YÖNETMELİK UYGULANSAYDI YOLCULAR YANARAK ÖLMEZDİ

Son zamanlarda meydana gelen otobüs yangınlarına ilişkin açıklama yapan Otobüs Yangınlarını Önleme Derneği yöneticileri, Türkiye’de otobüslere iki kat elektrik gücü yüklenmesi ve yoğun dönemlerde araçların hiç durmadan çalışması sebebiyle yangınlara davetiye çıktığını, yönetmeliğe uygun olarak araçlarda yangın alarm ve algılama sisteminin bulunması gerektiğini belirtti.
Otobüs Yangınlarını Önleme Derneği Başkanı Selim Gediz ve Genel Sekreteri Tarhan Aslan, son zamanlarda meydana gelen otobüs yangınlarına ilişkin açıklama yaptı. 2012’de çıkartılan ‘Araç İmal Tadil Montaj Hakkındaki Yönetmelik’e ek madde eklendiğini ve buna göre üretilen sıfır araçlara yangın alarm ve algılama sisteminin kurulması gerektiğini, 2004 model sonrası araçlarda bu algılama sisteminin monte edilmesini zorunlu kılındığını kaydeden derneğin genel sekreteri Tarhan Aslan, “Geçiş süreci için 1,5 sene süre verilmiş. 2019’da hala bu yönetmelik uygulanmıyor” dedi.
Aslan, Türkiye’de otobüslere iki kat elektrik gücü yüklenmesi ve yoğun dönemlerde araçların hiç durmadan çalışması sebebiyle yangınlara davetiye çıktığını ifade etti.

“Yönetmelik uygulansaydı yanarak ölmezlerdi” 
Türkiye’de her ay yaklaşık bir otobüsün yandığını vurgulayan Aslan, “2012’de çıkartılan ‘Araç İmal Tadil Montaj Hakkındaki Yönetmelik’e ek madde eklendi. 1 Ocak 2014’ten itibaren üretilen tüm sıfır araçlarda yangın alarm ve algılama sistemi olması gerektiği, piyasada faaliyette bulunan 2004 model sonrası araçlarda bu algılama sistemini monte edilmesini zorunlu kılıyor. Yönetmeliğin çıkartılması bir senelik çalışmayla oluyor. Geçiş süreci için 1,5 sene süre verilmiş. 2019’da hala bu yönetmelik uygulanmıyor. Eğer uygulansaydı İstanbul Kavacık’ta çalışan 34 JL 8098 plakalı otobüste 4 vatandaşlarımız yanarak ölmezdi. 2 Ağustos 2019’da Balıkesir’de 06 LK 794 plakalı otobüste 5 vatandaş hayatlarını kaybetti. Eğer yönetmelik uygulansaydı bu vatandaşlarımız hayatlarına devam edecekti. Yaralananlardaki yanıkların iyileşmesi ayrı bir problem” dedi.

“24 wattlık araçta 28 watt çalıştırıyorlar” 
2014’te meydana gelen otobüs yangını sonrası Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı ile sektör temsilcilerinin çalıştay düzenlendiğini, gelen talep doğrultusunda TSE’nin söz konusu sistem için kriterler belirlediğini dile getiren Aslan, “Yangını tespit etmek için 15 saniye içinde ısı ve duman sensörleri konuluyor. Bunun için 130 derece baz alınıyor. Isı değişimini şoförün önündeki panoda uyaracak şekilde sistemde düzenleme yapılıyor. Şu anda araçların fabrika çıkışındaki elektrik tesisatı, sigorta sistemi dikkate alınmıyor. İnternet bağlantısını sağlayan uydu sistemi 28 watt ile çalışıyor. 24 wattlık araçta 28 watt çalıştırıyorlar. Bu zaten yangına davetiye oluyor. Müşterinin isteği üzerine araçlardaki sıcak suyu sağlayan su ısıtıcılar, fabrika çıkışında suyu 70 derece ısıtacak şekilde düzenleniyor. Türkiye’de fabrika çıkışından sonra su 100 dereceye kaynayacak şekilde ayarlanıyor. Bunun sonucunda servis elemanı içinde suyu unuttuğu zaman içindeki plastik yanmaya başlıyor. 2-3 yılda meydana gelen yangınlarda en büyük yangın sebebi bu su ısıtıcı bölümünden kaynaklanıyor” diye konuştu.

 

“Ağır kusur olmalı” 
Özellikle bayram gibi yoğun dönemlerde araçların kontak kapatmadığını, bu araçlar Türkiye’de üretilse de mühendisliğinin genelde yurt dışı bazlı olduğunu ifade eden Aslan, şöyle devam etti:
“Hiçbirinin motoru Türkiye’de yapılmıyor. Firmalardaki mühendisler bu arabaların 24 saat durmadan çalışacağını düşünmüyor. Yurt dışında böyle bir durum yok. Adamlara ‘araca iki katı elektrik gücü biniyor, durmadan çalışıyor’ desek nasıl yanmadıklarına şaşırırlar. Yangını bir noktaya kadar önleyebilirsiniz. Önleyemediğiniz anda yolcuların hayatını kurtarmak için bu uyarı sisteminin kurulması lazım. Bunun için yönetmelik var. Bu araçlardaki yangın alarm ve algılama sistemlerinin bulunmaması ağır kusur olmalı.”

Yolcu ve firmalara uyarı 
Dernek olarak bu sorunun peşinde olduklarını belirten Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışıyoruz. İnsanlar bayram nedeniyle yollara düşecek. Ricamız, bindikleri araçta yangın algılama sistemini kontrol edemese de firmadan araçlarda böyle sistem var mı, yok mu diye sorsunlar. Araçta yangın söndürme tüpünün olmasını talep etsinler. Motor bölümünde otomatik yangın söndürme bölümünün olup olmadığını sorsunlar. Firmalara bayram dönemlerinde dışarıdan araç temine etme imkanı veriliyor. Bu araçlarda bu sitemin olup olmadığını, çalışıp çalışmadığını tespit etsinler. Otobüs camiası cefakar bir şekilde sistemi yürütmeye çalışıyorlar. Kamu denetiminin başlatılması, ancak bu durumun ağır kusur olması ile geçerli. Okul servislerinde koltuk sensörü zorunluluğu getirildi. 3 Eylül 2019 tarihine 25 gün kaldı. O yönetmelik yine ertelenecek. Piyasadaki araçların yüzde 1’ine bile bu sensör takılmadı. Yönetmelik gereği araçların koltuk sensör sistemi yoksa okul servis vasfından çıkması gerekiyor. Onlara muayene tarihine kadar geçici izin verilsin. 2020’ye ertelenirse yine kimse takmayacaktır.”

“Yönetmeliğin uygulamaya girmesi gerek” 
Otobüs Yangınlarını Önleme Derneği Başkanı Selim Gediz de “Toplu ulaşım araçlarını hepimiz kullanıyoruz. Bunlar Allah korusun birer canlı tabut olabiliyor. 2016’da TEM’de yanan yolcu otobüsü şoförü, ‘Körfez’e geldiğimizde koku geldi, alev geldi. Elektrik kabloları yansaydı kapıları açamazdık’ diyor. Datça’da meydana gelen yangında şoför, bir iki dakika geç kalsaydı hava hortumlarının yanmasıyla kapıların açılmayacağını söylüyor. 2014’te Giresun’da meydana gelen yangında şoför, ‘orta kapı açılmayınca otobüsü zor tahliye ettim’ diyor. Ankara’da seyir halinde otobüs yanıyor, 33 yolcu canını zor kurtarıyor. Çorum’da yolcular yine ucu ucuna otobüsü terk ediyorlar. Bu 5 kişinin öldüğü olay, haber vere vere geldi. Balıkesir’de yangın gece olsaydı 54 kişi yanacaktı. Acilen yönetmeliğin uygulamaya girmesi gerek” açıklamasında bulundu. (İHA)

Exit mobile version