BALDAK VE BANDAK 30 AĞUSTOS’TA KAZDAĞLARI’NA TIRMANDI

Balıkesir Dağcılık ve Arama Kurtarma İhtisas Kulübü (BALDAK) ve Bandırma Dağcılık ve Arama Kurtarma Derneği (BANDAK)  30 Ağustos Zafer Bayramının 97. yıldönümünde Kazdağları Gürleyik Şelalesi’ne  yürüyüş düzenledi. “Kazdağları’nın üstü altın’dan değerlidir” temasıyla yapılan yürüyüşe 78 sporcu ile birlikte aynı zamanda BALDAK üyesi olan TEMA Vakfı Karesi İlçe Sorumlusu Mustafa Gündoğmuş da katılarak destek verdi.

Zorlu bir yürüyüş sonunda şelaleye ulaşan sporcular önce tüm şehitler  anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundular. Saygı duruşu sonrasında İstiklal Marşı’nı çoşkuyla söylediler. BALDAK Başkanı Naim Taracar, kısa bir konuşma yaparken, 30 Ağustos’un önemine değindi . Taracar,  “Yüce Önder Atatürk, senin ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği bir mucizenin eseri olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve belirlediğin temel nitelikleri, bugün ve gelecekte koruma, kollama, azim ve kararlılığımız bu uğurda ettiğimiz yemindeki inancımız gibi sürmektedir” dedi.

BANDAK Başkanı Mustafa Anadol ise konuşmasında, “30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için yapılan bu faaliyetin bir parçası olmak bizler için bir gurur vericidir. Bu zafer ile bizlere bırakılan bu cennet vatanı her şeyi ile korumak ve kollamak bizim asıl görevimizdir” dedi.

 

 

TEMA VAKFI TEMSİLCİSİ GÜNDOĞMUŞ ALTIN MADENCİLİĞİNİN RİSKLERİNİ ANLATTI

TEMA Vakfı Karesi İlçe Sorumlusu Mustafa Gündoğmuş ise konuşmasında faaliyete katılan sporculara siyanürlü altın madenciliği hakkında bilgi verdi. Gündoğmuş şunları söyledi:

“Önce cevherin içerisinde bulunan değerli metal miktarı (tenör) belirlenir, bu işlem ‘altın arama’ olarak belirtilir. Madenin varlığı belirlendikten sonra, ilk yapılan işlem bitki örtüsünün sıyırılmasıdır. Maden alanındaki üst toprak katmanı üzerindeki doğal varlıklar ortadan kaldırılır, ardından verimli toprak sıyırılır. Cevherin bulunduğu katmana kadar patlatma yöntemiyle toprak ve kayaların hafriyatı yapılır. Bu işlemler asit maden drenajları, yeraltı suyunun beslenmesinde azalma, eğimli arazilerde toprak kaymaları ve göçük, yerleşim yerlerindeki binalarda çatlak oluşumu, fırlayan kayaların canlılara zarar vermesi, uzun süreli gürültü ve toz, dev çukurlar ve pasa (atık) dağları oluşumu ile sonuçlanır.

Altın cevherinin bulunduğu katmanlara ulaşıldığında çıkarılan kaya ve toprağın içinden mikroskobik büyüklükteki altını alabilmek için kaya ve toprak öğütülerek taneciklere dönüştürülür. Öğütülen cevher kapalı tanklar ya da açık havada (yığın liçi) siyanürlenir. Açık havadaki siyanür işlemi, geniş alanlara serilmiş toprağın siyanürle yıkanması ve toprakta eser miktarda olan altının süzülmesi işlemidir. Siyanürleme, açık hava endüstriyel kimya tesisidir. Siyanür tek başına güçlü bir zehirdir. Ayrıca toprakta bulunan zararsız arsenik, antimon, kadmiyum, kurşun, cıva gibi ağır metalleri de serbestleştirerek zararlı hale getirir. Maden ocakları ve atık havuzları işletme ömrü tamamlandıktan sonra da ekosistemleri olumsuz etkiler ve yaşam için yüksek risk barındırır. Asit maden drenajı ve atık baraj gölü kazaları ile risk devam eder.  Çanakkale Kirazlı Siyanürlü Altın Madeni sahasında 20 bin ton siyanür kullanılacak ve siyanürle birlikte arsenik gibi birçok ağır metal ortaya çıkacak. Madenin siyanürleme alanı Kuzey Ege Havzası içinde kalıyor. Atık barajı kazası, siyanür sızıntısı gibi riskler Bayramiç ve Ezine’nin tarım alanlarını tehdit ediyor. Bu alanda Bayramiç elması, Bayramiç beyazı, Ezine peyniri gibi coğrafi işaret almış ve marka olmuş tarım ürünleri bulunuyor.”

 

Exit mobile version