KADINLAR DİRENİYOR.. ULUCANLAR.. MARADONA…

 

Kadınlar direniyor …

 

Mahsa Emini protestolarını bastırmak için sert uygulamalar ve kararlar alan Rejim yönetimi, tutuklamalara devam ediyor. Son olarak İranlı ünlü aktris “protestoları kışkırtmak” suçlamasıyla gözaltına alındı. İranlı aktris Terane Alidusti, Mahsa Emini’nin ölümünden sonra başlayan “protestoları kışkırtmak” suçlamasıyla gözaltına alındı.

İranlı aktris. 89. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü’nü kazanan Satıcı (2016) filmindeki rolüyle uluslararası alanda tanındı.  Kristal Simurg, İran Sinema Kutlama Ödülü ve İran Film Eleştirmenleri ve Yazarlar Derneği Ödülü gibi çeşitli ödüller aldı. Ayrıca The Beautiful City (2003), Fireworks Wednesday (2006), Elly Hakkında (2009), Shahrzad (2015-2018) filmlerinde rol aldı.

İranlı aktris, Mahsa Emini’nin ölümünden sonra başlayan ve üçüncü ayını geride bırakan protestolara destek için 10 Kasım’da sosyal medya hesabından başörtüsüz bir fotoğrafını yayımlamıştı.

Gösterilerle bağlantılı olarak Muhsin Şikari adlı bir kişinin idam edilmesine de 8 Aralık’ta Instagram hesabından tepki gösteren Alidusti, “Sessizliğiniz zulüm ve zalime destek manasına gelir. Kan dökülmesini seyreden ve harekete geçmeyen uluslararası örgütler insanlığın yüz karasıdır.” ifadelerini kullanmıştı

 

İran’da Mehsa Emini protestolarına destek veren sanatçılar arasında yer alan İranlı ünlü aktris Mitra Heccar da tutuklandı.

İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre Sinema Evi’ne bağlı sanatçıların tutuklanmasından sorumlu takip komitesinin üyesi Mehdi Kuhiyan, ünlü sinema oyuncusu Heccar’ın tutuklandığını duyurdu.

Haberde, Heccar’ın tutuklanma nedenine ilişkin bilgi verilmedi.

Ancak doğa aktivisti kimliğiyle de bilinen ve ülkedeki gösterilere destek veren sanatçılar arasında yer alan Heccar geçen ay ‘sosyal medyada belgesiz ve provokatif içerik yayınlanmak’ suçlamasıyla savcılıkta ifade vermişti.

Kasım ayında ise, İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltındayken hayatını kaybetmesinin ardından başlayan protestolara destek veren oyuncular Hengameh Ghaziani ve Katayoun Raih tutuklandı.

 

 

 

ULUCANLAR

 

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi veya Ulucanlar Cezaevi, 1925 ve 2006 yılları arasında Ankara‘nın Altındağ ilçesinin Ulucanlar semtinde faaliyet göstermiş olan bir cezaevidir.

Türk siyasi ve edebî hayatında da önemli bir yere sahip olan Ulucanlar Cezaevi’nin restore edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülmesi projesi Altındağ Belediyesine verildi. 2009 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2010 yılında tamamlandı.

 

1923 yılında askerî depo olarak hizmet vermek üzere inşa edilen bir bina içine kurulan cezaevi, 1925 yılında yapılan tadilatlar ile cezaevi olarak kullanılmaya başlandı. Cezaevinde ilk idamlar, 1926’da İskilipli Âtıf Hoca ve Ali Rıza Hoca’nın infazlarıyla gerçekleşti. Aynı yıl, İzmir Suikastı sonrası 5 mahkûm daha infaz edildi. 68 Kuşağı‘nın önde gelen ismi Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı da 6 Mayıs 1972’de burada idam edildi. Son idam edilen mahkûm ise 1983’te ASALA militanı Levon Ekmekçiyan oldu.

 

Cezaevinde; Atatürk döneminde 7, 20 Mayıs 1963‘teki başarısız askerî darbe girişimi sonrası 2, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası 3 ve 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası 7 mahkûmun infazı yapıldı. 19 idamın 18’i siyasiyken 1982’de idam edilen Ednan Kavaklı tek adi suçlu olarak kayıtlara geçti.  Cezaevinde; Cüneyt ArcayürekMahmut AlınakFakir BaykurtHatip DicleOrhan DoğanBülent EcevitYılmaz GüneyNâzım HikmetYaşar KemalYavuz ÖbekciSelim SadakSırrı SakıkKemal TahirMetin TokerMuhsin Yazıcıoğlu ve Leyla Zana gibi çok sayıda ünlü tutuklu ve mahkûm kaldı.

29 Eylül 1999’da başlatılan Hayata Dönüş Operasyonu sırasında cezaevinde 10 kişi öldü, 100’e yakın kişi de yaralandı. Ulucanlar Cezaevi 1 Temmuz 2006’da kapatıldı. Daha sonra restore edilerek müzeye dönüştürüldü.

Uçurtmayı Vurmasınlar filmi 1989 yılında bu cezaevinde çekildi.

Yılmaz Güney‘in Duvar filminin ilham kaynağı oldu.

2009 yılında yayınlanan Ezel dizisinin cezaevi sahneleri burada çekildi

 

 

Cezaevinde; Atatürk döneminde 7, 20 Mayıs 1963‘teki başarısız askerî darbe girişimi sonrası 2, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası 3 ve 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası 7 mahkûmun infazı yapıldı.

 

Mahkûm Suç İnfaz Tarihi
İskilipli Âtıf Hoca Anayasa’yı İhlal 4 Şubat 1926
Ali Rıza Hoca Anayasa’yı İhlal 4 Şubat 1926
Cavid Bey İzmir Suikastı 26 Ağustos 1926
Doktor Nâzım İzmir Suikastı 26 Ağustos 1926
Filibeli Hilmi İzmir Suikastı 26 Ağustos 1926
Nail Bey İzmir Suikastı 26 Ağustos 1926
Abdülkadir Bey İzmir Suikastı 1 Eylül 1926
Fethi Gürcan Anayasa’yı İhlal 27 Haziran 1964
Talat Aydemir Anayasa’yı İhlal 5 Temmuz 1964
Deniz Gezmiş Anayasa’yı İhlal 6 Mayıs 1972
Yusuf Aslan Anayasa’yı İhlal 6 Mayıs 1972
Hüseyin İnan Anayasa’yı İhlal 6 Mayıs 1972
Necdet Adalı Adam öldürme 7 Ekim 1980
Mustafa Pehlivanoğlu Adam öldürme 7 Ekim 1980
Erdal Eren Adam öldürme 13 Aralık 1980
Fikri Arkan Adam öldürme 27 Mart 1982
Ednan Kavaklı Tecavüz – Cinayet 18 Haziran 1982
Ali Bülent Orkan Adam öldürme 13 Ağustos 1982
Levon Ekmekçiyan Esenboğa Havalimanı saldırısı 29 Ocak 1983

 

 

 

Diego Armando Maradona

 

1960’ta Buenos Aires’te bir gecekondu mahallesinde doğan Diego Armando Maradona, bazıları tarafından Brezilyalı Pele’den bile daha iyi bir futbol süperstarı olmayı başararak yoksulluktan kurtuldu.

491 maçta 259 gol atan Maradona, 20. yüzyılın en büyük futbolcusu anketinde Pele’yi geride bırakmış, bunun üzerine FIFA oylama kurallarını değiştirerek iki oyuncunun da ödül almasını sağlamıştı.

Maradona, Los Cebollitas adlı gençlik takımını 136 maçlık yenilmezlik serisine taşıdı.

Milli formayı ilk defa 16 yaş 120 günlükken giydi.

Maradona’nın Arjantin milli takımıyla 91 maçta 34 gol atması, inişli çıkışlı uluslararası kariyerinin yalnıza küçük bir kısmını oluşturuyor.

1986’da ülkesinin Meksika’da Dünya Kupası’nı kaldırmasını sağlayan Arjantinli, dört yıl sonra da takımını finale taşıdı.

1986’daki turnuvanın çeyrek finalinde, hayatını boyunca peşini bırakmayacak bir olay yaşandı.

Arjantin’in İngiltere ile oynadığı çeyrek final, iki ülke arasında dört yıl önce yaşanan Falkland Savaşı nedeniyle ayrı bir öneme sahipti.

Futbol sahası, savaş sahasına dönüşmüştü.

Maçın 51. dakikası da golsüz geçerken Maradona zıplayarak kaleci Peter Shilton’ın dokunmak üzere olduğu topu eliyle ağlara yolladı.

Sonrasında bu golün “Biraz Maradona’nın kafası, biraz da Tanrı’nın eli sayesinde” atıldığını söyledi.

Maradona geçen yüzyılın en tartışmalı golünü attıktan yalnızca dört dakika sonra da pek çokları tarafından “20. yüzyılın en güzel golü” olarak adlandırılan golü attı.

Topu kendi sahasında alan Arjantinli, büyüleyici ve dolambaçlı bir koşu ile birden fazla rakibini oyundan düşürdü, sonunda kalevi Shilton’u da geçerek topu ağlara yolladı.

Golün ardından BBC yorumcusu Barry Davies, “Bunun fevkalade bir gol olduğunu söylememiz lazım. Hiçbir şüpheye yer yok. Bir futbol dehasını izledik” demişti.

İngiltere farkı bire indirse de Arjantin turu geçti.

 

 

Maradona’nın zaman çizelgesi  
1977: Macaristan maçıyla ilk milli forma 1991: Doping testi sonucu 15 aylık futbol yasağı
1982: Barcelona’daki iki sezonun ardından Napoli’ye transfer 1994: Dördüncü dünya kupası turnuvasında forma giydi fakat doping testi pozitif çıktı
1986: Arjantin ile Dünya Kupası 1997: Üçüncü defa dopingli yakalanmasının ardından emekli oldu
1990: Arjantin ile Dünya Kupası finali, Napoli ile ikinci şampiyonluk 2010: Dünya Kupası’na çeyrek finalde veda edince iki yıllık Arjantin Milli Takımı menajerliği sona erdi

 

Dünya futbolunun efsaneleşmiş figürlerinden Arjantinli futbolcu Diego Armando Maradona’nın kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesinin üzerinden iki yıl geçti. Arjantinli futbol efsanesi Diego Armando Maradona, iki yıl önce bugün kalp krizi geçirerek vefat etti. Katar’da başlayan 2022 Dünya Kupası, futbolculuğu döneminde Boca Juniors, Barcelona ve Napoli formalarıyla farklı kulvarlarda 9 şampiyonluk yaşayan, Arjantin Milli Takımı’yla 1986 Dünya Kupası’nı kazanma başarısı gösteren Maradona’nın olmadığı ilk Dünya Kupası oldu.

İngiltere’nin The Guardian gazetesinden Jonathan Wilson, onun zorlu yaşam şartlarıyla ilgili bizimle şu anekdotu paylaşıyor:

“Bir gece, henüz yeni yeni yürümeye başladığı dönemde, Maradona açık bir foseptik çukuruna düştü. Dayısı Cirilo bir yandan çukurdan çıkması için ona yardım etmeye çalışıyor, bir yandan da aşağı sesleniyordu: ‘Diegito, başını boktan yukarıda tut.’

“Bu cümle daha sonra hayatının zorlu dönemlerinde Maradona’nın adeta bir mantra gibi sık sık tekrarladığı bir ifade haline gelecekti.”

Maradona 2005 yılında yayınlanan otobiyografisi “El Diego”da da bu golden bahsedecekti. Arjantin Maradona’nın attığı iki golle İngiltere’yi yenmeden yalnızca dört sene önce, 1982’de Arjantin ve İngiltere arasında yaşanan ve Arjantin’in yenilgisi ve toprak kaybıyla sonuçlanan Falkland Savaşı‘na atıfta bulunan futbolcu kitabında kısaca şöyle dedi:

“Bu, bir futbol takımını değil, bir ülkeyi yenmek gibiydi… Her ne kadar oyundan önce futbolun Malvinas (İng. Falkland) Savaşı ile hiçbir ilgisi olmadığını söylemiş olsak da pek çok Arjantinli çocuğun orada öldüğünü, bizi orada minik kuşlar gibi biçtiklerini biliyorduk.

“Bu, bizim intikamımızdı; bu … Malvinas’ın bir bölümünü geri almak gibiydi. Hepimiz önceden bu iki şeyi birbirine karıştırmamamız gerektiğini söylemiştik, ama bu koca bir yalandı. Bir yalan! Bunun dışında başka hiçbir şey düşünmedik, sanki sıradan bir oyun olacakmış gibi!”

 

 

Maradona futbolu bıraktıktan sonra 2000-2005 yılları arasında da sık sık Küba’yı ziyaret etti. Bu dönemde Fidel Castro ile yakın dost olan Maradona 2004 yılında Küba’da kokain tedavisi de gördü.

Sağ kolunda Che Guevara’nın, sol bacağında ise Castro’nun dövmelerini taşıyan Maradona 2005 yılında Arjantinli bir televizyon programı için Castro ile bir röportaj yapmış, Castro ise onu şu sözlerle anlatmıştı:

“Diego harika bir dost, aynı zamanda da çok asil. Harika bir sporcu olduğu ve hiçbir kişisel maddi çıkar gözetmeksizin Küba ile dostluk kurduğu su götürmez bir gerçek.”

Evrensel gazetesinin Marcos Vazquez’den aktardığına göre, Maradona 2006 yılında Castro’nun ölüm haberini aldığında Davis Cup finali için Hırvatistan’daydı. Castro’nun ölümü üzerine şöyle demişti:

“Benim için bir baba gibiydi. Turnuva bitince Küba’ya giderek dostuma veda edeceğim. O, Arjantin bana sırtını dönerken Küba’nın kapılarını bana açtı.”

Exit mobile version