Benim cici silahım!..

MEHMET AKKAYALI

(Öğretmenin not defteri)

 

Amerikalı ünlü belgesel yapımcısı Michael Moor’un “Benim Cici Silahım” adlı 2002 yapımı filmi “En İyi Belgesel Film Oskarı”nı almıştı. Belgeselde Amerika’daki okul cinayetleri, korkunç bireysel silahlanma yarışması, silahlanmanın en büyük destekçilerinden oyuncu Charlton Heston’un bireysel silahlanmaya katkısı (!) acımasızca eleştiriliyordu.

Yakın zamanda İstanbul Esenyurt’ta meydana gelen “Tekel Bayii Baskını” bana yeniden bu belgeseli anımsattı. Tabii birtakım başka gerçekleri de.

Adana CHP Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin’in araştırmasına göre Türkiye’de iki buçuk milyon ruhsatlı silah varmış, yirmi beş milyon da ruhsatsız silah. 2022’de ülkemizde 2.278 kişi ateşli silahlarla vurulup öldürülmüş.

1981’de Uğur Mumcu silahlanmaya ve silahla terör arasındaki ilişkiye dikkat çekmek için “Silah Kaçakçılığı ve Terör” adlı bir kitap yazmıştı. Bu kitapta silahların nereden, nasıl, kimler tarafından getirilip satıldığını ayrıntılarıyla anlatmıştı. Ama yeterli önlem alınmadığı için bugünlere gelindi.

Filmlerin, dizilerin şiddeti özendirdiği, silahlanmayı teşvik ettiği de bir gerçek. Televizyonlarda sigara ve içkiler buzlanıyor;  gençler ve çocuklar sigara ve içkiyi görürlerse kullanmaya kalkarlar diye. Peki aynı mantıkla bakarsak, ekranda silah ve şiddet gören gençler ve çocuklar da  bunlara özenmez mi?

Yıllar önce Kuvayı Milliye Meydanı’na aynı günlerde iki otobüs park etmişti. Biri koltukları sökülerek “kitapevi” haline getirilmiş, indirimli kitap satan bir otobüs: öteki de her türlü yepyeni hafif silahın sergilendiği bir otobüs. Ben boş bir zamanımda “kitaplık otobüs”e gidip sahibiyle sohbet ettim. Kitapçı, belediyenin (o zamanlar büyükşehir değildi) çıkardığı zorluğu, masraflarını çıkaramadığını, bu işi yalnızca gençlere kitap sevgisi aşılamak için yaptığını belirtti. Saatler süren bu konuşma boyunca bizim kurstaki üniversite öğrencileri de dâhil bir tek kişi otobüse gelmedi. Silah otobüsünün kapısında ise uzun kuyruklar oluştu. Silahlar ellerinde poz poz fotoğraf çektiriyordu gençler.

Peki tüm dünya ABD ve Türkiye gibi silahlanma çılgınlığı mı yaşıyor? Elbette hayır!

Örneğin günümüzde bırakın sermayedarları, sarrafları, ticaret erbabını, kamu görevlilerini;  polisin bile silah taşımadığı birçok ülke var.

İngiltere’de polis silah taşımaz. “Line of Duty” adlı dizide de görüldüğü gibi tehlikeli operasyona gidecek polisler operasyondan kısa süre önce imza karşılığı tabanca ve mermi alıp operasyondan hemen sonra silahları ve kalan mermileri teslim ederler. Operasyon sırasında da karşılarında en azılı katil bile olsa “Dikkat silahlı polis!” diye bağırır.

İngiliz polisinin yüzde 82’si silah taşımamaktan memnun. Orduda ise subayların yüzde onundan azı silah taşıyor.

Polisin silah taşımadığı tek ülke değil İngiltere. İzlanda, İrlanda, Yeni Zelanda, Norveç ‘te de polisler silahsız.  16 Pasifik ada ülkesinden 12’sinde polise silah taşıma izni verilmiyor. (Washington Post)

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine ABD, Türkiye’ye silah ambargosu koymuştu. O yıllarda Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) yerli silah ve malzeme konusunda mucizeler yaratmıştı. Eskiler “Kendi Silahını Kendin Yap”, “Kendi Uçağını Kendin Yap” kampanyalarını anımsayacaktır.

Aynı MKE’nin son günlerde yayımladığı bir kamuoyu duyurusuyla bitirelim yazımızı:

“Yurt dışı menşeli silahların temin süreci devam etmekte olup  ithalat işlemleri tamamlandığında satış tarihine ilişkin bilgilendirme internet sitemiz üzerinden bilahare yapılacaktır.”

Sözün bittiği yer.

 

Exit mobile version