BALIKESİR ARKEOLOJİ BULUŞMALARININ ARDINDAN…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

AHMET SERT

 

GEÇTİĞİMİZ hafta şehrimizde üç gün süren bir arkeoloji buluşmaları toplantısı düzenlendi. En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim; çok güzel, çok verimli, çok yararlı bir toplantıydı.

Bu etkinliği akıl eden, hazırlığını yapan ve icra eden tüm ekibe, akademisyenlere, katılımcılara tebrikler, teşekkürler…

Gerçekten iyi düşünülmüş, iyi planlanmış ve iyi uygulanmış bir organizasyondu Balıkesir Arkeoloji Buluşmaları…

Şehrimizde aktif olarak kazı çalışmaları devam eden dört antik kent kazısının başkanları ve bu kazıların ekipleri, şehrimizde bu konuyla ilgili STK’lar ve diğer katılımcılarla birlikte üç gün boyunca genelinde arkeoloji, özelinde de şehrimizdeki bu kentlerin son durumları, yaşanan sorunlar ile yapılabilecekler ve çözüm önerileri üzerinde duruldu.

Bu toplantılarda birçok konu konuşulmakla birlikte antik kent kazılarıyla birebir ilintili ve anahtar kavramlar olan “Ören Yeri, Alan Başkanlığı” gibi kavramların ne kadar önemli ve üzerinde durulması gereken konular olduğunu çarpıcı şekilde görmüş olduk.

Bu toplantıların sonucunda bugünden yarına hemen sonuç almak, bütün sorunları tümden çözmek elbette mümkün değil.

Ancak bu ilk toplantı konuyla ilgili paydaşların birbirini tanıması, çıkılan uzun bir yolculuğun ilk adımlarının atılmasına vesile olması adına çok anlamlı ve önemliydi.

 

***

ŞEHRİMİZDE aktif olarak kazısı devam eden dört büyük antik kent kazısı var: Altınoluk girişindeki Antandros Antik Kenti, Kapıdağ Yarımadasında Bandırma-Erdek arasındaki Kyzikos Antik Kenti, Burhaniye Ören’de bulunan Adremytteion Antik kenti ve Manyas Gölü kenarındaki Daskyleion Antik Kenti…

Ne yazık ki şehir olarak; birçok konuda olduğu gibi antik kentlerimizi ve antik dönemden arkada kalan kültürel mirasımızı parlatmak, tanıtmak, gereken durumda olmasını sağlamak konusunda da çok da başarılı olduğumuzu söylemek zor…

Antik kent denince aklımıza Ege ve Akdeniz sahilinde ören yeri ilan edilerek turist akınına uğrayan niceleri geliyor haliyle…

Ancak şehrimizde kazıları devam eden bu antik kentlerimiz maalesef bir türlü ören yeri statüsüne kavuşturulamadığı için çok bilinen, ziyaret edilen o türden antik kentlerin yanına yaklaşmaktan da çok uzaktalar.

Kazısı devam eden antik kentlerimizin etrafında ne yazık ki birçok özel şahıs arazisi var. Dolayısıyla özel şahıslara ait alanlarda bulunan kalıntılarda kazı çalışması yapmak mümkün olmuyor. Bu nedenle bu kazı alanlarını ören yeri haline getirmek için öncelikle kamulaştırma yapmak gerekiyor.

Ancak bu antik kentlerimizin ören yeri haline gelip bakanlığın denetimine girene kadarkısıtlı alanda ve yavaş tempoda da olsa kazılıp korunması için öncelikle bu kazılarda görev yapan kazı başkanları ve ekibini temel ihtiyaçlara sahip kılmak, insani şartlarda görev yapmasına olanak sağlamak gerekiyor.

 

***

Devlet bütün bu alanlara yetişemeyince bu noktada insanüstü bir çabayla, özveriyle çalışan dernekler devreye girmiş. Özellikle Antandros Derneği kurulduğu günden itibaren artan bir ivmeyle elini taşın altına koyarak Antandros’u korumaya, kazı ekibine destek vermeye, tanıtmaya adamış kendini…

Diğer kazı yerleriyle ilgili kurulan derneklerimizin de Antandros Derneğinin desteği ve yol göstermesiyle ilerleyen süreçte çok daha iyi duruma geleceklerine inanıyorum.

Bu antik kentlerimizin Ören Yeri ilan edilmesine, alan Başkanlığı kurulmasına kadar geçen sürede en azından bu antik kentlerimizdeki ortak sorunlar olan altyapı, Kazı evi, Kazı desteği, Kazı Deposu gibi konularda yerel yönetimlerin, STK’ların, iş insanlarının ufak dokunuşlarıyla bile güzel sonuçlar alınması mümkün.

Bir antik kentin korunması, tanıtılması, sürdürülebilir bir konuma gelmesi için o bölgede yaşayan yerel halkın desteği ve katkısı şart. Bu desteği sağlamanın yolu da bölgeyi turizme kazandırmak ve ekonomik bir girdi sağlar haline getirmek.

Bu noktada yine en temel noktaya ve kilit kelimeye geliyoruz: O kazı bölgesini, antik kenti “ÖREN YERİ” haline getirmek.

Velhasıl bu üç günlük buluşma toplantılarında hocalarımızın engin bilgisi ile yaptıkları sunumlardan çok şey öğrendik, keyif aldık.

 

***

BU toplantıları koordine eden Kent Konseyi’ni tebrik etmek gerek.

Bir tebrik de Prof. Abdullah Soykan’a gitmeli…

Oturumlarda moderatör olarak gösterdiği yönetimi, konuya hâkimiyeti, katkısı, Balıkesir ile ilgili yaptığı çalışmaları büyük bir övgüyü hak ediyor.

Neticede bu üç günlük etkinlikte kendi adıma en temel konu olarak süreklilik, farkındalık ve mali-siyasi desteği öne çıkarmamız gerektiği sonucuna vardım.

Bu toplantının en azından konuyla ilgili paydaşların birbirini tanıması, konunun önemini anlaması ve farkındalığı sağlaması açısından hedefine ulaştığını düşünüyorum.

Toplantıya Çanakkale’den katılan, Çanakkale’deki Arkeoloji Buluşmalarını yıllarca organize eden Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Veysel Tolun’un da dile getirdiği gibi bu toplantılar Çanakkale’de yıllardır düzenleniyor.

Bu toplantının MIPIM, Balıkesir Tanıtım Günleri gibi birkaç yıl yapılıp arkası gelmeyen türden etkinlikler olmaması ve düzenli olarak her yıl yapılması gerekiyor. Bu toplantıların bu kentlerin bulunduğu yerler olan iki körfezimizde ve merkezimizde sırayla yapılması bu devamlılığı sağlamak ve farkındalığı daha da arttırmak açısından yararlı olacaktır.

Buluşma esnasında şahsi olarak tanıtımına, öneminin anlaşılmasına öncülük ettiğim Atatürk Parkındaki kalıntılar üzerinde ısrarla durmak da kentimiz açısından önemli hikâyelerin ortaya çıkmasında önemli olacaktır.

 

***

SAĞOLSUN Kent Konseyi Başkanı Mürsel Sabancı talebim ve önerim üzerine toplantıya katılan kazı başkanı hocalarımızı bir akşamüstü Atatürk Parkı‘ndaki kalıntının incelenmesi ve mahiyetinin ortaya çıkarılması için bölgede topladı. İnşallah ilerleyen süreçte bu alanın daha ayrıntılı incelenmesiyle alanla ilgili güzel gelişmelerin olacağını düşünüyorum.

Yine arkeolojik değerlerimizin, zenginliğimizin ortaya çıkarılması adına Balıkesir Üniversitesinde Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümlerinin kurulması önemli…

 

***

DASKYLEİON kazı başkanı Prof. Kaan İren arkeoloji bölümlerinin fazlalığı, bölümlerin altyapısı, imkânları ve iş olanakları açısından haklı gerekçelerle konunun iyi düşünülmesi gerektiğini ifade etiyse de şahsen bu bölümlerin üniversitemizde bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizde tıp başta olmak üzere birkaç bölüm dışında her bölüm için geçerli bir durum bu…

Doğal olarak şehrimizdeki antik kültür mirasıyla ilgili olarak akla önce iki körfezimiz geliyor. Ancak ilimizin iç kesimlerinde arkeolojik sit kapsamına giren yüzlerce bölge var. Bu alanlar defineciler tarafından ne yazık ki kaçak kazılarla talan edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

Açılacak bir arkeoloji bölümüne ilk etapta öğrenci alınamasa bile en azından oluşturulacak akademik kadro, müze başkanlığı koordinesinde yapılacak kurtarma kazılarıyla en azından her sene birkaç tanesini kurtarabilir.

 

***

ŞEHRİMİZİN kaderi “sona kalan dona kalır” Sözündeki gibi olmamalı…

Şehrimizde yapılması gereken en öncelikli konulardan biri de merkezimizde büyük, iki körfezimizde de fiziki imkânları yeterli, şartları düzgün daha küçük iki Arkeoloji müzesini hayata geçirmek olmalı…

Bu antik kentlerimizdeki kazı çalışmalarının hızlanması, sürdürülebilir duruma gelmesi açısından sponsorluk anlaşmaları da çok önemli. Şahıslar, dernekler için çok büyük olsa da yüz, iki yüz bin gibi rakamlar büyük şirketlerimiz için çok küçük ve önemsiz rakamlar.

Ve son olarak bu işlerde mutlaka siyasi destek ve takibin devreye girmesi gerekiyor. Bir ya da birkaç vekilimiz ısrarlı şekilde bu konuların takibini yaparlarsa konunun çözülmemesi mümkün değil.

Konu uzun, ancak çok önemli…

Şehrimizin üstü kadar altı da zenginlikte sınır tanımıyor.

Yerin altına daha çok eğilme zamanı şimdi…

Tam zamanı…

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
BALIKESİR ARKEOLOJİ BULUŞMALARININ ARDINDAN…
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!