ve büyük ölçüde garantili bir seçim süreci yani.

O nedenle gazetelerde falan boy boy açıklamalara, uzun röportajlara, “seçilince şunları şunları yapacağız” türü gerçekçi ya da ütopik vaatlere de rastlamıyoruz pek.

Bu rahat ortamda, “Balıkesir’de bir vakıf üniversitesi kurma hedefimiz var” gibi bir vaat beklemiyoruz kendilerinden.

Kiralık idare binalarını tadilattan geçirip içine bir meclis salonu tefriş etmenin ötesine geçmek lazım ama…

Ama işte!

 

***

HER ŞEYİ devletten bekleyen anlayıştan taviz vermeyen Balıkesirli mantığı, küçük tefrişatları, büyütülmeyecek işleri alkışlamayı gerekli kılıyor.

Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula kızmasın ama, üç yıl önce kalp krizi sonucu çok genç yaşta vefat eden iş insanı Barış Aydın’ın ismini, ancak üç yıl sonra bir mütevazı salona vermeyi akıl etmek, cümle protokolü ve iş alemini bir araya toplayıp çok önemli bir yatırımın kurdelasını kesiyormuş havası estirmek, bir de ilgili ilgisiz birçok isme plaket falan vermek; hiç değişmeyeceğini bildiğimiz “küçük olsun bizim olsun” anlayışının devam ettiğinin göstergesi değil mi?

Gerisi, zaten SMS mesajlarından ibaret!

Ya bir ‘vefat’ duyurusu.. Ya da ‘Oda aidatınızı geciktirmeyin’ uyarısı…

 

***

İŞTE tam bu noktada, genç ve dinamik kadroların, feodal, içine kapalı, kendi gücünü koruma kaygısından sıyrılıp, kazanımlarını gerçekten şehrin yararına olacak projelere yönlendirmeleri gerektiğini hatırlatmak lazım. Eğitim yatırımı bunların başında geliyor.

Herkes kızıyor, “her ilde üniversite var, yüksek öğrenimin kalitesi kalmadı, lise havasında üniversiteler” falan diyor ama..

Sen iyisini, kalitelisini, idealini planlarsan, marka olursun.

Şehrin sanayisini, ticaretini, ekonomisini, sosyal hayatını yönetip yönlendiren kurumlar ve onları yönetenlerin üstesinden gelemeyecekleri bir iş değil.

Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Ticaret Borsası, Balıkesir’e ‘eğitim şehri’ kimliğini zenginleştirecek bir vakıf üniversitesi projesini yaşama geçirebilecek güce sahip diye düşünüyoruz.

Devletin böyle yatırımlara desteği de var zaten. Kâh teşvikle, kâh hibeyle.. Olmaz değil yani.

Bağlı oldukları üst kuruluş TOBB’un Üniversitesi’nden de idari ve bilimsel anlamda destek alabilirler.

Koskoca TOBB.. “Biz üniversite kuracağız” dedin mi, kaynak bile aktarabilir.

 

***

KÜÇÜK küçük başlar bu işler, ileride büyür, gelişir.

Özel üniversite tıpkı turizm gibi bacasız fabrikadır. Sonuçta özel. Parayla okuyacak çocuk.

Şehir dışındaki apartman üniversitelere dünyanın parasını ödemektense, kendi şehirlerinde eğitim görebilir bu memleketin çocukları. Sen bilimi önde tutar, eğitim kalitesine önem verir, gençlere üniversite eğitiminden keyif alacak olanaklar sunarsan, niye gidip dışarıda okusun çocuk?

Yani bu noktada hazır bir müşteri kitlesi de mevcut.

Pek çok anne baba, üniversitenin marka değerinden çok, daha güvenli, daha huzurlu, daha konforlu ve kolay yaşanan bir şehirde eğitim görmesini ister çocuğunun.

Balıkesir de böyle bir şehir. Özel üniversite yatırımı için en önemli avantaj.

 

***

YANİ, zengin odalarımızın hizmet binası yapmak, salon tefriş etmek, küçük tefek işleri büyük göstermek kolaycılığını bırakıp, büyük işlere imza atmak için kafa yormalarını bekliyoruz.

Marka şehir için hazırlanan projelerin küçük hissedarları, yancıları; toplu fotoğrafların kenar süsleri konumundan, filmin ‘başrol oyunculuğuna’ terfi etmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz.

Exit mobile version