Zaman işte böyle arsız bir kavram…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Zaman dediğimiz, soyut bir kavram aslında. Dünya’nın kendisi ile Güneş etrafındaki döngüsünde yaşadığı süreçlere dayanarak, zamanı şekillendirmiş insanlar. Gün, hafta, ay, yıl, yüzyıl gibi süreyle alakalı soyutlamalar saptamış. Böylece oluşturulan zamana ait kavramlar, bizi geçmişten bugüne bağlıyor, geleceğe de aktarıyor. Bireye veya topluma ait bütün süreçler, zaman olarak anılıyor ve anlam kazanıyor.  

 

Mesela, ülkemiz için önemli olan ve “Cumhuriyet” diye anılan bir yönetim sistemiyle geçirdiğimiz ilk yüzyılı kutladık 29 Ekim’de değil mi? 1923’ten 2023’e bu topraklarda yaşanan bütün süreçleri de andık böylece. Farklı manalar yüklediğimiz bu kutlamayı, bir “bütün olarak” gerçekleştiremedik. Ancak halkın önemli bir çoğunluğu Cumhuriyeti özgürlük, bağımsızlık, laik ve demokratik yönetim, emeğe saygı, eşitlik ve hukukun üstünlüğü olarak anladığını koydu ortaya. Halk bu mirasa sahip çıktı. İktidardan davet veya muhalefetten çağrı beklemeden tercihini koydu ortaya. Kurucuları artık hayatta olmayan bu Cumhuriyet’in koruyucusu olacağını gösterdi. Sağlanan kazanımlardan geriye düşmeye asla razı olmadıklarını, kaderlerini artık bir kişiye veya sülaleye bırakmayacaklarını, kendi kendisini yönetmekten vazgeçmeyeceklerini söylediler ve sokaklara, meydanlara koştular. Bunu da olgunlukla ve coşkuyla yaptılar, en küçük bir aşırılık bile olmadı kutlamalarda.

 

Toplum tümüyle birleşemedi yüzüncü yılda belki ama önemli bir mesaj da iletildi Dünya’ya. Elbette ikinci yüzyılda da bu halk, yani cumhur kararlılığını sergilemek ve sistemi demokrasiyle buluşturmak için, nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini siyasetçilere de gösterecektir. Koca bir yüzyılın tecrübesi de var arkasında. Hatalar, yanlışlar da var, muazzam başarılar da. Gereken dersleri çıkartıp bütün bunlardan, yolunu da açık edecektir.

 

 

ZAMAN İŞTE BÖYLE ARSIZ BİR KAVRAM…

 

Şimdi zaman ile ilgili bir başka dönüm noktası daha var önümüzde. Yerel yönetim yetkilerini, hatırlarsanız 31 Mart 2019’da vermiştik bazılar siyasetçilere. Aday oldular, görevlerini iyi yapacaklarını söylediler ve vatandaş da tercihine göre oy verdi onlara, beş yıl için seçti. Tam 5 tane 365 gün, yani toplam 1.825 gün için yetki verdi onlara. Ekim ayının sonu itibariyle bu sürenin 1.644 günü yani % 90’ı geçti. Yapamadıkları, ihmal ettikleri, sürüncemede bıraktıkları işleri için, verdikleri sözleri de yerine getirmek için sadece % 10 kadar süreleri kaldı. Zaman, böyle bir arsız kavram işte, kimseyi dinlemeden sürekli koşuyor geleceğe. Ve halk nasıl ilk yüzyılını değerlendiriliyorsa Cumhuriyet’in şimdi, beş ay sonra da yerel yönetimlere karnesini verecek. Sandıkta, yaptıklarını ve yapmadıklarını test edilecek. Mesela, Balıkesir B. Belediyesi’ne seçilenler de, Edremit Körfezi’ndeki ilçelere karşı görevleri açısından böyle bir testten geçirilecekler. Şimdi bu hususa biraz daha yakından bakalım.

 

 

KÖRFEZ’İN ATIK SU SORUNU NE OLACAK?

 

Mevcut sorunlar için “önceki yönetimler yaptı, ben mi düzelteceğim” diyemezler değil mi? “Bunları bilmeden, çözümünü düşünmeden mi geldin?” derler adama. Körfez’de,  Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yazlık konutu bile kanalizasyon sistemi olmayan, fosseptikle idare edilen bir bölgede yer alıyor. Kendisi gibi, komşuları ve onbinlerce yazlıkçı hemşerisi de, bu sıkıntıyı çekiyorlar yıllardır. Çünkü Akçay-Güre sınırından Altınoluk’a kadarki bölgede arıtma tesisi yok. Bu durumda, kanalizasyon ve kolektör hatları olsa, terfi istasyonlarıyla donatılsa bile bu bölge, atıksular nereye boşaltılacak? Ne Altınoluk ve ne de Zeytinli’deki mevcut tesislerin kapasiteleri zaten yeterli değil. Bir de bu bölgeye hizmet veremez durumdalar. O nedenle, öncelikle Güre’ye bir tesis yapması gerekiyor Başkan’ın. Zaten bu ihtiyacı BASKİ’nin bürokratları da çok iyi biliyorlar, defalarca projelendirdiler bu bölgeyi ama uygulamaya alınmadı bir türlü. Üstelik Körfez’in özel yapısı gereği, Güre’ye bir İleri Biyolojik Arıtma Tesisi gerekiyor. Tıpkı Zeytinli’ye ve Körfez’in her yerine gerektiği gibi.

 

 

ÇAYIN TAŞI, ELİN KUŞU DURUMLARI…

 

Gerçekler böyle. Fakat yazlığında kanalizasyonu bile olmayan Başkan, Körfez’in başka bölgelerinde de yine fosseptikle idare etmek zorunda kalacak yeni konut alanları yaratmakta hiç bir sakınca görmüyor.! İlçe belediyelerinin bu anlamda attığı adımlara göz yumması bir yana, kendisi de yeni bir imar planıyla Dalyan’da 1.065 dönümü belirlemeye, bu arada Hazine’den devir aldığı 380 dönümü de satmaya, burada lüks villalar yapılmasına ve böylece “gerçek bir kentsel dönüşüm” dediği işleri tamamlamaya niyetleniyor.

İddiası böyle ve bunun için de orada halen çalışmakta olan bir arıtma tesisini bile yok etmeyi göze alıyor. Kapasitesi yetersiz, çok fena kokular çıkartıp Altınkum ve Akçay sakinlerini canından bezdiren, denizi de kirleten o tesisi yeni imar planında ortadan kaldırınca, yenisini nerede ve nasıl yapacağını da söylemesi gerekmiyor mu peki? İşte o noktada algı yönetimini sokuyor devreye. “Bugüne kadar işimi ihmal ettim” demiyor da topu başkalarının kucağına atmayı yeğliyor. Edremit Belediyesi’nden ne istediyse almaya alışık olduğu için, Çıkrıkçı’daki 110 dönüm tarım arazilerini istiyor bu sefer de tesis yapmak için. Çayın taşıyla, elin kuşunu vurmak gibi, adeta ticari bir kazanç gibi görüyor bunu. Oysa o arazi 2019’da 25 yıllığına S.S Çıkrıkçı Köyü Tarımsal Üretim Kooperatifi’ne verilmiş ve köylü de halen işliyor o toprağı. Ama ne gam? “İsterim, verirlerse arazi bedavaya gelir, vermezlerse seçim malzemesi yaparım” diye düşünüyor muhtemelen.

 

 

EDREMİT’İN ATIK SULARI NE OLACAK?

 

Halbuki başka yer mi yok etrafta? Fakat bu talebi yerine getirilirse bile, bir başka zaman sorunu çıkıyor ortaya. Yıllardır arıtma için çivi bile çakmayan Başkan’a Çıkrıkçı arazisi şimdi verilse, Edremit’in bütün atıksu altyapısı yeni baştan inşa edilip tarım arazilerinin de içinden geçilerek orada toplansa, bir de kocaman tesis yapılsa, kaç senesini alacak BASKİ’nin? En azından 2-3 yılını değil mi?

 

Peki o sürede, satmak istediği Dalyan arsalarını bekletecek mi Başkan? Hayır, mevcut tesisi hemen yıkıp oradan atacağını, arsaları da satacağını söyleyen bizzat kendisi. Zengin alıcı beklemez ki. Peki mevcut tesisi yıkınca, diğerini de yapmak için zaman gerekince Edremit’in atıksuları ne olacak?

 

Onu da Belediye Meclisi’nde açıklıyor, “çok derin deniz deşarjı yapacağız” diyor. Yani “arıtılmış ama arıtılmamış” atıksuyu doğrudan denize vereceklerini söylüyor. Anlaşılan buradaki denizi körfez değil de açık deniz sanan bürokratları var Büyükşehir’in. Elbette hiç olası değil ama böyle bir iş yapmaya kalkarlar ise Körfez’i de tamamen öldürecekler. Bunu nasıl düşündüler, anlamak mümkün değil.

 

 

ÜLKÜ YOLU VE ZEYTİNLİ ARITMASI

 

Bir de para bulmak gerekiyor elbette bu arıtma tesisleri için. Başkan, yerel belediyeyi suçlarken, “kredi hazırdı, sizin yüzünüzden geri gitti” demekten çekinmiyor. Halbuki ne gerek var ki kredi bulmaya? Ülkü Yolu’na harcadıkları parayla, Zeytinli’ye modern bir arıtma tesisi yapmak mümkündü. Halkı kokudan, denizi de bir miktar kirlilikten hemen kurtarabilirlerdi. Nerede? Tabii ki tesisin mevcut yerinde. Fakat Başkan villa yapmak için oradaki araziyi satın alacak olanların başına, arıtma tesisi “belasını” bırakmak istemiyor. Israrla Çıkrıkçı’ya taşımaktan söz etmesinin nedeni bu.

Oysa başka alternatifler de var. Derenin diğer tarafında, kendisinin de kurucu ortak olduğu OSB arazisinden sadece bir parseli rica etseydi Büyükşehir Belediyesi, çoktan orada arıtma tesisini tamamlayıp işletmeye de alırdı. Üstelik mükemmel bir İleri Biyolojik Arıtma Tesisi yapıp, arıttığı suyu da OSB’de bitki üretimi yapacak şirketlere tahsis edebilirdi. Yeraltı sularının çekilmesi de böylece önlenebilirdi.

Dünyada bunun pek çok örneği var, BASKİ gayet güzel yapardı bunu. Dolayısıyla, arıtma tesisi işini yerel seçim malzemesi haline getirip halkı yanıltmanın da, koku ve kirlilik derdini hala sürdürmenin de hiç bir anlamı yok Edremit’te. Üstelik Altınkum’dan Akçay’a kadar kime sorsa Başkan, “yol da lazım ama önce arıtma” cevabını alacaktır. Fakat ne yazık ki bunu yapmıyor.

 

 

MECLİS, PROPAGANDA VE POLEMİK SAHNESİ GİBİ

 

Üstelik Balıkesir’in sorunlarını konuşup tartışıp karar alma yeri olan Belediye Meclisi’nde de bunu yapmıyor. Meclis bileşimleri bir propaganda ve polemik sahnesi haline gelmiş bulunuyor. Zira naklen yayınlanıyor ve salondaki seçilmiş üyelere değil de izleyenlere yönelik laflar ediliyor, suçlamalar yapılıyor, algı çalışmaları sergileniyor. İşte “biz önden yol açarız, hukuk arkadan gelsin” veya “bir gecede alfabeyi değiştirirsen millet cahil kalır” türünden sözler de, gönlünden geçeni sergileme ruh haliyle yapılıyor orada. Bütün bunlar, aslında bir seçim kazanıp da her istediğini yapacaklarını sananlara has sözler ve davranışlar değil mi? Meclis’te farklı görüşlerden yararlanma hususu dikkate alınmayınca da, başarı gelmiyor.

 

 

TEK GÖZÜ KAPATARAK ORTAK BİR GELECEK KURULMAZ

 

Mevcut sistem böyle. Ülkede de, kentte de böyle. O nedenle de, bu Cumhuriyet’e demokrasi gerekiyor artık. Demokrasi olursa, siyaset üretmek yerine reklam kampanyası yürütmenin de önüne geçilir, arsa ticareti için değil de halkın çıkarları için çözümler de üretilir, bütün karar alma süreçlerine sivil toplum da katılır. Dalyan’ı betona bulayanların bile Cumhuriyet’in 100. Yılı için reklam verebildiği bir sistemde, bunları hayata geçirmek mümkün bile değil.

Ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile aşılabilir sistemdeki bütün tıkanmalar. Şimdi hepimizin önümüze bu hedefi koymamız gerekiyor. Çözüm üretemeyen iktidara da, dağınık muhalefete de bu gerçeği mutlaka göstermemiz gerekiyor vatandaş olarak. Bu yapıyla bir “anayasa değişikliği” de asla çözüm olamaz. Tek gözünü kapatarak ortak bir gelecek kurulmaz. Ancak demokrasi olursa, toplumsal uzlaşma da, yeni bir toplum sözleşmesi yapmak da mümkün olabilir. Önceliklerini konuşamayan, hep birlikte kutlama dahi yapamayan bir toplumsal yapıda “uzlaşma” nasıl olabilir ki?

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Zaman işte böyle arsız bir kavram…
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!