HANİ haber falan yapıyoruz ama..
Belediyeler ramazan yardımlarını ve iftar manzaralarını gözümüze sokmadan halletse fena mı?
Birincisi:
Belediyelerin parası, o belediyenin mücavir alanında yaşayanların parasıdır. Parayı çarçur etmek ısraftır, haramdır, günahtır.
İkincisi:
Para, senin benim param.. Ama işin havasını belediye başkanları atıyor.
Yani, senin benim paramla, ramazan ayının en vicdanlı, en bonkör, en sevapkâr, en iyiliksever insanı olma çabasındalar.
Üçüncüsü:
Bu işler tamamen siyaset için yapılıyor. “İşte bak, bizim belediye ramazan ayında garip gurebayı aç ve açıkta bırakmıyor” dedirtmenin kazancı, başkanların oy hanesine yazılıyor.
Dördüncüsü:
Bu ekonomik kaos ortamında, her şeyden tasarruf yapılması gerekirken.. Sadece gazete aboneliklerinden tasarruf edip, başkaca hiçbir şeyde kısıtlamaya gitmeyen belediyeler, personel ve araç varlıklarını da tasarruf kaleminin dışında tutup, hepsini birden ramazan etkinliklerine seferber ediyor.
Beşincisi:
Meselâ Büyükşehir Belediyesi; ilçelere ramazan erzağı taşıyan onlarca aracı peş peşe dizip “işte böyle çalışıyoruz” havası atıyor. Geçtik ramazan erzaklarına verilen paraları, o araçların kullandığı benzinin, mazotun kabarık faturasını da sonuçta vatandaş ödüyor.
Altıncısı:
Çeşit çeşit daire başkanı, çeşit çeşit müdürü var Büyükşehir’in ve ilçe belediyelerinin. Yüzlerce makam aracı demek bu. Hemen hepsi, kendi arabaları yerine Belediye’nin tahsis ettiğini kullanıyor. Yakıt bedava, kilometre bedava. Sonra bu abiler ve ablalar akşam iftar sofrasında dua edip oruç ediyor.. “Verdiğin nimetlere şükürler olsun yarabbim” diye dua ediyor.
Devlet malı tek bir mumu bile özel aydınlatmasında kullanmayan Ömer’den, ‘devletin malı deniz’ moduna geçmeye dair küçük bir örnek bu. Devlet malı arabayla çarşıya pazara gitmekten, çoluk çocuğunu gezdirmekten, turistik geziler yapmaktan çekinmeyenlerin, Allah korkusu da yoktur muhakkak. Tutulan oruçlar, kılınan teravihler falan konjonktüreldir o vakit!
Yedincisi:
Ramazan etkinliklerine hangi belediye ne kadar harcama yaptı, bayramdan sonra satır satır açıklayın kamuoyuna; vatandaş bilsin paraların nerelere harcandığını.
Sekizincisi:
Bir yere kadar, belediyeleri yönetenlerin ramazan için eğlencelik, yemelik, içmelik işlere yaptıkları harcamaları kabul ettik diyelim. Ya işin içine siyasi partilerin dahil edilmesi ne olacak?
Meselâ Büyükşehir Belediyesi Bigadiç’te, Kepsut’ta, Savaştepe’de falan vatandaşın gönlünü hoş tutmak için yardım kolileri, iftarlıklar, güldürüklü temaşa için karagöz – hacıvat oyunları falan programlayacak. Sonra bunların dağıtımını, sunumunu, hava atma – gönül kapma işlerini siyasi partilerin il başkanları, ilçe başkanları, yöneticileri falan yapacak.
Burada iktidar – muhalefet ayırmıyoruz; ama daha çok iktidarınkiler yapıyor.. Hem de göstere göstere yapıyor. Bittabi vatandaş bu durumları da bir yere not olarak yazıyor!
Dokuzuncusu:
Milyon milyon fatura doğranırken yeme içme işlerine.. Hem şehir merkezinin, hem kırsal mahallelerin yolları delik deşik, tarlaya dönmüş. Ana arterlerde asfalt kalmamış. Yine kırsalda hâlâ fosseptik çukuruna talim eden, altyapıdan yoksun bırakılmış köyler, köylüler var bu memlekette. Su sorunu çözülmemiş, altyapı sorunu çözülmemiş, yolu bozuk, izi bozuk… Bir koli ramazan erzağıyla bu hizmetsizliği unutturacaklarını sanıyorlar.
Onuncusu:
Tüm bunlara rağmen, vicdanlar rahat, gönüller hoş mu yani?
Bir de, gariban, sadece ramazanda değil, her daim gariban. Bir ay boyunca yardım et, on bir ay görme!
Sizi gidi ramazan müslümanları siziii…
