GASTRONOMİ ŞEHRİ OLACAKMIŞIZ!

GASTRONOMİ Şehri olacakmışız.

Oluruz elbet. Her şeyi nasıl olduysak onu da oluruz.

En son ‘Öğrenen Şehir’ olduyduk meselâ!

Ondan önce Akıllı Şehir dediler.

Sanayi Şehri, Turizm Şehri, Tarım Şehri, cart curt.

‘Marka Şehir’ organizasyonu yaptılar. Balıkesir’in ürünlerini markalaştırıp pazarlayacaklar falan.

Sağlık Şehri, Turizm Şehri, Eğitim Şehri, şu bu.

Acayip destinasyonlarımız var bizim.. Kimsede yok başka!

Destinasyon destinasyon deyip duruyorlar. Yabancı sözcüklerle süsledin mi mevzuyu daha bi afili oluyor; kulağa hoş geliyor.

Nedir destinasyon?

TDK’ya göre: Varılacak olan yer.

Varamamışız yani hedefe. Varsaydık, destinasyon demeyecektik.

Ayrıca Fransızca bir sözcükmüş bu. Alıp monte etmişiz.

Fransız mallarını boykot edeceğiz ya.. Fransızca sözcükleri de imha edelim o zaman.

Destinasyon demeyelim.

 

***

GOOGLE‘da ‘gastronomi’ yazınca direkt Gaziantep ve Hatay çıkıyor karşınıza.

Türkiye’nin seksen bir vilayetinin kendine özgü gastronomi kültürü varsa da..

Antep ve Hatay olayı erken keşfetmiş; UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi kategorisinden direkt dalış yapmış.

Adamların festivalleri, şenlikleri falan var. Her sene mutfak kültürlerini cümle aleme duyuruyorlar

Bizim memleket gastronomiyi geç keşfetti.

Meselâ bizim oğlan “hukuk okuyacağım” diyordu; “sallasan avukata çarpıyor” dedim.. “Bak, yemeyi içmeyi seviyorsun, mutfağa ilgin var, gel gastronomi oku” dediğimde..

Türkiye’de iki ya da üç üniversitede gastronomi bölümü vardı.

Gitti Kıbrıs’ta dört sene okudu.

Antep’teki Üniversiteye gönderseydik ocağımıza incir ağacı dikerdi. Onu da yiyeceğim, bunu da yiyeceğim, damak tadı, lezzet keyfi derken.. İncir ağacı yani!

Şimdi halinden memnun. Hem yapıyor, hem yiyor.

Ha işte onu diyeceğim; biz geç keşfettik mevzuyu.

Keşif de sayılmaz zaten; keşfedilmişi yeniden keşfetmek olmaz!

 

***

MARKA ŞEHİR diye bi şey tutturdular şimdi. Proje bu.

Bizi on dört gün karantinada kalmaya mecbur eden Marka Şehir Lansmanı vardı iki üç hafta önce, hatırlarsınız. Gittik, dinledik; temaslandık; karantinaya alındık o lansmanda.

Geldi geçti neyse.

Orada Marka Şehir logosunu tanıttılar. Renkli menkli bi şeydi.. Yirmi ilçeyi renklerle bütünleştirmek falan.

Şimdi bu projenin ikinci aşamasında Gastronomi Şehri Balıkesir protokolü için imzalar atıldı.

Yapılan açıklamalarda ‘ikinci aşama’ denilmiş ama.. Birinci aşama neydi, onu anlayamadık.

 

***

GASTRONOMİ adına Balıkesir ne yapacak peki, belli mi?

Protokol imzalandı ya.. İmzalayanlar ne yapılacağına karar verecekler elbet.

Bundan sonra ne yapılırsa yapılsın, başkalarının taklidi olur.

Ne kadar özgün de olsa mutfağın, gastronomi adına ne kadar çok malzemen varsa da.. Antep’i, Hatay’ı tekrarlamak olur yani.

Ünlü şefleri çağırır, festival düzenlersin, kategorik yarışmalar falan yaparsın.. İşte ne bileyim, memleketin üç beş marka ürününün tanıtımı olur, şehir şenlenir…

Onun ötesine geçmek lazım.

 

***

KIRMIZI etle höşmerimi ve dahi Balıkesir Kaymaklısı’nı saymazsak.. “Balıkesir’e özgü lezzetler” sorusuna doğru düzgün kaç kişi yanıt verir sizce?

“Efenim, bizim meşhur tiridimiz var…”

Banmalık olan mı? Tiridine tiridine bandım diyor ya türküde…

Başka ne var?

“Eee, şeeey…”

Gastronomi deyince direkt Ayvalık gelir akla…

Yaşamını Ayvalık’a adamış, romanlarıyla, belgeselleriyle Ayvalık’ı anlatmış, gazeteci – yazar – çevirmen merhum Ahmet Yorulmaz’ın adını duydunuz mu hiç meselâ?

Onlarca kitabı, çevirileri vardır. Romanlarında bile Ayvalık mutfağına atıf yapar, yemek tarifi verir. Okudunuz mu?

Sanmıyorum.

“Ayvalık’ı Gezerken’i bir okuyun derim.

Bugün ilçenin girişindeki dandik park alanına ismini verdikleri adam, Ayvalık’ı dünyaya tanıtan adamdı aslında.  Yaptığı yemekler ve Ayvalık’a özgü otlu mezelerin tadına bakmışlığım vardır.

Bir keresinde, birbirinden farklı on çeşit makarna sosu hazırlamıştı; nasıl da lezzetliydi hepsi.

Ayvalık Pazarı’nı bilenler bilir; otçullar çokça gelir. Ahmet Yorulmaz da otçullardandı.

Ayvalık Belediyesi, O’nun kitaplarını, eserlerini, çevirilerini, yine O’nun adını taşıyan bir kütüphanede toplasın; Ahmet Yorulmaz’ın geçtik Ayvalık’ın tarihini, coğrafyasını anlattığı kitapları, gastronomi kültürüne yaptığı katkıya dikkat çeksin. Gastronomi Şehri için lazım.

 

***

SİZ hiç Mübadele Çorbası içtiniz mi?

Bizim Aşçı Fok Ablamız var; Nurdan Çakır Tezgin.

Körfez’de yaşar.

Girin ascifok.com’a.. Gastronomiye yıllarını veren, birikimini herkesle paylaşmaktan çekinmeyen, Ege’nin ot kültürüne dair yüzlerce makalesini ve nefis tariflerini okuyun.

Mübadelenin konu edildiği bir etkinlikte görev almış ve Ayvalık Köylü Pazarı’nda Mübadele Çorbası kaynatmıştı birkaç yıl önce. Gittim; yapılışını izledim. Sonra o şifalı çorbaya kaşık salladım.

Tarhanayı bilirsiniz, şehriyeyi, mercimek çorbasını.. Bizim etli çorba vardır bir de.. Mübadele Çorbası başka bir şey.

Şimdi “Gastronomi Şehri olacağız” diyeceksin, ama Balıkesir’de gastronomiye değer katanları bilmeyeceksin.

Olmaz yani.

 

***

YİNE Aşçı Fok’un, Antandros Şehri’ne özgü bir yemek sosu sunumu olmuştu birkaç yıl önce.

Garum Sos.

Şu sözlerle anlatmış antik sosu: “Antik çağlardan günümüze gelebilmiş yegane lezzet Garum. Diğer adıyla Liguamen, balık boku sosu, kanlı sos…”

Nereden baksak üç bin yıllık lezzet.

Meşakkatli iş sosu hazırlamak. Yapıldıktan sonra birkaç ay bekletilmiş, hazır olduğunda sunumu yapılmıştı.

Bu güzellikleri unutmamak gerek. Gastronomi Şehri sadece kuzu etiyle, tiritle, höşmerimle, zeytinyağıyla, çeşit çeşit peynirle olmaz. Bunlar her yerde var. Gastronomi, tarihtir aynı zamanda.

Yani sadece yöreye özgü yemekler faslında bakmak doğru değil.

Antik çağlardan bugüne mutfağı ele almak lazım.

 

***

 

İŞTE ne bileyim, Mastır Şef’teki gibi mutfağı kuralım, Balıkesir yemekleri yapalım faslındaysa bu Gastronomi Şehri muhabbeti..

Hani Dünya Balıkesirliler Günü gibi.. İki sene bir Ankara, bir İstanbul tanıtım; sonra finiş.

Bir de işin içinde Üniversiteler var. Haydi Balıkesir Üniversitesi’ni anladık; kendi içinde, kapalı kutu bir Gastronomi bölümü var Turizm Fakültesi’nde. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nin gastronomiyle ilgili nesi var?

Yani, hangi alanda kent belleğine kazınmış çalışmaları olmuş da bu üniversitelerin.. Gastronomi Şehri projesinde etkili olacaklar?

Bu mevzuda yazılacak daha çok şey var elbet.. Yazarız.

 

 

 

Exit mobile version