ŞİRKETLERİN GÖRÜNMEZ SERMAYESİ GÜVEN

 

Şirket deyince aklımıza binalar, depolar, işçiler, beyaz yakalar, süreçler, finansal tablolar, toplantılar kısacası iş hayatının somut çıktıları olan unsurlar gelir. Ancak bu saydıklarımız arka planda çok daha soyut ve sübtil ve görünmez başka bir sermayenin türevleridir. Şirketin kökeninde yer alan bu ilk sermaye güvenden başkası değildir. Güven şirketin somut bir varlık olarak ortaya çıkmasına olanak veren soyut ve varoluşsal bir sermayedir. Şirketin tüm faaliyetleri finansal çıktılara dönüşmeden önce güven sermayesini azaltır ya da çoğaltır. Şirketin maddi varlığı da buna göre azalır ya da çoğalır.

 

Şirketin varoluş öyküsü bir kurucunun ya da bir kurucu ve ortaklarının itibarlarını, paralarını, zamanlarını şirketin vizyonuna güvenerek ortaya koymalarıyla başlar. O ilk güven finansal sermayeyi önceler ve yatırıma dönüşür. Yeni bir şirketin ilk müşterileri daha önce adı sanı duyulmamış ve o alanda hiçbir somut deneyimi olmayan bir şirketin mal ya da hizmetini “güven” ile kabul ederler. Bu güven ya kurucunun itibarı ya şirketin ürününü sunuş biçimiyle ilgilidir. Ama bu ilk güven aslında müşterilerin şirkete açtığı bir “kredidir” ve şirketin görünmez sermayesini oluşturur.  Şirketin ilk çalışanları yeni kurulmuş bu şirkete inanarak ve güvenerek işbaşı yaparlar. Onlar da güvenlerini şirketin görünmez sermayesine ekleyerek ona ilk kuruluşta katkıda bulunurlar.

 

İlerleyen zamanlarda şirkete yeni ortaklar gelmesi, borsaya açılma, hissedarların çoğalması şirketin güven sermayesindeki artışın somut sonuçlara dönüşmesinden başka bir şey değildir. Karlı kapanan yıllar, yüksek satışlar, doğru yatırım kararları hem bu güveni yükseltir ve yükselen bu güven sermaye artışına dönüşür. İlk müşterilerin şirkete verdikleri bir “kredi” olan güven memnuniyet ve beğeniye dönüşerek perçinlenir. Müşterilerin güveni arttıkça büyüyen bu görünmez sermaye satışa, marka, bilinirliğe ve daha çok müşteriye dönüşecektir. Son olarak şirketin ilk çalışanlarının şirkete güveni doğrulandıkça bu güven çoğalarak bağlılığa, işveren markasına ve çalışılmak istenen bir şirkete dönüşür.

 

Bütün o büyük binaların, menkullerin, sermayelerin, şehirler ve ülkeler aşan yatırımların ve binlerce çalışanın arkasında hiçlikten bir vizyonla doğmuş ve önce öz güvene, sonra ortakların, sonra çalışanların ve müşterilerin güvenine dönüşerek artmış görünmez bir sermaye olarak güven yer alır. Bir şirket için vizyon ve liderlik güven sermayesini artırmaya odaklanır. Daha fazla insanın ortak olmak istediği, daha fazla müşterinin çalışmak istediği ve en iyi yeteneklerin çalışmak istediği bir şirket olmak sorumlu, tutarlı, şeffaf ve dürüst hamlelerle her geçen gün çoğaltılmış bir “güven sermayesi” ile mümkün olur.  

 

Bu perspektiften şirketler için yönetimi güvenin somut çıktılarını güveni yaratan şartları korumak ve iyileştirmek olarak tanımlarsak, liderliği de şirketin varlık nedeni olan bu görünmez sermayeyi sürekli artırmak olarak tanımlamak yanlış olmaz.

 

Exit mobile version