Edremit Çevre Derneği’nden Sulak Alan mücadelesiyle ilgili çarpıcı açıklamalar

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

EDREMİT ÇEVRE DERNEĞİ BAŞKANI KUBİLAY SAYGIN ÖZTÜRK DALYAN SULAK ALANIYLA İLGİLİ SÜRECİ BAŞTAN SONA ANLATTI. ÖZTÜRK, EDREMİT ÇEVRE DERNEĞİ’NİN SÜRDÜRDÜĞÜ MÜCADELEYE DİKKAT ÇEKERKEN, BAZI ÇEVRE ÖRGÜTLERİNİN VİTRİN VE REKLAM PEŞİNDE KOŞTUĞUNU SÖYLEDİ.

 

İmara açılıp betonlaştırılmak istenen Edremit Dalyan sulak alanı bu kez farklı bir gelişmeyle gündemde. Sulak alanla ilgili en başından bugüne mücadelesini sürdüren Edremit Çevre Derneği, konuya sonradan dahil olan bazı çevre örgütlerini hedefe koydu. Dernek Başkanı Kubilay Saygın Öztürk, hem sulak alanla ilgili mücadele sürecini anlattı, hem bugüne kadar sulak alanla ilgili bir çabası olmayan bazı çevre örgütlerinin reklam peşinde koştuğunu ileri sürdü.

 

Edremit Çevre Derneği Başkanı Kubilay Saygın Öztürk, derneğin sosyal medya hesabında uzun bir açıklamayla gelişmeleri aktardı.

Öztürk’ün ‘dernek üyeleri ve kamuoyuna’ yönelik açıklamaları şöyle:

 

“KAMUSAL ÇIKARLARI KORUMAK ADINA SUSTUK AMA…”

“Değerli dostlar, bazı konuları anında paylaşamıyoruz. Kamuoyunu tedirgin etmemek, çevre mücadelesine zarar vermemek veya kamusal çıkarları korumak adına böyle yaptığımız oluyor. Fakat “şu geçsin de öyle yazalım”, “bu bitsin de ondan sonra paylaşalım” dediğimiz bu gibi hallerde, konunun kamuoyu tarafından duyulmaması veya yanlış anlaşılması tehlikesi de var elbette. Çevre mücadelesinde “keşke sıcağı sıcağına halka anlatsaydık” dediğimiz durumlar da oluyor. Bunların bazılarını pişmanlık defterimize kaydedip geçiyoruz, bazılarını da zamanı geldiğinde kamuoyuna olduğu gibi aktarıyoruz. Şimdi sizlere böyle gecikmiş bir konuyu anlatmak istiyorum. Aslında bunu seçimlerden sonraya bırakmayı düşünüyorduk ama iki farklı yönde gelişmeler oldu ve doğru zamanın bugün olduğuna kanaat getirdik.

 

 

 

“O DERNEKLE HİÇBİR ORTAK ÇALIŞMAMIZ OLMADI”

Bugün sosyal medyada tesadüfen karşılaştığım bir görseli sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk bakışta, bir başka çevre derneğinin Dalyan’daki mücadelemize biraz gecikerek de olsa verdiği desteği gösteren bir paylaşım olarak algılayacaksınız muhtemelen bu görseli. Fakat işin aslı öyle değil. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kurulu olan bu dernekle hiçbir bağımız veya ortak çalışmamız olmadı bugüne kadar. Ekoloji Birliği üyesi de olmadığı için kendileriyle temasımız yok. Peki, bu dernek nasıl gelip de Dalyan işine müdahil oldu, yanında kimler var? İzninizle bunu anlatacağım.

Edremit Çevre Platformu, Dalyan konusundaki çalışmalarına kurulduktan hemen sonra 2018 Mart’ında başladı. Eskiden bu bölgede devasa bir sulak alan varken, yazlık konut ve site inşaatları nedeniyle oldukça küçülmüş, eski özelliklerinin pek çoğunu yitirmiş ve imar planlarına da dahil edilerek özel mülkiyete konu olmuştu. Hazine arazileri de vardı burada ama resmi veya özel çok farklı girişimlerle anılarak sık sık gündeme geliyordu artık. Edremit ile Burhaniye arasındaki karayolu nedeniyle bölünmüş ve yüzey suları da engellenmişti. Bazı bölümleri “mera” vasfına çekilmiş veya tarımsal amaçla kullanılır hale gelmişti. Özetle 2018’deki Dalyan, tıpkı daha önce kaybettiği bölümleri gibi yeni bir talana açık haldeydi.

 

 

 

OSB ALANI MOLOZLA DOLDURULURKEN BİZDEN BAŞKA TEPKİ GÖSTEREN OLMADI”

2018 sonunda buradaki 640 dönüm alanın Edremit Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgesi yapılması için mülki idare öncülüğünde girişimlere başlandı. Bizden başka hiç kimse bu konuya karşı çıkmadı, fikir beyan etmedi, “tamam OSB de ilçemiz için bir ihtiyaçtır ama yeri burası olmamalı” demedi. 2019’da mülki ve idari yönetimin de kurucu ortak olduğu bu OSB tescil edildi ve 1/100.000’lik imar planına işlendi. Dalyan’ın bir bölümü nitelik değiştiriverdi böylece. DSİ’nin talebi üzerine de, Balıkesir B. Belediyesi hemen bir şirketi vasıtasıyla bu alanda dolgu çalışmalarını başlattı. Bir moloz döküm alanına sahip olmayan Edremit ve Burhaniye belediyeleri için, bu durum önemli bir fırsat oldu. Ödediler parasını, döktüler her türlü molozu ve atığı buraya. Yine bizden başka hiç kimse “böyle vahşi bir dolgu olamaz” demedi. İtiraz, dilekçe, görüşme, basın açıklaması ve protestolarla Dalyan’dan geriye kalan kısmın da elden gitmek üzere olduğunu kamuoyuna duyurmayı başardık bu dönemde.

 

https://politikam.com/teknoloji/edremit-cevre-derneginden-sulak-alan-uyarilari.html

 

 

YÜCEL YILMAZ’LA KAPALI KAPILAR ARDINDA NELER KONUŞULDU?

Yine 2019 Şubat’ında Dalyan’da diğer bir bölümdeki Hazine arazilerini Maliye Bakanlığı ile bir protokol yapan ve satış tutarını da “kentsel dönüşümde kullanması” istenen Balıkesir B. Belediyesi devir aldı. Belediye Meclisi’ne bu devir bir fırsat gibi sunuldu ve oybirliğiyle de onaylandı. Hiç kimse satış amaçlı bu devirle sağlanacak paranın nerede kullanılacağını sormadı bile. Sadece biz, “satarak betona gömmeyin orayı, doğa parkı olarak koruyun” dedik. Fakat 2020 Şubat’ında Balıkesir B. Belediyesi’nin satış amacı açığa çıkartıldı basın tarafından. O zaman büyük bir kampanya düzenledik. Edremit Belediye başkanı S. Hasan Arslan’ı ve Meclis üyelerini “neden satışa onay verdiniz” diyerek sorgulamaya başladık. Bu alanın satılması halinde, yasal düzenlemeye göre yerel belediyeye de pay verileceği ortaya çıktı. Kamuoyu etrafımızda toplandı ve itiraz edenlerin sesleri çoğaldı. Dolayısıyla siyasi partiler de bu işe karışmak zorunda kaldılar. O zamanki CHP Balıkesir İl Başkanı, Edremit’te bir halk toplantısı yaparak durumu düzeltmeye, kamuoyunu Yücel Yılmaz’la kapalı kapılar ardında bir anlaşma olmadığı yönünde ikna etmeye çalıştı. Fakat o toplantıda S. Hasan Arslan salonu terk etmek zorunda kaldı ve Dalyan konusunda halkta “arkamızdan vurulduk” algısı oluştu. Bunu değiştirme görevi ise, ilçe yönetiminden bir üyeye bırakıldı ve böylece araziyi paylaşma konusu inkar edilerek, “biz de karşıyız” denilmeye girişildi.

 

 

 

“YÜCEL YILMAZ HALK TEMSİLCİLERİNİ İKNA ETMEYE ÇALIŞTI”

Nitekim bizim önerimizle, yeni bir halk toplantısı daha düzenlendi ve Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleriyle birlikte bu toplantıya gelen S. Hasan Arslan, “konuyu gidip AKP’li Büyükşehir Belediye başkanına anlatın” demekten vaz geçti, hatta kendisi randevu alarak bir görüşme yapılmasını sağladı. Yücel Yılmaz geniş bir ekiple ve hazırlıkla ilçemize geldi, yaptığı toplantıda halkın temsilcileri olarak bizleri ikna etmeye çalıştı. Ancak bizim depremde sıvılaşma özelliği olan bu arazilerin bir metre karesinin satışına bile karşı olduğumuzu gördü. Edremit Belediye başkanı ise bu toplantıya katılmadı ama o zamanki Kent Konseyi başkanının ve bazı derneklerin dolaylı yoldan bu toplantıya katılımını sağlayarak, çevreci kamuoyu arasında ikilik olduğu izlenimini vermeyi de başardı!

 

https://politikam.com/teknoloji/buyuksehirin-dalyan-plani-yargiya-tasindi.html

 

 

“KENDİSİNE ÇEVRECİ DİYENLERCE ÇIRAK ÇIKARTILDIK…”

Bu durumdan ders çıkarttık elbette. S. Hasan Arslan’a net olarak “çevre kuruluşları yapar mücadelesini, siz istiyorsanız desteklersiniz, önümüze geçmeye çalışmayın” dedik. Siyasi açıdan çevre düşmanı gibi görünmek istemeyen, fakat ruhen ve fiiliyatta AKP’li Büyükşehir yönetimiyle son derece uyumlu bir işbirliği içinde olan CHP’li belediye başkanımız, istemese de bizimle uzlaşma zemini aramaya başladı. Yaptığımız bir görüşmede, Dalyan için teknik ve hukuki yönde bilgi edinebilme aşamasında olduğumuzu fark edince, CHP’nin Çevre’den sorumlu Genel Başkan yardımcısı Ali Öztunç’la görüşmemize aracı oldu. Ali Öztunç’a sadece bilgi ve belge yardımı talep ettiğimizi ve Dalyan’daki fiili durumu aktardık. Konuyu arazi rantı olarak görenlere karşı bilgilenmek için kamu kurumlarından, ilgili bakanlık ve kuruluşlardan yeterli kaynak ve belge sağlayamadığımızı da söyledik. Kendisi bize bu konuda yardımcı olması için danışmanı olan C. Uygar Erdem isimli avukatı görevlendirdi. Bizler Dalyan mücadelesi ve sulak alanlar konusunda bilgi kırıntılarıyla bir çerçeve çizip, konuya bilimsel ve adil bir çözüm önermeye, gerekirse hukuk mücadelesine başlamaya hazırlanırken, bu kişi bizi aylarca oyaladı. Sonunda da durumu iki derneğe aktardığını ve bunların dava açacağını söyledi bize.! Adeta bizim yardım istediğimiz konuyu alıp, gümüş tepside bu derneklere sunmuştu. Doğa Derneği’nin İzmir’deki avukatı Cem Altıparmak vasıtasıyla bu davalar açıldı. Özetle, kendi yaşam alanımız için verdiğimiz mücadelede, kendisine “çevreci” diyenlerce “çırak” çıkartıldık biz. İşte size sunduğum bu görsel, o derneğin eseridir.

 

KAZDAĞI KORUMA DERNEĞİ’NİN TAVRI…

Fakat bununla da bitmiyor hikaye. Doğa Derneği’yle birlikte dava açan kendi bölgemizden iki dernek daha oldu. Bunlardan Kazdağı Koruma Derneği, geçtiğimiz günlerde 10. yılını kutladı. Fakat bu on yıl boyunca, önceki seneye kadar sulak alan veya Dalyan dediğini duyan bile olmamıştı. Ancak biz 2020’den itibaren bu konuda bölgede ses getirmeye başlayınca, başkanları Süheyla Doğan fırsatı kaçırmadı, hemen koşup geldi Dalyan’a. Bir senedir OSB alanında yapılan vahşi dolguyu sanki yeni başlayan bir işmiş gibi “fotoğraflarla durumu tespit ettik” diyerek sundu ve konuya daldı. Nezaket gereği “siz zaten uğraşıyorsunuz, nasıl yardımcı olabilirim” diye sormasını beklerdik ama kendisinin böyle bir alışkanlığı yoktur ne yazık ki. Hiç bir sakıncası da yoktu doğrusu gelmesinin. Fakat 2018’den o zamana kadar sessiz kalmış olmasını telafi etmek amacıyla, bizi “Dalyan Dayanışması” adıyla oluşturduğu ve gerekli gereksiz herkesin, siyasi partilerin de doluştuğu bir koca grubun içine alıp, yönetimini de kendisi yapmaya kalkıştı. Zaten alışkanlığı böyledir, önce “dayanışma” diye başlar işe, sonra da her önemli aşamasında “müjdemizi isteriz” diye işi kendi logosuyla duyurmaya girişiverir. Bir süre sonra herkes işin sahibi olarak onu görür böylece. Ekoloji Birliği tecrübesi sayesinde de, basını istediği şekilde kullanır. Sabahlara kadar uyumadan yazar yetiştirir hatta. Başta ses etmedik kendisine fakat gördük ki, bizleri sadece satışa çıkartılacak olan Hazine arazileri tarafıyla ilgilenmeye yönlendirip, kendisi sulak alan konusu üzerinden hareketle Burhaniye tarafını da içine alan daha geniş bir tarafı üstlenmek istiyordu. Oysa bizim için o taraf-bu taraf veya yakın hedef-uzak hedef diye bir ayrım yoktu. Sadece, Akçay Sulak Alanı’ndan geriye kalan her şeyi savunmak derdindeydik. İsmimizin “Edremit Çevre Platformu” olması nedeniyle bizim bir alan daratmasına itilmemiz ve dernek olmamamız nedeniyle de hukuki mücadelede sadece birey olarak yer almamız, kendisine bu cesareti vermişti anlaşılan. Bunu fark edince, birlikte çalışmanın yararlı olmayacağı kanaatine vardık. Onlar da hemen gidip yukarıda bahsettiğimiz Doğa Derneği’yle birlikte davaları açtılar. Edremit’ten bir dernek daha kattı yanına bu arkadaşlar, “Dalyan Dayanışması” da boşa gitmemiş oldu böylece.

 

“DALYAN İÇİN 33 BİN 400 İMZA TOPLADIK”

Biz bu olanlara aldırmamaya çalışarak mücadelemize devam ettik. Dernekleşme işimizi hızlandırdık, Edremit Çevre Derneği’ni kurduk bir yandan. Diğer yandan da Dalyan’da satılmak istenen Hazine arazileri için oturup çalıştık ve bir Doğal Yaşam Parkı projesi hazırladık. Bunu destekleyen 33.400 imza topaldık ve götürüp 2021 Haziran’ında Büyükşehir Belediye başkanına verdik. Meclis üyelerinin 18’inin imza desteğiyle projemizin Meclis gündemine alınmasını ve görüşülmesini de sağladık. Ancak Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’nda olduğu için olumlu sonuç çıkmadı ne yazık ki. Yine de konuyu canlı tutmak amacıyla sık sık kampanyalar ve sahada halk katılımına da açık basın açıklamaları yaptık. Bunlarla uğraşırken, CHP’li Edremit Belediyesi bir kere daha bizi “arkadan vurdu”. Dalyan’ın diğer tarafında batak zeminli arsalara, “yasal hakları var” diyerek inşaat ruhsatı vermek üzere olduğunu öğrendik.

 

“GÜRSEL TEKİN’Lİ REKLAM BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAYDI”

Halbuki komşu Burhaniye Belediye başkanı “altyapı hazır değil” diyerek ruhsat vermemesini önermişti kendisine. İnşa edilmek istenen bu büyük yazlık site için hazırlanan reklam videolarında CHP milletvekili Gürsel Tekin’in de yer alması bardağı taşıran son damla oldu. Şirketin ruhsat bile almadan temel atma şenliği yapmaya kalkmasını protesto ettik bu durumda. Böylece kamuoyuna bir yanda AKP’li Büyükşehir Belediyesi ve diğer yanda CHP’li Edremit Belediyesi sayesinde Dalyan’ın betona gömülmek istendiğini sergiledik. Parti tabelası farklı olsa bile, zihniyet aynıydı bu konuda. Doğa değil kazanç düşünülüyordu, buna “kalkınma” diyorlardı ve birinci derece deprem bölgesi olması ile sıvılaşma tehdidini ciddiye bile almıyorlardı. Bu süreç devam ederken, Dalyan’da bizim sulak alanı korumak için mücadele ettiğimiz arazilerin bir bölümü Cumhurbaşkanlığı Kararı ile, bazı bölümleri de Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü kararı ile çeşitli derecelerde koruma alanı ilan ediliverdi. Fakat bu durum sayesinde, daha önce imara açılmış olan bu araziler için, Yücel Yılmaz’ın yeni bir imar planı yapma hakkını kazandığını da gördük. OSB için dava açan derneklerin avukatını arayıp müdahil olmak istediğimiz ilettik, durumla ilgili olarak da uyardık. Ayrıca yazlık site inşaatı için açtıkları davaya da katılmak istediğimizi söyledik. Orası için almış oldukları yürütmeyi durdurma kararına rağmen, Edremit Belediyesi’nin koruma kararı alınan alanın diğer tarafından yeni ruhsatlar verdiğini ve inşaatların devam ettiğini de ilettik. Ancak avukat, aldığı talimat gereği “davanın bitmek üzere” olduğunu söyleyerek müdahil olma talebimizi üç ay oyalamayı tercih etti. Sonunda da Eylül 2022’de olumsuz yanıt verdi. Fakat aradan 6 ay geçti şimdi ve ortada sonuçlanan bir dava falan da yok.!

 

“YENİ İMAR PLANLARINA DAVA AÇTIK”

Bu durumda yeni davalar açmaktansa biz de sulak alanın tescili için uğraştık. Tarım ve Orman Bakanlığı’nı Akçay Sulak Alanı’nın tescili ve ilanı için sürekli zorladık. Sonunda bize Şubat 2023 başında lütfen dönüp, tescilin 3.11.2022’de yapıldığı bildirildi. Durumu bu davacı dernekler de bizden öğrendiler haliyle. Haritasını da alıp yayımladık ama gördük ki Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2021’de tescil edilen birinci derece doğal koruma alanı ile tescil edilen sulak alan neredeyse birebir örtüşüyordu. “Size sulak alan mı lazım? Buyurun işte” denildi resmen, iyice küçültülerek tescil edildi Akçay Sazlığı Mahalli Sulak Alanı.

Sonuç olarak, sahayı görmeden, bu sahada çatışan çıkar çevreleri hakkında fikir sahibi olmadan, egemen güçlerin yapabileceklerini küçümseyerek, “haydi bir dava açıp, haydi bir müjde verenlerle” kalıcı bir sonuç alınması mümkün olamıyor. Zaten bunun adı da “çevre mücadelesi” olmuyor. Birileri siyaset, birileri de egolarını tatmin için ne zaman vitrine fırlasalar, insan da dahil tüm canlıların lehine olacak bir sonuç alınamıyor. Bakalım bu derneklerin bizlerden kaçırır gibi açtıkları o davalar, sulak alan tescili sonrasında nasıl sonuçlanacak? Şunu da eklemek istiyorum, bu arada bizler de başka davalar açtık haliyle. Mesela, Balıkesir B. Belediyesi’nin 1.065 dönümü kapsayan yeni imar planı için ve Belediye Meclisi’nden aldığı Hazine arazilerinin satışı kararı için, yürütmeyi durdurma ve iptal davaları açtık.

 

“ADI ÇEVRECİ OLANLAR VE VİTRİN PEŞİNDE KOŞANLAR…”

Şimdi de, yaşadığımız deprem felaketinden sonra, çok daha kararlı bir mücadele vermeyi sürdürüyoruz. Bu bir vatandaşlık görevi bizim için. Fakat gördük ki kazanç peşinde koşan kişiler ve şirketler, bunlara yol veren yerel yönetimler ve kamu kurumları kadar; adı çevreci olanlara ve vitrin peşinde koşanlara karşı da aynı kararlılıkla durmak gerekiyormuş. Kanıtı, belgesi ve şahidi var elbette söylenenlerin. Bu açıklamanın gereği ve nedeni bunlardır.”

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Edremit Çevre Derneği’nden Sulak Alan mücadelesiyle ilgili çarpıcı açıklamalar
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!