MAAŞ ZAMLARINA PEK SEVİNDİK HEPİMİZ!

Abone Ol
KAZAKİSTAN’da LPG’ye zam yapılınca halk sokaklara dökülmüş. Halkın zam karşısındaki isyanı hükümetin istifasını beraberinde getirmiş. Cumhurbaşkanı, hükümetin istifasını kabul etmiş. *** BİZDE durum nasıl? Benzine, motorine zam yapılacağı haberi akşamdan salınır.. Gecenin bir yarısı akaryakıt pompalarının önünde uzun kuyruklar olur. Yirmi kuruş daha ucuz benzin mazot alabilmenin derdine düşer bizim millet. Zamma kızgınlığı, öfkesi içinde kalır; litre başında yirmi kuruşluk kâr etmenin anlamsız mutluluğunu yaşar! Sonuçta yirmi kuruşluk mutluluk kısa sürecek; ertesi gün zamlı tarifeden dolduracaksın depoyu. *** YA DA sigara zammı.. Onda da aynı mevzu. İçtiğin sigara on sekiz liradan yirmi üç liraya çıkacak meselâ.. Bir gün önceden eski fiyatla aldığın iki kartonla kâr ettiğini zannedeceksin. Bu seni mutlu edecek! Onluk kartonları açıp paketleri birer birer tüketmeye başladığında.. Eh, bitecek sonuçta bu meret.. Yeni fiyat üzerinden alıp içeceksin bu kere. Alkollü içkilerde de durum böyle. Yüz seksene aldığın yetmişlik rakı, iki yüz lira olur; sen eski fiyattan alıp dolaba sotelediğin iki şişeyi kâr bellersin. Bitince, yeni fiyattan almaya devam edersin. İçinden içinden söylenirsin.. “Bunun dörtte üçü vergi, başka memleketlerde böyle bir uygulama yok, devlet iki kadehlik keyfi bize zehir ediyor” falan. Dışından?.. Ses yok!.. *** EH birader, bak asgari ücret arttı, emekli maaşlarına zam yapıldı, en düşük emekli maaşı iki bin beş yüz liraya çıkarıldı; yüzde yirmi küsur zam aldın.. Sevinmez misin? Nesine sevineceksin. Enflasyon oranı üzerinden hesaplarsan, zamlandığına sevindiğin maaşın hayat pahalılığı karşısında pula dönüyor sonuçta. Bir zamanlar beş yüz liraya doldurabildiğin market arabasını şimdi bin beş yüz liraya dolduramıyorsun. Elektriği, doğalgazı falan, ikiye üçe katlanmış. Bir buçukluk ekmeği iki buçuk lira yapmışlar. Otuz liradan aldığın iki dilim tavuk göğsüne yetmiş liralık etiket yapıştırmış marketçi. Her şeyin fiyatı ikiye üçe katlanmış. Sen zamma seviniyorsun! *** DÖVİZDEKİ hızlı yükseliş karşısında, mevduat sahiplerinin lehine yapılan düzenlemeyle bir denge sağlandığını söylüyor ya hükümet kanadı. Döviz kurunun buralara kadar gelebileceğini, piyasaları azıcık takip eden sıradan vatandaş bile görebiliyor yani. Bu artıştan, hiç üretmeden para kazanan döviz birikimcileri mutluydu. Paracıkları üçe beşe katlandı. Hammaddeyi dışardan temin etmek zorunda kalan üretici tükendi. Sonuçta pek çok üründe dışa bağımlı halde değil miyiz? TÜİK verilerinde üretimdeki artışları falan okuduk ama, realite farklıydı. Yani, “bugüne kadar neden beklediniz madem” diye sormadı kimse! *** KAZAK milletinin insanları LPG’ye zam yapıldı diye isyan ediyor, hükümeti istifa ettiriyor. Bizim vatandaş, zamdan önce eski tarifeden depoyu doldurabilmek için kuyruğa giriyor. Yok yok, yanlış anlaşılmasın; biz de onlar gibi tepkimizi sokaklara taşıyalım, bağırıp çağıralım, vuralım çarpalım demiyorum. Ama böyle köprünün iki başını tutturup girişte çıkışta bilet kestiren padişahın tebaasına razı gördüğü muameleyi anlatan fıkradaki gibi, “ödeme sırasında uzun kuyruklar oluyor, zaman kaybediyoruz, ortaya da bi adam koy” durumları olmasın yani. *** İŞİN ilginci, muhalefet cephesi her ne kadar “geliyor gelmekte olan” edebiyatı yapıyorsa da.. Kamuoyu araştırmaları tersini söylüyor. Kadir Has Üniversitesi anket yapmış meselâ. Ekonomik sorunlar her şeyin önüne geçmiş. Vatandaş geçim sıkıntısının arttığını teyit ediyor. Ekonomik olarak kötü durumda olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde elli beşi geçmiş.. En öncelikli sorun ekonomi. Koronavirüs salgını ve Türkiye’de sayıları her geçen gün artan mültecilerin durumu falan çok gerilere düşmüş; hâttâ terör sorunu çok çok gerilerde. Yani, birinci öncelik ekonomi ve yoksullaşma oranı artmış. Buna karşın iktidar partisinin oy oranı yüzde otuz altılarda görünüyor. Cumhur ittifakının küçük ortağı yüzde on civarında. Anamuhalefet yüzde yirmi dörtlerde sürünüyor. Bu anketler, kamuoyu araştırmaları gerçeği yansıtmaz, bütünü kapsamaz diye düşünüyoruz haliyle. Ne ki, en çok da seçim zamanlarında yapılanlar da üç aşağı beş yukarı aynı çıkıyor; sandıktan çıkan sonuçla, anketten çıkan sonuç arasında bir iki puanlık değişkenlik oluyor. Bu ne demek? İktidar için “gidiyor gitmekte olan” vaveylası savuran ‘geliyor gelmekte olan’cılar kendi kendini avutuyor sanki. 10 BALIKESİR