CHP’deki değişimin yansımaları…

ERGÜN AYDOĞAN

 

14/28 Mayıs seçimleri sonrası sarsılan muhalefet cephesinde CHP’yle başlayan değişim tartışmaları Türk siyasetinden örneğine pek rastlanmayan bir biçimde kurultay yarışında değişimle sonuçlandıktan sonra. CHP ve parti ve kamuoyunun dikkat kesildiği konu ‘değişim’ etkisini nasıl gösterecek. Değişim birilerinin iddia ettiği gibi sadece kişilerin değişiminden ibaret mi kalacak yoksa gençleşen kadrolarla birlikte eleştirilen birçok uygulamalarda değişecek CHP, seçmendeki duygusal kopuşu durdurup, umudu büyütebilecek mi?

Değişimin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu iddia ederek başından beri değişimi savunan biri olarak 12 yıl aradan sonra katıldığımız ilk grup toplantısının ardından ikinci kez Meclis grup toplantısına katıldık. Kurultayda başlayan ve ilk iki grup toplantısında devam eden dil ve üslup değişikliği üçüncü grup toplantısında de devam etti. Bu ‘dil’ deki değişiklik sadece bizim gibi CHP’lileri değil kamuoyunun çoğunluğunu da mutlu ettiği kanaatindeyim!

Arzulu, istekli, hevesli ve iddialı bir görüntü veren Özgür Özel’e yönelik yapılan eleştiriler için vakit henüz çok erken, dedik ya; durun, daha kırkı çıkmadan, bu ne acelecilik!

Özgür Özel’in ‘’Bu ülkede iktidar yanlıları eşittir, muhaliflere düşman hukuku uyguladığınız için muhalifler daha az eşittir kardeşim!’’ diyerek vurguladığı ‘’54 merkezde Kürt’ler belediye başkanı seçiyor ama o belediyelere siz kayyum atıyorsunuz’’ sözleri çokça eleştiriliyor.

Bu söylem ’’Türk’ler ve Kürt’ler’’ olarak coğrafi bir ayrımcılık mıdır yoksa iktidarın ‘’Türk, Kürt’’ ayrımı olmaksızın sınır tanımaz hukuksuzluğun tanımı mıdır!?

Her ne kadar anayasanın değişmez maddelerini değiştirmeyeceği yönünde taahhüt veren CHP genel başkanları olmuşsa da; CHP bu ülkenin bölünmez bütünlüğünün teminatıdır

Özgür Özel Salı günkü üçüncü grup konuşmasında ‘’Bin 200 seçilmiş delegemiz, doğal delegelerimiz partinin o kötü gidişatına, o duygusal kopuşa müdahale ettiler. Son iki haftada partimize 7 bin 900 yeni kayıt var ama müjde şu: Yüzde 88,5’u 30 yaş altındaki genç kadınlar ve genç erkekler. Hani dedim ya, ‘baba evidir Cumhuriyet Halk Partisi’, kapıları ardına kadar açıyoruz. Bundan sonraki süreçte bütün gençleri kol kola, koşa koşa Atatürk’ün partisine bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Atatürk’ün partisine, baba ocağına davet ediyorum. CHP’nin tapusu ne bende ne kimsede, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tedir.’’

Sözleri, CHP’deki değişimin sadece isimlerin değişmesiyle, partinin gençleşmesiyle değil aynı zamanda siyaset ve söylem dilinin de çok fazla değiştiği 3 haftalık süreçte bariz olarak görülmektedir.

Özgür Özel yönetiminin başka bir farkı da, önceki dönem milletvekillerinin, CHP Genel Merkezinde kabul edilmesinde gösterilen sıcak ‘’karşılama’’ gelecekte ‘’bilgi ve tecrübe’’ den yararlanma anlayışının dile getirilmiş olmasıdır. Oysa bugüne kadar ‘’eskiyi yük sayan, yok sayan’’ bir anlayış, geçmişin ayak izlerini silme arzusu vardı.

Özgür Özel, PM salonuna girdikten sonra kürsüye geçmeden önce tek tek bütün milletvekillerinin elini sıktı, hoş geldiniz dedi. Çok sayıda milletvekili söz aldı, görüş, öneri ve başarı dileklerini iletti.

CHP Genel Başkanı olarak Özgür Özel’in önceki dönem milletvekillerini kabul ettiği Parti Meclis (PM) salonunda ‘’Esas ortaya koyduğumuz vizyon şu; Atatürk’ün partisine bir daha seçim kaybettirmemek, Atatürk’ün partisini iktidar yapmak. Biz başarılı olmak zorundayız. Tecrübeyi reddederek ve deneyimi dışlayarak hiçbir örgüt başarılı olamaz. Toplumda bir yenileşme talebi olduğu ortada. Ancak bu kadar köklü kurumun, tecrübeyi ve tecrübenin zamanın imbiğinden süzerek zihninde biriktirdiklerini dile getirmesi ve bizim bundan istifade etmesi bir zaruret. Bizim üzerimizden ve partimizin üzerinden elinizi çekmeyiniz. Lütfen en samimi eleştirilerinizi, yönlendirmelerinizi bizden esirgemeyiniz.’’

Şimdiye kadar pek alışılmamış ‘’bilgi ve tecrübe’’ den yararlanma anlayışı ne kadar uygulamaya geçirilebilir, gençlikle tecrübe ne kadar harmanlanabilir zaman içinde görülecektir. Ha ülkenin, siyasetin ihtiyacı var mı denirse kaçınılmaz bir ihtiyaç olmakla birlikte bizim siyaset anlayışımızda şimdiye kadar pek görülebilmiş değildir.

Toplum bilinen alışılagelmiş kısır siyasi çekişmelerden bıktı ve yoruldu. Ayrıca Türkiye’de siyasi yüzler, siyaset ‘eskidi’ artık toplum yeni yüzler ‘yeni nesil siyaset’ beklentisi içinde. Yeni nesil siyasetten kasıt siyasetin ‘bilinenleri, yaşanılanları’ olduğu gibi tekrar etmek, rakibinin özellikle iktidarın söylemlerine karşıt ‘dil’ oluşturmak, sadece ‘etki, tepki’ siyaseti değildir. Yeni nesil siyaset liderliği, rakibinin ne yaptığına bakıp, ona tepki vermekten ziyade ‘ne yapacağını’ topluma anlatmaktır. Toplumun önüne gelecek vizyonu koymak, kitlelere hayaller kurdurtmak, bugünkü olumsuzluklara mahkum olunduğunu değil, daha güzel, aydınlık yarınların mümkün olduğuna inandırabilmektir.

 

 

Exit mobile version