Hergün biraz daha tahrip ettiğimiz Balıkesir ormanları

1-Genel Durum

Klimatik analizler,  Balıkesir ili bitki örtüsünün orman olduğunu  ortaya koymaktadır.  Beşer eli dokunmadan önce  il yüzölçümünün % 98 kadarı tabii orman alanıydı. 1  Yani tabii orman örtüsünün % 53 ü ortadan kaldırılmıştır Şimdi bu oran % 45 kadardır. İlimiz  binlerce yıllık bir iskan sahası  olduğu için insanoğlu, yakacak temini, kereste temini, ziraat alanları  oluşturma, hayvancılık faaliyetleri, kasıtlı yangınlar  ve diğer sebeplerle bu ormanı tahrip etmiş ve yer yer de ortadan kaldırmıştır.

İlimizde genellikle Akdeniz iklim şartları hakim olmakla beraber. Nüans farkları esas alınırsa  bu iklimin üç alt  tipinin varlığı anlaşılır.

1-Ege kıyılarında, tüm karakteristiği ile esas Akdeniz iklimi hakimdir. Yani kışlar ılık ve yağışlı , yazlar kurak ve sıcak.  Bu şartlar altında yörede  yangına hassas “kuru orman “ gelişmiştir.

2-Marmara kıyılarında,  Karadeniz etkisiyle kısmen değişime uğramış bir alt tip yayılış  gösterir. Yani yaz kuraklığının hafiflediği ve kış sıcaklıklarının da Ege kıyılarına nazaran biraz düştüğü  bir alt tip. Bu şartlar altında “nemli orman”  özelliği kazanmış bir topluluk ortaya çıkmıştır.

3-İlin İç kesimleri  bir geçiş bölgesidir. Akdeniz iklimi etkileri kaybolmaya başlar. Karasal etkiler ortaya çıkar. Buralardaki orman toplulukları kurak olma özelliklerini devam ettirirler.

Dağlık kesimlerde ormanın dikey  doğrultuda farklı kademeler oluşturduğu dikkat çeker.  Sıcak -kurak  alt kademeye kuru orman, serin nemli kademeye  nemli  orman yerleşmiştir.

İlin toprak çeşitleri, orman tipinin  değil, fakat ormanı teşkil eden  ağaç türleri üzerinde etkili olur. Kireçli toprakları seven ve sevmeyen  türler ortaya çıkar. 

Nihayet insan faktörü  ilimiz orman varlığı ve dağılışı üzerine damgasını vurmuştur. Bazı Paleolitik iskan noktalarıyla ve Kizikos, Antandros, Adramityum, Asssos  gibi antik yerleşmeleriyle çok eski bir iskan  sahası  olan ilimizin, ormanları,  yukarda da belirtildiği gibi yarı yarıya ortadan kalkmıştır. Ancak ilimizin mevcut orman varlığını (yüzölçümün % 45 kadarı) , biz , günümüz sakinleri tarafından  korunduğu söylenemez. Resmi istatistiklere yansımasa da bu oranın  en azından % 5-10 kadar azaldığı bir gerçektir.

2-İlimizin ormanları , yayılışları, orman tipleri ve bileşim  özellikleri

Üç farklı klimatik yöremizde üç farklı orman tipi yayılış göstermektedir.

-Kızılçam  (Pinus brutia) ormanları. İlimizde esas yayılış alanı , Edremit körfezi çevresidir. Bu ormanlar  Akdeniz iklim şartları altında gelişmiş olup ,kurak özellikte ve yangına karşı hassas topluluklar oluştururlar. İlimiz orman varlığı içindeki payı % 16 kadardır. Kızılçam, sıcak seven ve kuraklığa dayanıklı ibreli bir ağaç  türdür. Biz , yörede kızılçam ormanlarını Kazdağının körfeze bakan güney yamaçlarında, Madra dağında, Şabla dağında görüyoruz. 700-800 m ye  kadar çıkabiliyor. Sonra yerini karaçama bırakıyor.  Aslında kızılçam ormanları tüm yöreyi kaplıyordu.  Körfezin kıyısındaki ve Ayvalık adalarındaki bazı münferit ağaçlardan anladığımıza göre kızılçam ormanları deniz seviyesinden başlıyordu. Körfezin zeytinlik alanlarının neredeyse tamamı söz konusu ettiğimiz , geçmişteki kızılçam ormanları sahasında tesis edilmiştir.  Şimdi zeytin, tırmanışa geçmiştir. Kızılçam ormanlarını kemire kemire 450 m lere çıkmıştır.  Bu yöre için, ekolojik olan üst sınırını (300 m) çoktan aşmıştır.

Kızılçam ormanlarının içine bazı kurakçıl-yarı kurakçıl  meşe türlerinin de karıştığı gözlenir.  Fakat en çok karışmış olan tür saçlı meşe (Quercus cerris) dir.

Kızılçam ormanları her hangi bir nedenle tahribata uğradığında (degradasyon), yerlerini maki adı verdiğimiz  her dem yeşil çalı topluluklarına bırakırlar.  Müdahale edilmediğinde maki,  zamanla kızılçam topluluğuna dönüşür.

-Karaçam (Pinus nigra)  ormanları. Esas  yayılış alanı İlin doğusunda Dursunbey yöresi ve  dağların 500 m üstündeki kademesidir. Evvelce de belirtilmiş olduğu gibi Kazdağı’nın güneye bakan yamaçlarında 800 m nin üstünde yeralırlar ve zirveye kadar çıkarlar.  İl orman varlığı  içindeki payı %22.5 tur.  Karaçam soğuğa dayanıklı ve fazla sıcaklıktan hoşlanmayan bir türdür.

Alaçam, Ulus ve Bigadiç dağlarında, batıda Kazdağı ve Madra dağının yüksek kesimlerinde  yayılış gösterir. Optiumum şartlarını Alaçam dağlarında bulmuştur. Burada ağaçlar kesestelik, düzgün gövdeli ve yüksek boyludur. Karaçam ormanları da kuru orman kategorisi dahilindedir. Yangına karşı hassasdır.

Meşe (Quercus) ormanları. Yayvan yapraklı ağaçlardan olan meşelerin teşkil ettiği ormanlar, il ormanlarının % 30 unu kapsar. İlde en yaygın orman  tipidir  Daha ziyade ilin kuzeyinde iç kesimlerinde yayılış gösterir.  Meşe kışın yaprak döker, 35 m ye kadar boylanabilen heybetli ve estetik bir ağaçtır.  Meşelerin ilimizde 10 kadar türü saptanmıştır 2.    Orman kuran türler, saçlı meşe (Q.cerris), macar meşesi (Q. frainetto) ve sapsız meşe (Q. petraea) dir. Meşeler Marmara Adasından başlar, Gönen ve Manyas  dağlarını örter, güneyde İvrindi ve Savaştepe platolarına yayılır.

Palamut meşeleri (Q. ithaburensis), Dursunbey yakınlarındaki Palamut dağında özel bir yayılışa sahiptir. 3

Bunlar; saplı meşe, sapsız meşe, mazı meşesi, kermez meşesi, saçlı meşe, Makedonya meşesi, palamut meşesi, tüylü meşe ve yalancı tüylü meşe (Q. virgilliana) dir. Lübnan meşesinin de bulunma ihtimali  vardır.

Kayın (Fagus) Ormanları.  Kayın, Karadeniz orman bölgesinin ağacıdır. Fakat Balıkesir ilinde de yayılışı vardır. Kayın kışın yaprak döken, yayvan yapraklı ulu bir ağaçtır. Kerestelik ağaçlar arasında başta gelir. Esas yayılışı İlin kuzeyindedir. Fakat orta kesimin yüksek dağlarında ve batıda Kazdağları’nda da görülür. Kuzeyde Kapıdağ yarımadası, Gönen dağları, Sularya, Kuşaklıçal ve Çataldağ’da yayılır.  Kayın ormanlarının il orman varlığı içindeki payı % 2.2 kadardır. İlin orta ve güneydoğu kesimlerinde  Ulus dağı ve Alaçam dağında da kayın ormanları mevcuttur.  Ancak bu dağlarda kayınlar 1500 m yükseltiden itibaren başlar. Alaçamda 1900 m ye kadar yani ormanın üst sınırına kadar  yükselir. Sındırgı Seydan dağında da bir miktar kayın vardır. Kazdağlarında kayın, güney yamaçta değil kuzey yamaçtadır. Bilhassa Gürgen dağı kayın ormanlarıyla örtülüdür. Eybek dağının kuzeye bakan yamaçlarında kayınlar mevcuttur. Balıkesir ilinden güneyde kayına rastlanmaz.

Ardıç (Juniperus) ormanları. Bilhassa Dursunbey, Kepsut  yörelerinde yayılış gösterir. ,İbreli  bir ağaç türüdür. Sert ve kokulu bir odunu vardır. Ardıçlı yaylaların  temiz ve kuru havası insan sağlığı bakımından  mükemmel muhitlerdir. Boylu ve kokulu ardıç olmak üzere ilimizde ağaç formunda iki çeşit ardıç vardır.

Burhaniye ilçesi dahilinde Böyren ve Burunören yaylaları civarında de ardıç birlikleri  mevcuttur   4

-Göknar (Abies) ormanları.  Balıkesirde iki çeşit göknara tesadüf edilir. Biri Uludağ göknarı (Abies bornmüllerian) diğeri, endemik olduğu ifade edilen Kazdağı göknarı (Abies equi-trojani) dir. Uludağ göknarı Karadeniz iklimi ağacıdır.  Ancak doğu Marmara’da da yayılmıştır. Konik şekilli , estetik bir ibreli ağaç türüdür. İlimizde Susurluk Çataldağ’da kayınla karışık olarak yayılış gösterir. Kazdağı göknarı ise Kazdağı -Gürgen dağında bazen saf, bazen de kayınla karışık olarak bulunmaktadır.

Fıstıkçamı (Pinus pinea). Kozalakları içindekki tohum tanelerinden faydalanılan  estetik bir ibreli ağaçtır.  Taç kısmı toplu-şemsiye biçiminde çok güzel görünümlü bir ağaçtır. Akdeniz iklim şartlarında yaşar. İlimizde Burhaniye Kırtık ve Ayvalık Bağyüzü  köyleri civarında küçük birlikleri vardır. Ağaçlandırma suretiyle çoğaltılmış ve plantasyonları tesis edilmiştir.  Esas yayılışı il dışında Madra dağı Kozak yöresinde (Bergama) dadır. Burada  11 000 ha fıstıkçamı alanı vardır.  Fıstıkçamı toprak da seçer, granitlerin ayrışmasından hasıl olmuş kumlu toprakları sever. Aynı topraktan hoşlanan Kozak üzümü (kara ve beyaz kozak) bağları fıstıkçamı alanları arasına serpilmiştir.  Şahane bir zirai kültür peyzajı oluşturur. 5

İlimiz ağaç türleri bakımından çok zengindir. 70 kadar ağaç türü  mevcuttur.  Bunlar birlikler  oluştururlar.  Bunlardan gürgen (Çarpinus)  nemli vadilerde ve kuzey yamaçlarda yeralır.   Kestane, (Castanea),  en çok  Korucu ve Bigadiç taraflarındadır Ihlamur (Tilia) daha çok kuzey kesimlerdedir. Akçaağaçların (Acer) çeşitli türleri vardır. Titrek kavak (Populus tremula), akkavak sık sık rastlanan türlerdir. Porsuk (Taxus baccata) ibreli bir tür olup  pek yaygın değildir.  Arazi çalışmalarımda Madra dağının ve Çataldağın zirve nahiyesinde rastlamıştım. Yine ibrelilerden servi (Cupressus) ye Edremit yöresinde tesadüf edilmektedir. Çitlenbik (Celtis),  keçi söğüdü  (Salix caprea), kızılcık, dışbudak (Fraxinus) il ormanlarımızda   tesadüf edilen diğer ağaç türlerimizdir. 6

Çınar (Platanus) toplulukları ve aksöğüt (Salix alba) akarsu boylarında görülğür. Ahlat ve menengiçler ise tarım arazileri kenarlarında  münferiden bulunurlar.

 SONUÇ

1-İlimizin ormanları  son yıllarda çok süratli bir tahribata maruz kalmaktadır.  Öncelikle orman içlerinde açılan maden ve mermer ocakları sebebiyle. Madra dağında, Kuşaklıçalda, Turfal dağında bulunanlar bunlardan bazılarıdır. Binlerce hektar orman alanını tahrip etmişlerdir. Ve bunları yerleşmelere bağlayan irtibat yolları ile

2-Eski güzergahlardan, orman içinden geçenler  genişletilirken, yüzlerce hektar orman alanını  ortadan kaldırmaktadır Yanlara doğru yapılan açmalar sırasında titizlenmeden, gelişigüzel ve savruk biçimde  o güzelim ağaçlar kesilmektedir.

3-Yeni otoyollar. İlimizden iki önemli otoyol geçiyor. Biri yeni İzmir otoyolu, diğeri de Çanakkale köprüsüne bağlanacak otoyol.  Mesela orman  içinden geçen bir otoyolun 20 km uzunluğunda ve 20 m enindeki bir kesitinde 40 hektar orman alanı ortadan kalkmaktadır.  Buna göre diğer durumları mukayese edebiliriz.

4-Rüzgar enerji santralleri (RES). İlimiz hava hareketlerinin (rüzgarların) geçiş yolu üzerinde olduğundan tepe olsun dağ olsun tüm zirvelerine rüzgar enerji santralleri  yerleştirilmektedir.  Bu işer sırasında yer açma ve servis yolu yaparken  yine yüzlerce hektar orman alanı ortadan kaldırılmakta ve de tahrip edilmektedir.  Sularya ve Çataldağdaki durumlar misal olarak gösterilebilir.  Buralar en kıymetli kayın ormanlarımızın  bulunduğu sahalardır.

5-Orman  alanları içine inşa edilen kaçak ve resmi yapılar. Denetleme  yetersizliği veya başka sebeplerle orman alanları içine kaçak yapılar inşa edilmekte  ve   orman alanları yok edilmektedir. Ayrıca orman içi alanlarda çoğu gereksiz  bir çok inşaat yapılmakta, orman betonlaşmakta, kesilmekte, tahrip edilmekte ve hektarlarca orman yok edilmektedir. Bazı durumlarda da orman civarı köylüleri tescilli orman alanlarını, bilhassa sınır kesimlerde, geçerek  sahayı tarım alanlarına çevirmektedirler.   Kazdağları çevresinde bu olaylara sık sık şahit olunmaktadır.

6-Traşlama kesimler ve amenajman çalışmaları.  Bazı mıntıkalarda  emval üretimi için, devlet eliyle  orman toptan, tıraş edilir gibi kesilmekte ve ortadan kaldırılmaktadır. Tenkit edildiğinde de sahayı ağaçlandıracağız cevabı verilmektedir. Unutmayalım, ağaçlandırmalar orman değildir. Çünkü orman bir ekosistemdir.  Ağaçlandırmaların orman olabilmesi için , yeni bir  jenerasyon hasıl etmesi, fauna ve floranın geri gelmesi gerekmektedir. Ağaçlandırmalarla ekosistem tahrip edilmekte ve bozulmaktadır.

Ayrıca tıraşlanan sahaya ekolojik şartların dikte ettiği tür değil, oranın şartlarına yabancı olan bir tür dikilmektedir. Dolayısıyla bu yeni tür oraya adapte olamamakta ve zamanla ortadan kalkmaktadır.  mesela meşe sahalarına kızılçam, karaçam ve  sedir gibi, servi gibi, fıstıkçamı  gibi  türler dikilmektedir. Bunlar yeni bir jenerasyon geliştirememekte ve saha zaman içinde asli türlerine geri dönmektedir. Meşe sahalarında doğal gençleştirme uygulanması en doğru metottur.

7-Yangınlar.Yangınların esas sebebi  beşeridir. Bunlar kasıtsız ve kasıtlı olarak çıkmış yangınlardır. Maalesef kasıtlı yangınların pek çoğunun faili  meçhul kalmaktadır. Balıkesir ilinde  her yıl pek çok  orman yangını meydana gelmektedir. Pek çoğu beşeri etkilerle çıkmaktadır. 7-8 yıl önce Kepsut  Sarfaklar köyü civarında çıkan orman yangını  üç gün devam etmiş ve kızılçam ormanları çıra gibi yanmıştı. Faili meçhul yangınlar için, Yaz mevsiminde, hali yerlerdeki ormanlardan geçen yolların sıkı bir denetime tabi tutulması  gerekmektedir.

8-Hayvancılık. Ormanlara zarar veren hayvancılık faaliyetlerinin   en başta geleni keçi beslenmesidir.   Bilhassa kıl keçileri, çam ormanlarında fidanların filizlerini yiyerek ağaçların gelişmesine ve ormanın alan kaybetmesine ve degrade olmasına sebebiyet vermektedir. Ancak kıl keçilerinin sayıları eskisine göre  çok azalmıştır. Devlet köylüye Avrupa kökenli ve ormana zarar vermeyen keçi cinsleri dağıtmıştır. Kıl keçileri,  ilimizin  bazı yörelerinde az da olsa varlıklarını sürdürmektedirler. Türkiye’nin her bölgesinde meralar azaldığı için artık kapalı mekan hayvancılığına geçilmiştir.

9-Kaçak kesimler.  Maalesef az da olsa, çeşitli sebepler yüzünden kaçak kesimler devam etmektedir. Bu hususla ilgili olarak Çataldağ kayınlarının   büyük bir tahribata maruz kalmış olduğunu söyleyebiliriz.

10-Egzotik türler. Son yıllardaki ağaçlandırmalarda  yerli değil de egzotik türler tercih edilmektedir.  Bilhassa şehir peyzajlarında. Yerli türlerimiz artık tehlikeye düşmektedir. Meşelerimiz, çamlarımız, çınarlarımız, ıhlamurlarımız v.s. Yerli türlerimize sahip çıkmalıyız.

11-Anıt ağaçlar, nadir türler, endemik ve reliktler. Bu hususta ilimiz büyük bir zenginliğe malik iken, bu zenginliğin kıymeti bilinmemektedir. Edremit yöresinde anıtsal çınarlar o kadar boldur ki, insan burayı çınar cinsinin menşey sahası  zannedebilir.7      Doğu akçaağacı (Acer sempervirens)  Üvez, At elması, çiçekli dişbudak, erguvan  gibi türler az rastlanılanlardandır.  Korunmaları gerekir. Yine sadece Trakyada varlığı tespit edilmiş olan tatar akçaağacının da bulunma ihtimali çok  kuvvetlidir. Endemik ağacımız, kazdağı göknarının yanısıra  hırkanya akçaağacıdır (Acer hyrcanun keckianum). Kazdağında ve Havran civarında tespit edilmiştir.

Relikt çalı türümüz (sarı çiçekli ormangülü)  vardır. Fakat ağaç türlerimizden hangilerinin relikt olduğu hususunda bir çalışma yapmak gerekmektedir.

Büyük bir maddi ve manevi kıymete sahip ilimiz ormanlarını  tahribatlara ve alan kayıplarına karşı korumak, onları sevmek, saygı göstermek hem bizlere, hem de devletimizin ilgili resmi kurumlarına düşen en önemli görevlerimiz  arasındadır.

 

1-Sönmez, S. (2OO5), “Balıkesir İlinin Vejetasyon Formasyonları”,  Balıkesir Sempozyumu 2005, Tebliğler Kitabı, Balıkesir Belediyesi, Balıkesir 2005.

2-Cürebal,İ.; Efe,R.; Soykan, A.; Sönmez,S. (2013), “Balıkesirin Ağaçları ve Çalıları”, Balıkesir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları No: 7, Balıkesir 2013.

3-Boyraz, N.  2004, “Balat Çayı Havzasının (Balıkesir-Dursunbey) Bitki Coğrafyası “, Basılmamaış Yüksek Lisans Tezi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı, Balıkesir 2004.

4-Sönmez, S. (1998), “Burhaniye ( Balıkesir )  yakınlarındaki  boylu ve Kokar Ardıç (Juniperus excelsa-Juniperus foetidissima) Toplululuğunun Ekolojisi”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, Balıkesir.

5-S.Sönmez (1996, ” Havran Çayı-Bakırçay Arasındaki Bölgenin Bitki Coğrafyası,”  Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye Coğrafyası Anabilim Dalı, İstanbul.

6-a.g.e.

7-Cürebal,İ.; Efe,R.; Soykan, A.; Sönmez,S. (2011),”Edremitin Anıtsal ve Korunmaya Değer Ağaçları”,Edremit Belediyesi Kültür Yayınları No: 5, İstanbul.

Exit mobile version