Başkan bizi Jeo Park’a götür!

MARMARİS’te düzenlenen Yerel Medya Çalıştayı’na davetliydik hafta sonu.

Bize ters gelen bir iki mevzu yüzünden vazgeçtik. Çantalar da hazırdı oysa.

Canlı yayınlardan, haber sitelerinden takip ettiğimiz kadarıyla, çalıştayda konuşulanlar hep bildik mevzular!

Bilmediğimiz bir şeyleri söylemelerini beklerdik.

“Yürümekle yollar aşınmaz” diyordu ya merhum Süleyman Demirel…

Herkesin bildiği şeyleri sürekli tekrarlamak da öyle…

Çözüm yoksa… Sorunları ortadan kaldıracak yaptırım gücün yoksa.

Zaman kaybıdır yani!

 

***

EH, madem çantalar hazır, arabaya binmişiz.. Bir yılı geçti gitmemişiz Ayvalık’a.

Hem bu mevsimde çıkar Ayvalık’ın keyfi.

Ev toz toprak olmuştur, temizleriz.

Rakı balık muhabbetine hiç girmiyoruz, öyle restoran havaları falan, cüzdan canavarı şeyler artık!

Evde, balkonda çöpleniyoruz, n’apalım.

Gezer dolaşırız; bilmediğimiz yer değil, karış karış biliriz. Olsun; Ayvalık orası sonuçta!

 

***

SARIMSAKLI tarafını pek sevmem. Sayfiye yerinde sıra sıra apartmanlar olmayacak. Birbiriyle uyumsuz, mimari estetikten uzak, sırf “başımızı sokacak bir evcağızımız olsun” diye yapılmış, yaptırılmış binalar dizini.

Büyükşehir Belediyesi “şuralara biraz estetik katalım” diye kolları sıvadıydı..

Betonsal bir estetik katılmış, gördük, gözledik…

Ya Sarımsaklı sahiline sıra sıra dikilen palmiyeler?

Yüzlerce ağaç…

Gölgesiz ve çok pahalı palmiyeler yerine işe yarayacak,  en azından gölgesinden yararlanılacak ağaçlar dikselerdi keşke.

..ve o palmiyeler, çoğu kurumuş halde.

Tepelerindeki yapraklı kısımlar sapsarı, boyunları bükülmüş hepsinin.

Sonbaharın sarartısı desek.. Palmiye sararmaz ki?

Üzüldük gördüğümüz manzara karşısında.

Yaz bitti, ama Sarımsaklı’da inşaat işleri bitmemiş meselâ. Bir rüzgar esiyor, sahil boyundaki otellerin, meskenlerin, işyerlerinin içi dışı toz toprak doluyor.

Dedik ya, Sarımsaklı tarafını sevmeyiz pek. Son gözlediklerimiz de sevmediğimiz KDV’si oldu!

 

***

ORADAN geçtik Badavut tarafına. Eskiden beri görüp kızdığım o şekilsiz apartmanlar, derme çatmalık daha da artmış. Badavut’un sokaklarında büyükbaş hayvanlar otluyor ayrıca.

Badavut dediğin yer, Ege’nin mavi sularını doya doya seyredebileceğin bir yer.

Doğallığını koruyup yaşatmak gerek.

Jeolojik özellikleri, kadim zamanlardan günümüze ayakta duran tarihi taş ocakları, kuş gözlem alanları falan..

Antik taş ocaklarının bulunduğu bölgeye ulaştık, toprak yolun tozları arasında.

Hâttâ videolar çekip sosyal medyada paylaştık; Balıkesirliler az çok bilir oraları.. Bilmeyenler de görsün, tanısın, gitsin, dolaşsın istedik.

Bölgenin girişine İda – Madra Jeopark tabelası koymuşlar. Taş ocağının hem tarihçesini okuyorsunuz, hem özelliklerini.

Kimseler yoktu biz gittiğimizde. Alt taraftaki koya sıra sıra dizilmiş arabalar.. Onlar işin deniz tarafında.

Biz tepede, antik ocağın kalıntıları arasında dolaşıyoruz.  Kendiliğinden biten çiçekli bitkilerin kekiği andıran keskin kokusu sarıyor her yanı. Kim bilir., belki de endemik bitkilerdir; o kadarını bilmiyoruz.

 

***

JEOPARK tabelasını görünce..

Malum, Balıkesir’in bir ucundan bir ucuna, hâttâ bir yanı İzmir sınırı, diğeri Çanakkale’yi kapsayacak şekilde büyük bir alan bizim Jeo Park.

Eski zamanda, bugün Jeo Park içinde kalan kimi bölgeleri gezip dolaşmışlığımız var.

Ne ki, Jeo Park ilanından sonra, şöyle baştan sona gezip görmek, dolaşıp tanımak lazım aslında.

Hani haberlerini yapıyoruz, etkinlikleri duyuruyoruz falan ama.. Gazeteci milleti olarak şöyle topluca bir Jeo Park gezisi yapmış değiliz.

Kimleri kimleri götürdüler, gezdirdiler, tanıttılar.

Gazetecilere özel bir program yapmayı düşünemediler.

Oysa buraların tanıtımını en iyi yapacak olan gazeteciler.

 

***

JEO PARK projesinin mihmandarı, öncüsü Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz.

Çook zaman oldu basınla bir araya gelmeyeli.. Meşgul adam; gazetecilere zaman ayıramıyor.

Bir program yapsın isteriz; havalar soğumadan şöyle.. Hisaralan tarafından başlayıp Kozak’a kadar bir otobüs dolusu gazeteciyle.. O anlatsın biz dinleyelim…

UNESCO tescili bekleyen İda – Madra Jeoparkı’nda ne var ne yok görelim, öğrenelim değil mi ama.

Tanıtım açısından güzel bir program olmaz mı sizce?

Yücel Yılmaz’a selam ederim.

 

Exit mobile version