KÖYÜN TOPRAĞI KÖYLÜNÜNDÜR

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

KÖYLER, Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürüldü; toprakları belediyelere devroldu malum.

..ve ne zaman para lazım olsa, ilk akla gelen köylerdeki arsalardı artık.

Özel İdare’nin, köy tüzel kişiliklerinin tasarrufundaki araziler, 2014’den bu tarafa haraç mezat satıldı hep.

Tabi bu satışların hepsi yasal.

Sonuçta ortada yasa var.. Toprağın tapusu belediyeye geçmiş. Mal sahibi, “babalar gibi satarım” diyebilir.

Üretimdeki maliyet artışlarından, kredi borçlarından, faiz yükünden dertlenip toprağı ekip biçmekten, hayvanın sütünü sağmaktan vazgeçen köylü..

Çocuğu köyü terk etmesin, burada yaşasın, kendi yuvasını kursun düşüncesiyle, iki göz oda bir ev kondurmak istediği toprağına da küskün şimdi!

Nasıl küsmesin?

 

***

ÜLKENİN her yerinde aynı durum yaşanıyor da.. Biz Selimiye’ye bakalım; gündemde orası var zira.

Selimiye, bundan yirmi beş – otuz yıl önce baraj suları altında kalınca..

Yani orada yaşayanların yeri yurdu, evi toprağı, atasının mezarı, ekip biçtiği tarlası, havvanını beslediği damı ağılı baraj sularına gömülünce..

Bugünkü yere taşıdılar köyü.

Kamulaştırma bedeli ödenmiştir, toprağın değeri verilmiştir belki ama..

Onca insanın anıları sular altında!

Nereden bakarsak bakalım ortada bir mağduriyet var.

Sıfırdan yeni bir yurtluk, yeni bir yuva, yeni bir yaşam alanı oluşturmak kolay mı?

 

***

KÖYLERDE göç yaygın. Ev yapacak arsa, bostan yetiştirecek topraktan yoksun kalınca insan.. Ucuz işçiliğe razı olup şehre göç ediyor mecburen.

Oysa, hayvanını beslese, sütünü sağıp satsa, tarlasını çapalasa, üretim için çırpınsa fena mı?

Bu kez girdi maliyetleri çıkıyor karşısına. Sütten kazanamıyor, tarımdan kazanamıyor. Mazot, gübre, tohum derken.. Karşısına dağ gibi rakamlar dikiliyor!

Ürün para etmiyor… Daha doğrusu tarlada para etmiyor; tezgahın başındaki kazanıyor.

Köylüye faydası ne?

 

***

LAFI uzatmayalım.

Altıeylül Belediyesi, “para lazım” diye köylerdeki arsaları satışa çıkardı geçenlerde.

Selimiye’nin kıymetli toprakları da satış listesindeydi.

Köylerin konumuna, durumuna göre belirlenen rakamlar üzerinden Selimeye’de yirmi dokuz adet arsa satışa çıkarıldı.

Belediyelerin arsa satış ihalelerini az çok biliriz; toprağın asıl sahibi boynu bükük bir köşededir.. Spekülatörü, emlakçısı, para babası, bilmem nesi cebindeki paranın doyurabileceğinden daha fazlasını alıp rant sağlama peşindedir.

Köylü gıdım gıdım arttırır; cüzdanına güvenen deste deste!

Haydi o zaman, değerinin on katına yükseltilmiş araziyi al alabiliyorsan.

Alamaz haliyle.. Kenara çekilir, başını eğer, söylene söylene köyüne geri döner.

“Para ve güç kimdeyse, muktedir odur…”

Köylü için büyük, para babası için küçük rakamlardır bunlar.

Bittabi, evlenmeyi hayal edip köy yerinde iki göz oda bir ev yapacak toprak bulamayan gençlerin hayali düşünülmez böyle durumlarda. Zenginleşme, aynı zamanda körleşmedir!

 

***

BUNU tersine çevirmek, arsaları yüksek bedellerle satıp bütçesini denkleştirmenin derdindeki belediyelere düşer aslında. Yani maksat, kırsaldaki arsalardan hak edilenin çok üstünde bir gelir sağlamak olmamalı.

Öncelik her zaman köylüye verilmeli.

Böyle düşünüyoruz.

 

***

PEK çoğunuz gibi, şehirden uzak, sessiz sakin bir köşede yaşama isteğimiz var bizim de. O sakinliği, o dinginliği kırsalda bulabiliyorsunuz. Hane sayısı azalmış, hâttâ terk edilmiş denilebilecek bir köyden arsa aldık geçmişte. Belediye arsasıydı.

Pamukçu’nun, Selimiye’nin, Paşaköy’ün, Atköy’ün arsalarının başına üşüşüyordu herkes. Bizim gariban Karakavak’a dönüp bakan yok.

Ama bizim için o garibanlık, hem doğallıktı, hem zenginlik!

Toprağı pek kıymetli köylerin arsaları kapış kapış giderken.. Rakamlar havada uçuşurken..

Bizimkine dönüp bakan olmadı.

Köyden talip olan yoktu. Yine de, “öncelik köylünün” dedik, ihaleye girmedik.

İkincide yine aynı şey oldu. Köylü yoktu.

Son ihalede bizde kaldı. Öyle olması doğaldı; bizden başka talipli yoktu zira.

Köyden herhangi bir vatandaş talip olsaydı, “öncelik senin” deyip salondan ayrılacaktık.

Belediyeler de böyle hassas düşünmeli.

Daha fazlası, “bu toprak köylünündür” diye bakmalı olaya.

‘Tüccar belediyecilik’ anlayışı, sonradan mahalleye dönüştürülen kırsal mahallelerdeki vatandaşların hakkını hukukunu savunmaz. Ticaretine, kazancına, rantına bakar.

Sonra köylüyle karşı karşıya gelir.

 

***

BUGÜN Altıeylül Belediyesi ile Selimiye köylüleri karşı karşıya gelmiş durumda. Selimiyeliler, Belediye Başkanı Hasan Avcı’ya ateş püskürüyor.

Avcı, kendinden öncekilerin yaptığından farklı bir şey yapmıyor aslında.

Ne yapıyor?..

Tüccar belediyecilik yapıyor. Şirket mantığıyla yönetiyor.

Kamusal çıkar noktasında bakmıyor.

Yani, Selimiye’deki durum bunu gösteriyor.

 

***

CUMA akşamı CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ve Altıeylül Meclis Üyeleri Selimiye’deydi. Biz de takip ettik bu ziyareti. Köy kahvesinde yaşadıkları sıkıntılı durumu Ahmet Akın’a anlattı köylüler.

Akın notlarını aldı, takipçisi olacağı sözünü verdi.

Köylüden biri, “arsa almak için hayvanlarımı sattım, ama dışarıdan gelenlerin yaptığı artış karşısında dayanamadım” dedi.

Köyün muhtarı zaten bazı internet kanallarında, gazetelerde bu konudaki tepkisini uzun uzun dillendirdi.. Akın’ın ziyaretinde yaşadıklarını ve tepkisini tekrar tekrar anlattı.

Gençler vardı, yaşlılar vardı, hepsi tepkiliydi dışarıdan gelenlere köyün arsalarının satılmasına.

“Biz hayvanlarımızı besleyecek yer, ekip biçecek toprak bulamıyoruz, bunlar hobi bahçesiyle neşelenip, mangalını tüttürecek olanlara arsa satıyor” diye kızıyordu köylü.

..ve Geride kalan üç yılda Belediye Başkanı Hasan Avcı’nın sadece bir kez köylerine geldiğini, kendileriyle ilgilenmediğini, taleplerine yanıt vermediğini iddia ediyorlardı.

 

***

SELİMİYE, iktidar partisine çalışmış hep. Bir arkadaş, “CHP’ye bir oy çıkar buradan, o da benimki” diye takıldı.

Hasan Avcı’nın bu durumda daha dikkatli adım atması gerekmez mi?

Biliyoruz, “gayriyasal bir durum yok, her şey deftere kitaba uygun, gönlüm ve vicdanım rahat” diyor.

Ne ki, kamu yararı yok bu işte.

Konu daha da uzayıp içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Hasan Avcı her ne kadar “içim rahat” diye düşünüp dillendirse de.. Kamuoyu öyle düşünmüyor.

Bugün Selimiye, yarın diğer köyler.

Gelişecek tepkilere agresif tavırlarla karşılık vermek, gereksiz yere direnmek, siyasi olarak da sıkıntı yaratır Hasan Avcı’ya.

En doğrusu, “kamu yararı görmüyorum” deyip, arsa satışlarını iptal etmek ve köylünün yararına adım atmak. Hasan Avcı’dan beklenen budur.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
KÖYÜN TOPRAĞI KÖYLÜNÜNDÜR
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!